Rahatsızlıktan dolayı özür dilemeyiz!
Barış Terkoğlu
Son Köşe Yazıları

Rahatsızlıktan dolayı özür dilemeyiz!

30.04.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Hükümet verimsizse, kadroları fazla şişkinse ve vergi manyağıysa, insanların onunla ilgili kaygı duymasındansa hükümetin bunların hepsi birden olması daha iyi.

Polisteki gözaltında hücresinde bulduğum Fahrenheit 451’deki satırlar, hapishaneye geldiğimde aklımdaydı. Cezaevine gelip oturduğumda ilk fark ettiğim yeni sayılacak binanın duvarlarındaki çatlaklar, rutubetten dökülen sıvalar, akmış borulardı. Ağzımdan dökülüverdi: “Kim bilir kimleri zengin etmişler.”

Gerçek çoğu zaman ayrıntıdadır. Fotoğraf kadar köşesindeki leke de önemlidir. Hapiste ilk gün bir radyom oldu. TRT Radyo 1’i yakaladım. Cumartesi sabah duyduğum ses, devletin radyosundan bize hakaret ediyordu. Yetmiyor, vasat bir sosyoloğa bize hakaret ettiriyordu. Ben sözlere değil, sesin sahibine odaklandım, tanıdıktı. OdaTV’ye operasyon kampanyasına Pelikan trolleriyle önderlik eden Ersoy Dede’ye aitti. Eşinin TRT’de çalıştığını biliyordum. Meğer o da hafta sonları programa başlamış. Aile bütçesine devletten bir maaş daha eklenmiş.

Elbette savcıların koltuk altında bize sövme özgürlüğü var. Ama burası TRT, devletin kanalı.

TRT’nin asıl patronu kim?

Hemen Ozan Bingöl’ün “Vergi Sistemini Anlama Kılavuzu”nu açtım. Televizyonu, radyoyu zaten biliyorsunuz, ama radyolu duşakabine, akıllı kol saatine, cep telefonuna bile TRT payı ödüyoruz. 3 bin liralık televizyonun 330 lirası TRT bandrolü. Bir de bandrolün ÖTV’si ve KDV’si ekleniyor. Ödediğimiz elektrik faturalarında enerji satış bedelinin yüzde 2’si TRT payı. Onun da üzerine KDV biniyor. Gümrükten Türkiye’ye 2 bin liraya giren bir telefon kâr eklenmeden 3 bin 894 lira oluyor. 200 lirası TRT bandrolü. Yine onun KDV’si var. Videoda, bilgisayarda, arabanın radyosunda, navigasyon cihazında hatta bazı buzdolaplarında TRT payı var. 2013-2016 aralığında, yani 4 yıl, sadece bandrollerden TRT’ye 2 milyar 800 milyon, elektrik faturalarından 3 milyar 300 milyon lira aktarıldı. 2016 faaliyet raporuna göre ilan ve reklam, TRT gelirlerinin sadece yüzde 6’sı. Yetmeyince, devlet bütçesinden TRT’ye para da aktarılabiliyor. Yani...

Biz şimdi kavga ediyor gibi duruyoruz ya. 1 Mayıs 1964’te “kamu yayıncılığı” yapsın diye TRT’ye kamudan gelir toplama hakkı verildi. Bu satırları okuyan okur, gazetemizi satan bakkal, hatta hapishanede ben, TRT’ye her ay milyarlar veriyoruz. Bilal Erdoğan’ın sınıf arkadaşı olan genel müdürü de Pelikan Yalısı’nın şişirdiklerine “maaşlar” ödüyor. Onlar da, TRT’nin asıl sahibine, yani bizlere hakaret ediyor.

Asıl tartışmamız gereken de bu, kamunun imkânlarının üzerine çiftlik kuranlar. Özel işini yaparken devletin mumunu söndüren Hazreti Ömer menkıbeleriyle büyüyenler, şimdi devletin malını Pelikan kuşlarının viskisine meze yapıyor.

