Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.
Furkan Karabay, savcıları eleştiren yazıları nedeniyle hapisten getirilip götürüldü. Fatih Altaylı, Osmanlı sultanları üzerinden yaptığı konuşma nedeniyle tekrar cezaevine yollandı. Orkun Özeller, Bahçeli’yi hedef alan sözleri nedeniyle Ordu’da tutuklanmıştı, Silivri’ye nakledildi. Ayşe Barım’a, Gezi’den tahliye edildiği halde hastanedeyken itirazla yeniden tutuklama kararı çıktı.
İşte üç gün önce, bunları konuştuğumuz sırada, Antalya’da bir başka yazarın duruşması vardı.
Bu köşede okumuştunuz. Muhafazakâr yazar Ümit Ziya Altı, 2011’de, o sırada 13 yaşında olan Y.E’ye cinsel istismarda bulunmaktan yargılanıyor.
13 YAŞINDA YAŞANANLAR
Hatırlatayım...
Antalya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Oda Tiyatrosu’nda yönetmen olan Altı, ailesinin zor günler yaşadığı çocuk oyuncu Y.E’ye tiyatroda hocalık yapıyordu. Y.E’nin anlattığına göre bir gün ona bir kâğıt uzattı. Y.E’nin adına bir e-posta adresi açmıştı. Şifresini verdiği bu adrese girip taslaklar bölümüne bakmasını istedi. Y.E., kendisine hitaben yazılmış, “Ey Sevgili” diye başlayan romantik mektuplarla karşılaştı. Çocuktu, aile bunalımındaydı, gereken cevabı veremedi. Altı’nın Y.E’ye dokunmayla başlayan eylemleri, 22 Temmuz 2011’de tecavüzle son buldu.
Annesinin durumdan şüphelenerek günlüğünü okumasıyla ailesi ayağa kalktı. Tepkilerin ardından tiyatro bir anda kapatıldı. Y.E. ise annesiyle apar topar İzmir’e taşınarak orada eğitim hayatına devam etti.
Altı’nın okullarda dolaşıp çocuklara “tasavvufi aşk”ı anlattığını gören Y.E., yaşadıklarıyla yüzleşmeye karar verdi. Yıllardır psikoloğa gidiyor, travmasını iyileştirmeye çalışıyordu. Boğaziçi Matematik Bölümü’nü bitirip kendi ayaklarında durabilecek iyi bir işe sahip olan Y.E., ardından hukuk fakültesine girdi. Mücadele etmek için Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’ne üye oldu. Kendi dilekçesini kendi yazdı. Antalya’da savcının karşısına yaşadıklarını gösteren delillerle çıkan Y.E., savcıya şunları söyledi: “13 yıldır ailem de ben de, onun bende bıraktığı utancın ve beni mecbur bıraktığı suskunluğun bana verdiği hasarın bedelini ödüyoruz. Fakat ben artık utanmak istemiyorum. Çünkü ben çocuktum. Adaletin iyileştirici gücüne inanan bir avukat adayı olarak, çocukluğuma sahip çıkmak istiyorum.”
Altı ise istismarı inkâr etti. “İtibarımı zedelemeye çalışıyor” savunması yaptı.
Y.E., dosyaya, Altı’nın olaydan sonra yazdığı “Sende Mahsur Kaldım” kitabındaki göndermelerini de sunmuştu: “En illegal şeyleri dahi, yasal sevdalarının o gözü kara aşkları sayesinde yaparak”, “kana kana içmek istediğim ama yasak bir aşka oruçlu olduğum için de hiçbir zaman gelemeyecek olan iftarını beklediğim”, “yasak ve özel aşkım”, “bizce legal ama başkalarınca illegal olan o ikimizin sevdası”, “mühür vurulmuştu aile büyükleri tarafından bir daha açılmamak üzere bu yasak aşkın tam kalbinin üzerine”...
TANIKLAR DOĞRULADI
Antalya Cumhuriyet Savcılığı, bütün delilleri toplayıp Altı aleyhinde iddianameyi hazırladı. Aile Bakanlığı da Altı aleyhinde dosyaya müdahil oldu.
İşte geçen cuma günü Antalya’da Ümit Ziya Altı’nın üçüncü duruşması vardı.
İlk iki duruşmada bir dizi tanık dinlendi. Tanık A.A.E., 2017 yılında, İzmir Kitap Fuarı’nda Altı ile yüzleşen Y.E’yi gördüğünde “Bana tecavüz eden adam burada onunla yüzleşmeye geldim” dediğini aktardı. Tanık N.Ö., Antalya Esnaf Sanatkârları ve Odaları Birliği’nde çalışırken odasının kapısına “Senden hoşlanıyorum” şeklinde kâğıt yapıştıran kişinin kamera kayıtlarından Altı çıktığını anlattı. Annesinin olayı fark edip gösterdiği tepkinin tanığı olan komşusu M.Ç., “Yıllardır unutmadığım bir tek cümle vardı, 13 yaşındaki bir kız çocuğu için, çocuğuna sahip çıksaydın denildi” dedi. Öğretmen olan M.Ç. kendisinin de gördüğü günlük için “13 yaşındaki kızlarla konuşulmayacak şeylerdi” ifadelerini kullandı. Y.E’nin annesi, babası, halası da o dönem yaşananları doğrulayan bilgiler verdi.
RAPOR GELİNCE
İddianame yazılırken savcı adli tıp raporu almıştı. Mahkeme bir kez daha, yani ikinci kez istedi. Ve rapor, cuma günkü son celseden önce geldi: “Mağduru bulunduğu olaydan kaynaklanmış ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede olan (travma sonrası stres bozukluğu) denilen psikiyatrik bozukluğun tespit edildiği, bu duruma göre Y.E’nin 2011- 2012 yıllarında (iddianameye göre) mağduru bulunduğu olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğu oybirliği ile mütalaa olunur.”
Y.E’nin avukatları, raporu gören sanığın kaçacağını düşündü. Nitekim Ümit Ziya Altı duruşmaya gelmedi. Avukatlar, artık tutuklanmasını talep etti. Ama mahkeme yine reddetti.
Dahası...
Altı’nın avukatı, Y.E’nin 13 yaşında yaşadıklarını, bugünkü özel hayatını yargılayarak meşrulaştırmaya çalıştı. “Kendi ayarttı”, “hep sevgilisi olmuş, şimdi de sevgilisiyle gelmiş duruşmaya”, “(sosyal medyasındaki) yarı çıplak, elinde rakı bardağı bulunan veya öpüşme görüntüleri içeren fotoğraflardan hiç bahsedilmedi” gibi ifadelerle Y.E. hakkında “ahlaksız” imalarında bulundu. Y.E’nin avukatları Müjde Tozbey ve Yağmur Burçin Sayın, Altı’nın avukatını da Y.E’nin çocukluğuna rıza aradığı için şikâyet etti.
Y.E’nin yaşadıkları şarkı olsa, söyleyen kişi muhtemelen Mabel Matiz gibi süründürülecekti. Ya da Ümit Ziya Altı, istismardan değil de farz edelim iktidarı eleştirmekten yargılansa Furkan ya da Altaylı gibi tutuklanacaktı. Suçun değil sakıncalı görünenin peşinden koşan üniformalılar sayesinde bugün özgürlüğün tadını çıkarıyor.
Çelişkilerin çözüldüğü yerde çalınan çocukluk geri verilecek.