Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.
Gazeteci Merdan Yanardağ tutuklandı. Tele1’e el kondu. Çalışanları işsiz kaldı.
İlk kez oldu sanmayın.
12 Eylül’den sonra hapisteydi. Devlet, yıllar sonra darbeyi mahkûm ederek “pardon” dedi. FETÖ ile AKP’nin ortak olduğu dönem Ergenekon’dan hapse düştü. Ortaklık bozulunca devlet, “kandırılmışız” dedi. İki yıl önce, televizyondaki sözlerinden yeniden tutuklandı, bırakıldı. Cezası halen temyizde. Şimdi ise “casus” denen Hüseyin Gün’le bağlantılandırılarak yine hapiste.
Merdan Yanardağ geçen hafta tutuklandıktan bir gün sonra, 28 Ekim günü, avukatı Bilgütay Hakkı Durna’ya, bir mahkeme kararı tebliğ edildi. O karar önümde duruyor. Son tutuklamayla ilgisi yok, iki yıl önceki dosyayla ilgili. Ama yukarıdaki tabloyu özetliyor.
ÖCALAN SÖZLERİYLE TUTUKLANDI
Şöyle anlatayım...
Merdan Yanardağ’ın iki yıl önce hangi sözleri söylediği için tutuklandığını hatırlıyor musunuz?
AKP milletvekili Galip Ensarioğlu, iki yıl önce, Yanardağ’dan önce şu ifadeleri kullanmıştı: “Öcalan ile Kandil arasında bir fark var. Bu fark çözüm sürecinde çok bariz bir şekilde ortaya çıktı. Öcalan daha samimiydi.”
Merdan Yanardağ, bu sözlerin yeni bir çözüm sürecinin işareti olduğunu söyledi. “Ya Ensarioğlu Apocu oldu ya da AKP Öcalan’la yeni bir çözüm süreci hazırlıyor” diye devam etti.
Bu kadar değil.
Yanardağ, “Kaldırın tecriti ne söylüyor bilelim” anlamına gelecek şekilde şu ifadeleri kullandı:
“Şimdi İmralı’ya baktığımız zaman yani 70 yaşını geçmiş bir Abdullah Öcalan ve kabul etmek gerekir ki çok uzun süredir yani 25 yıldır hapiste kesintisiz hapiste ve tecritte olan bir kişiden söz ediyoruz. Türkiye’de en uzun süre yatan siyasi mahkûmdur, en uzun süre yatan. Normal infaz yasaları geçerli olsa aslında serbest bırakılması gerekiyor, ev hapsi vesaire... Çünkü demokrasiler tutukluların ve hükümlülerin haklarının da olduğu rejimlerdir. Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin hukukta hiçbir yeri yoktur, kaldırılması lazım. Biz görmüyoruz, duymuyoruz, tartışamıyoruz, o izliyor mu izlemiyor mu bilmiyoruz. Ama orada, elinde rehin olarak tutmuşsun, adamla pazarlık yapıyorsun, onun üzerinden tehdit savuruyorsun. Ne pazarlık yapıldı ne teklif edildi? Bunun karşılığında ne alındı ne verildi? Bunu bilen kimse yok. Ailesiyle bile görüşemiyor, avukatlarıyla görüşemiyor.”
Önce bir sosyal medya dalgası başladı. Ardından Merdan Yanardağ, 26 Haziran günü, bu sözleriyle “PKK propagandası” yaptığı gerekçesiyle tutuklandı. 3 buçuk ay hapiste kaldı. 4 Ekim 2023’te hapis cezası verilip tahliye edildi.
BAHÇELİ DAHA İLERİ GİTTİ
İşte bu sırada Merdan Yanardağ, Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) “haksız ve hukuksuz tutuklama” yapıldığını söyleyerek başvurdu. Yanardağ, Ensarioğlu’na yanıt verdiği sözlerinin bağlamından koparılarak terör propagandası sınıfına sokulduğunu anlattı.
Aradan iki yıl geçti ama bu iki yılda neler olmadı ki...
Merdan Yanardağ’ın dediği gibi yeni bir süreç başladı. MHP lideri Devlet Bahçeli, Yanardağ’dan daha ileri gidip, Öcalan’ın umut hakkından faydalanmasını, Meclis’e gelip DEM grubunda konuşmasını önerdi. Öcalan’ın tecridi kaldırıldı. Yetmedi, videolu açıklama imkânı sağlandı. Örgütüyle temas kurup sürece ikna etmesine izin verildi. Öcalan için “kurucu önder” başta olmak üzere övgü sözleri havalarda uçuştu. Meclis komisyonunun Öcalan’ı ziyaret etmesi bile halen tartışılıyor.
İşin ilginci, Yıldıray Oğur, Öcalan’ın Tele1’deki süreç eleştirilerinden rahatsız olduğunu yazdı. Merdan Yanardağ yine makbul sayılmamıştı!
Gelgelelim...
Bu sırada Merdan Yanardağ’a verilen Öcalan cezasının temyiz süreci ilerlemeye devam ediyordu. AYM başvurusu da mahkemede bekliyordu.
AYM ‘PARDON’ DEDİ
Sonunda...
AYM, Merdan Yanardağ kararını verdi. Yorumsuz aktarayım:
“Suçlama konusu ifadelerin bağlamı ile başvurucunun savunması gözetildiğinde, somut olayda tutuklama için gerekli olan suç işlendiğine dair kuvvetli belirtinin mevcut olmadığı kanaatine ulaşılmıştır. (...) Açıklanan gerekçelerle anayasanın 19. maddesinin üçüncü fıkrası bağlamındaki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.”
AYM, Yanardağ’a tazminat ödenmesine de karar verdi:
“Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına yönelik müdahale nedeniyle yalnızca ihlal tespitiyle giderilemeyecek olan manevi zararları karşılığında başvurucuya net 166 bin 500 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.”
Özetle mahkeme, “tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği” hükmünü verdi.
Kısacası devlet, yine, “iki yıl önce haksız tutuklamışız, pardon” diyordu!
Karar beş ay önce, 27 Mayıs’ta verilmişti. Ancak tebliği geçen hafta oldu. Merdan Yanardağ, AYM’nin “pardon” dediği kararını aldığında yine tutuklanmıştı. Dün “terörist” diye hapsedilip bırakılırken bugün “casusluk” bahanesi bulunmuştu. Muhtemelen iki yıl sonra yine “pardon” denecek. Zira bütün dosyayı, bütün yazışmaları, hatta etkin pişmanlık ifadesini doğru kabul etseniz dahi Merdan Yanardağ ile ilgili casusluk suçlamasına gerekçe olacak bir delil yok.
Sürekli “pardon” diyorsanız ortada bile isteye yapılan eylem vardır.