Turkuvaz’dan çıkan CEO

1. Silivri döneminde yan koğuşumda Yalçın Küçük kalırdı. Sabahları gazeteleri bitirince avlunun ortasındaki rögar kapağına vururdu. Kanalizasyon borusunun sesi iletmesine “telefon hattı” derdik. Kulağımı rögar kapağına dayayınca Yalçın Hoca sıra dışı analizler yapardı: “Barış Bey, farkında mısınız, Tayyip Bey’in fotoğrafı 4 gündür Hürriyet’in ana sayfasında yok”. Ona göre Hürriyet’in ana sayfası, sistemin hareketinin resmiydi.

2. Silivri döneminde bayrağı devraldım. Fotoğraf saymaya başladım. Elbette Hürriyet’in el değiştirmesiyle “Erdoğan’ın görünmeme sorunu” ortadan kalkmıştı. Ama bariz bir durum vardı ki Berat Albayrak fotoğrafı da neredeyse onun kadar yer buluyordu. Fotoğraf elbette gündemde olma ölçüsüydü. Yazıları okumayan biri, eski sistemdeki Cumhurbaşkanı ile Başbakan diyebilirdi.

Sadece Albayrak mı? Bazı CEO’lar da nedense gazetelerde çok görünür oldu. Mesela Türk Telekom CEO’su Ümit Önal. Sıkça verdiği röportajlar ile yer aldığı haberler bir yana, korona kampanyasına 10 milyon-15 milyon bağış yapan patronların arasında onun da fotoğrafı var: “Ben de bu ayki maaşımla katılıyorum.” Genç CEO’yu merak ediyorum. Hele iletişim fakültesinden mezun olup, yıllarca “reklam pazarlamacılığı” yapıp, Türk Telekom’un CEO’luğuna yükselmek zor olmalı. Özgeçmişindeki ayrıntıyı görünce şaşırmıyorum: “Sonrasında TMSF bünyesindeki medya şirketlerinde yöneticilik yaptım. Bu şirketlerin satışı olunca özel sektörde çalışmaya başladım. Turkuvaz Medya Grubu’nda 8 yıl yöneticilik yaptım.” Hariri ailesinin krize soktuğu Türk Telekom’un çiçeği burnundaki CEO’sunun sıçramasında Berat Albayrak ile yaşadığı kesişme, “hiçbir şey sürpriz değil” dedirtiyor.

Yönetim kurullarındaki akrabalar

Gazetemizde Hazal Ocak’ın hazırladığı Kuzguncuk’taki kaçak yapılaşma haberini günlerdir konuşuyoruz. Mesele arazi ve inşaattan da fazla. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un eşinin olayın ardından yaptığı açıklamayla hatırladık. Fatmanur Altun, hem KADEM’in yönetim kurulunda hem de TÜRGEV’in başında. Sivil toplum kuruluşu görünümündeki bu kurumları kimlerin yöneteceği kendi kararları. Ama bu kurumlara kamunun imkânları yağdırılınca konu hepimizi ilgilendiriyor. Hele Fatmanur Altun, bir de bunların yanında THY’nin yönetim kuruluna da getirilince işler daha da karışıyor. Kadın politikalarına, kamu eğitimine yön verirken buna Türk sivil havacılığı da ekleniyor. Kamu varlığı “aile meselesi” haline getiriliyor. Konunun sahiplerine “susun” deniliyor.

Burada daha önce yazdım. Saray’daki politikalara yön veren SETA ile Pelikan bildirisinin yazıldığı meşhur yalıdaki oluşum birbirini tamamlayan iki yapı. Hatta mensuplarının birçoğu, liderleri de aynı. Fahrettin Altun da SETA’dan Saray’a giden isimlerden sadece biri. “Pelikan hassasiyeti” ile bilinen İstanbul Adliyesi’ndeki “İstanbul Grubu”nun bir kaçak yapı haberine terör soruşturması açmasını şimdi anladınız mı?

Ya da Altun’a en çok sahip çıkan kimdi? Hem SETA’da hem Cumhurbaşkanlığı’nda hem Sabah’ta çalışma arkadaşı olan Burhanettin Duran. Malum, Altun Cumhuriyet’i Basın İlan Kurumu’na (BİK) şikâyet etti ve cezalandırılmasını istedi. Peki, BİK’in başında kim var? Burhanettin Duran’ın kardeşi Rıdvan Duran.

