Diyanet meselesi pek de öyle değil
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Diyanet meselesi pek de öyle değil

07.05.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

O eminim ki Erdoğan’a teşekkür edecek. O kim mi? Adını ben de bilmiyorum. Hatta sorsanız tipini bile tarif edemem. Ama ne iş yaptığını söyleyebilirim: Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı.

Neden mi? Çünkü Erdoğan devleti yönetmeyi öyle basitleştirdi ki...

Bir zamanlar sosyalistler hariç, bütün siyasetçilerin bir ortak noktası vardı: Mülkiyetin dokunulmazlığı. Şimdi, 13. Cumhurbaşkanı’nın vatana millete zararlı saydığı bir servet sahibi mi var? Önündeki sarı tuşa basıp hemen kayyım atayabilecek. Bir zamanlar ara dönemler hariç “seçilmişlere dokunulmaz” ilkesi vardı. Şimdi 13. Cumhurbaşkanı, hakkında dava bile olmayan bir “seçilmişi” soruşturmanın selameti için kırmızı düğmeye basıp görevden alabilecek. Yeşil düğmeye basıp vakıfların yönetimini, mavi ile ihaleleri, turuncu ile piyasaya sürülecek para miktarını belirleyecek. Kısacası hukuk freni, kurum takozu, devlet geleneği engeline takılmadan yönetmek artık pek kolay!

Bunları düşünmeme neden olan Diyanet ile Ankara Barosu arasındaki tartışma oldu. Bence asıl kritik sözleri Diyanet’i destekleyen Erdoğan kullandı:

Ülkemizde eğer İslam adına konuşması gereken birisi varsa, bir kurum varsa, Diyanet İşleri Başkanlığı’dır.Erdoğan, Diyanet’e yönelen eleştirileri hem İslama hem devlete sayıyordu.

Diyanet’e İslamcı direniş

Son meseleyi bir yana bırakırsak, Erdoğan sözleriyle neredeyse 100 yıllık bir kavgayı bitirmiş oldu. Zira İslamcılar bugüne kadar ne Diyanet’i ciddiye aldılar ne de onun İslam adına konuşabileceğini düşündüler. Aksine laik devletin kurumu olan Diyanet’in imamlarının ardında namaz kılınmayacağını dahi söyleyen oldu. Erdoğan’la tartışma bitti: Diyanet’in sesi İslamın sesidir!

Diyanet başlangıçta toplumu dini konularda bilgilendirmeyi ve din bürokrasisini yeni düzene uyumlu şekilde yönetmeyi amaçlayan bir kurumdu. Rıfat Börekçi, Şerafettin Yaltkaya, Ahmet Hamdi Akseki, Eyüp Sabri Hayırlıoğlu; 1924-1960 aralığında ülke sadece 4 Diyanet İşleri başkanı gördü. İlk üçü ölene kadar görev yaptı. Diyanet’in siyasal mücadelenin içinde işlevli hale gelmesi 60 sonrasında hızlandı.

Sadece sol ile kavga etti sanmayın. İslamcılar bu işten hem faydalandı hem de şikâyet etti. Açılan kadrolara yerleşirken mutluydular. Ama Diyanet ne zaman “İslam adına ben konuşurum” dese İslamcı direnişle karşılaştı. Cemaatlerle fayda ilişkisi kuran siyasetçiler ise bu sırada havaya bakıyordu.

Süleymancıların Diyanet kavgası

12 Mart’ın ardından Kuran kurslarını Diyanet’in devralması o döneme kadar bu alanda büyümüş Süleymancıları, Işıkçıları, hatta İskenderpaşacıları kızdırdı.

AP Hükümeti, Diyanet imamlarıyla TRT’de program başlattığında en ağır eleştiriyi Milli Gazete’den alacağını nereden bilebilirdi:

“Fuhuş Gemisi filmini oturup seyredin, kızın, öfkelenin veya azgın nefsinin esiri olup zevk de alın. Bir şey diyemem ama TRT’nin dini programlarını, mevlitlerini izlemeyin.”

Diyanet de bu kesimlerden hazzediyor değildi. Yıllar sonra karşımıza AKP kurucusu ve milletvekili olarak çıkacak Diyanet İşleri Başkanı Tayyar Altıkulaç, 1981 yılında darbecilere verdiği brifing’inde anlatıyordu:“Nurculuk, Ticanilik gibi dini sapmaların önlenmesi, din konusunda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın etkin ve tutarlı din hizmeti verdirebilmesine ve din öğrenimi veren okulların mesleki yeterliliğinin artırılmasına bağlıdır.”