Perde arkasında ahbap düzeni

Uzatmayayım, Türkiye’de son dönemde el değiştiren hangi koltuğu kazırsanız altından aynı odak çıkıyor. Adliye, medya, Cumhurbaşkanlığı, kamu şirketlerinin yönetimleri, bürokrasi bir tür “Aile Arasında” halinde. Ve halkın önüne sürekli vatan, millet, terör söylemiyle çıkanlar perde arkasında ahbap düzeni kurmuş durumda. Tek tek meseleleri tartışırken, arkadaki “büyük fotoğraf” bize çok fazla şey söylüyor.

Romanda yazdığı gibi, “rahat bırakılmamıza gerek yok, aslında arada sırada rahatsız edilmemiz gerek.” İçinde olduğumuz düzeni görmek için ihtiyacımız var. Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dilemeyiz!

Yazarın Son Yazıları

Ya su kirliyse?

Değişmez görünen gerçekten kaçmak yerine dokunmaya karar verdiğimizde, ona şekil verebildiğimizi de görürüz.

Devamını Oku
04.12.2025
200 günlük burun sürtme davası

Burnumuzla sadece nefes alsaydık en çok kötü kokuların sahipleri mutlu olurdu.

Devamını Oku
01.12.2025
Bir garip ölüm hikâyesi

Yaşamda birikmiş servet, bazen ölümün üzerinde perde olur.

Devamını Oku
27.11.2025
‘Kurucu önderlik’ ve kurucu irade

Küçük niyetler büyük sözlerin arkasına gizlenir.

Devamını Oku
24.11.2025
Yaşamından renkleri çalınan kadın

Koca çınardan nimetini esirgeyen toprak yokluğunu önce çimende gösterir

Devamını Oku
20.11.2025
38 çocuğun duyulmayan çığlığı

Adalet davası uzaktaki bir çığlığı duymakla başlar.

Devamını Oku
17.11.2025
CHP’yi ‘gayrımeşrulaştırma’ operasyonu

Doğa insana kendi sınırlarını çizeceği imkanı sunarken cömerttir.

Devamını Oku
13.11.2025
Eğitimsiz okullar bakanlığı

İnsan ancak eğitilirse özgür olur.

Devamını Oku
10.11.2025
Aman çocuklar duymasın!

Bakmayın gazetecilik yaptığıma.

Devamını Oku
06.11.2025
‘Pardon’ diyen karar

Bir kez olursa hata, iki kez olursa yanlış, tekrar olursa kasıt denir.

Devamını Oku
03.11.2025
Bakanlıktaki ‘koruma kalkanı’

Çoğu zaman sözün çıktığı yere bakarız.

Devamını Oku
30.10.2025
Aranan casus sonunda bulundu!

O kadar çok söz söyleriz ki bazen gerçek kalabalıkta kaybolur.

Devamını Oku
27.10.2025
Boğaziçi’ni nasıl çökerttiler?

Kime söylendiği belirsizse en ağır sözler bile havada kalır. En son Yargıtay başkanı konuştu.

Devamını Oku
23.10.2025
‘PKK yasası’na neden karşıyım

Kapıyı açan anahtar değil, kilidinin bilgisidir.

Devamını Oku
20.10.2025
Öcalan serbest bırakılacak mı

Sözcükler her zaman anlatmak için kullanılmaz.

Devamını Oku
16.10.2025
Apo ve Bahçeli’nin susturduğu asker

Çıkarlar suç ortaklıklarının kaynağıdır.

Devamını Oku
13.10.2025
‘Fatihli Müslümanlar’ rahatsız

“Bizi cehennemle korkutuyorlar ki dünyada onlara boyun eğelim.”

Devamını Oku
09.10.2025
Çocuk tecavüzünde çocuğu yargılayanlar

Çelişki dünyanın kendisinde sanırız, oysa ona sebep olan da insandır.

Devamını Oku
06.10.2025
Tarihin arka duruşması

Eğip bükersin, sarar paketlersin. Her şeye rağmen gerçek olduğu yerde durmaya devam eder.