Süleymancıların liderliğini kayınpederinden devralan Kemal Kaçar’ın 1989’da söylediği sözler Altıkulaç’a cevap gibi: Biz o zamanlar imam hatip mektepleri yoluyla uygun bir dini tedrisat yapılabileceğine kani değildik. Milli Eğitim’in müdahalesi vardı ve ‘bunlar hakiki Müslüman yetişmesine hiçbir zaman müsaade etmezler’ diye düşünüyorduk. Doğru veya yanlış. Bu kanaatimiz doğruymuş ki Tayyar Altıkulaç gibi bir kimse bu okuldan çıktı.

Cinayete varan gerilim

Kavga o kadar büyüktü ki, Altıkulaç, Süleymancıların Diyanet imamlarının ardında namaz kılmamakla kalmadığını söyleyecek, “Süleymancı olmayan din görevlileri, müftüler, hatta Diyanet müfettişleri dövüldü” bile diyecekti. Süleymancılar, Diyanet kontrolündeki imam hatip okulları için “imam hatap” diyordu. “Hatap” Arapça “odun” demekti. Diyanet’in de eli armut toplamadı. Cami bahçelerinde “Ben bir Süleymancı idim” başlıklı itirafçı kitabı satıldı.

İskenderpaşacıların parasıyla çıkan Bugün gazetesinin Diyanet’in özerk olmasını istediği, bunun olmamasını zulüm olarak tanımladığı nasıl unutulur. Ya da İsmailağa cemaatinin çalışmalarına engel olan Diyanet’in Üsküdar Müftüsü Hasan Ünal’ın 1982’de öldürülmesi ve İsmailağa liderinin “katli vacip” fetvası nedeniyle bu cinayetin sanığı olması.

Mehmet Görmez hedefte

Bunlar eski meseleler demeyin... Önceki Başkan Mehmet Görmez, İsmailağa başta olmak üzere İslamcı hocalar tarafından “reformcu” diye damgalanmadı mı? Sohbetlerde “bu kadar beteri gelmedi” diye lanetlenmedi mi? Ortadoğu kazanı kaynarken İran’a verdiği kardeşlik mesajları nedeniyle “Ehlisünnete karşı” ilan edilmedi mi? Işıkçıların gazetesi Türkiye, Görmez’in Fethullah Gülen’e kitap gönderip ona sevgi sözcükleriyle ithafta bulunduğunu iddia edip Diyanet İşleri Başkanı’nı terör bağlantılı göstermedi mi? (Görmez kitabı Gülen’e göndermediğini açıklamıştı.)

Hatırlayın; Nurettin Yıldız’ın, İhsan Şenocak’ın, kadınları ve çocukları cinsellik üzerinden tanımlayan fetvaları, sonunda Erdoğan’a “yeter” dedirtmiş, Erdoğan Diyanet’i göreve çağırmıştı. Diyanet ile “âlim” denen hocalar karşı karşıya geldi. Erdoğan’ın “İslamın güncellenmesi” açıklamasına Diyanet destek verince ipler yine gerildi. Geçen yıl sızan Diyanet’in cemaatler raporunu unuttuk mu? “Bazıları” hariç önde gelen cemaatler ve hocalar yerden yere vuruluyordu.

Yeniden tanımlanan Diyanet

Daha da yakını var. Gazeteci Saygı Öztürk, birkaç ay önce çıkardığı Menzil kitabı için, Menzilcilerin liderleriyle söyleşiler yaptı. Öğrendik ki Menzilcilerin Diyanet’in kaldırılmasına itirazları yok. Aksine Diyanet’in kendileri üzerinde sopa olduğunu düşünüyorlar.

Erdoğan sadece Diyanet ile baro atışmasına müdahale etmiyor. “İslam adına Diyanet İşleri Başkanı konuşur” diyerek “yaşayan din”in hüküm yetkisinin sahibini de işaret ediyor. İslamcılığa da bir çizgi çiziyor. Kuşkusuz, devletin yetkilerinin tümünü kendinde toplarken Diyanet’i de yeniden tanımlıyor. Diyanet, Erdoğan’ın çizdiği politikaların aktif fetvacısı oluyor. Ne trajik ki bu dönüşüm FETÖ’nün derneklerinde görev almış, onun projeleri için Vatikan’a kadar gitmiş, FETÖ imamı Suat Yıldırım’ın çalışma arkadaşı, Adil Öksüz’ün tez hocası Ali Erbaş’a nasip oldu.

Kim olacak bilmem...

Ama 13. Cumhurbaşkanı atayacağı Diyanet İşleri Başkanı’nı parmağıyla gösterip “İslam adına bundan sonra o konuşacak, ona karşı olan İslam ve devlet karşıtıdır” dediği gün kuşkusuz Erdoğan’ı bir kez daha anacağız.

Belki de “devletin kılıcı ruhani tartışmaları bitirecek kadar keskindir” diyeceğiz.

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025