Devamını Oku
02.10.2025
İŞKUR’u bile soydular

Kapı içeriden açıldı mı soygun normalleşir.

Devamını Oku
29.09.2025
‘Size miras kaldı’ sürprizinden çıkan örgüt

Koca ağaca bakıp dalındaki eksiği görüyorsan haksız değilsin.

Devamını Oku
25.09.2025
İçeridekilerin aileleri neler yaşıyor

Kendi gülünün dikenini çıkarmak kolaydır. Başkalarının acılarını anlamak ise uğraş ister.

Devamını Oku
22.09.2025
Netanyahu’nun Erdoğan’a salladığı parmak

Tek kişide hastalık dedikleri, milyonlarda ideoloji oluyor.

Devamını Oku
18.09.2025
Dananın kuyruğu kopacak derken...

Siz bu yazıyı okurken belki bütün kelimeleri eskimiş olacak.

Devamını Oku
15.09.2025
Erdoğan’ın CHP planı

Sen ardına dönüp bakmazken geçmiş bir gölge gibi seninle birlikte yürüyor.

Devamını Oku
11.09.2025
İBB operasyonunu başlatan AKP’li

Adli yıl açılışında İstanbul cumhuriyet başsavcısı gazetecilerle buluştu. İlginç bir ifade kullandı: “İBB operasyonunu ilk öğrenen kişi Murat Kapki oldu. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. O, malları kaçırmaya başlayınca biz de harekete geçtik.”

Devamını Oku
08.09.2025
‘Terörsüz Türkiye’nin kabağı

Dünya değişiyor ama senin çektiğin çile hep aynı kalıyor.

Devamını Oku
04.09.2025
Başörtüsünü çıkaran Fethullahçı

İnsanın çektiği çilelerin sonucu tecrübeleridir.

Devamını Oku
01.09.2025
Topuk kırıldıktan sonra

O çok bildiğimiz gerçekleri her şey görünür olduktan sonra anlatmayı ne kadar çok severiz.

Devamını Oku
14.08.2025
TikTokçu hacı paşa devri

Yükselme kuralını kaybedince yukarıyla aşağı bir olur.

Devamını Oku
11.08.2025
Erdoğan’ın kimliği bile satılık

Hırsızın peşinden koşuyoruz da ya içeride kapıyı açan varsa?

Devamını Oku
07.08.2025
Şehit askerlerin tahlilleri ne söylüyor

Milletler yaşamdan öğrendikçe gelişir. Çöküş dönemlerinde ise ancak ölüm öğreticidir.

Devamını Oku
04.08.2025
Askerler kayıp 5 milyarın peşinde

Sana verirken yokluğu gösterenler, senin olan varlığı harcarken har vuruyor harman savuruyor.

Devamını Oku
31.07.2025
Koca savcılığın dokunmadığı patronlar

Dünya, Sezen Aksu şarkısındaki gibi: Masum değiliz, hiçbirimiz.

Devamını Oku
28.07.2025
Zengin itirafçı olur kurtulur olan garibana olur

Bazen fısıltıyı duyuyorsun. Bazen de çığlığı duyma istiyorlar.

Devamını Oku
24.07.2025
Davutoğlu partisindeki istifalara ne dedi?

Aslında benim sorum yeni çıkan o kitapla ilgiliydi...

Devamını Oku
21.07.2025
Öcalan, Ramazan, Altaylı

Memlekette “süreç bayramı” var. Gelgelelim “hukuk ve özgürlük bayramı” yok.

Devamını Oku
17.07.2025
Domates, biber, patlıcan!

“Demokrat adam”, “demokrat bulmadığı” adama “Ya demokrat ol ya döverim” demiş.

Devamını Oku
14.07.2025
Herkesi başka tartan kantar

Aynı kantar seni başka onu başka tartıyor...

Devamını Oku
10.07.2025
Söyleyin Timur haksız mı? 

Kimin haklı olduğunu söz belirler sanırsın, oysa hak çoğu zaman güç ile dağıtılır. Size bu satırları gazeteci arkadaşım Timur Soykan hakkındaki mahkeme kararını beklerken yazıyorum. 

Devamını Oku
07.07.2025