Bomboş tribünler önündeki hedefsiz Galatasaray’ın Konyaspor’la oynadığı maçı izlerken Burak Kut’un yıllarca önce ‘hit’ noktasına ulaşan ünlü şarkısının sözleri aklıma geldi.

Ne diyordu genç popçu: “Yaşandı bitti saygısızca / Aldatmanın tadına varınca / Doğru söylesen kimin umurunda / Gözüme inanırım, haydi zıpla.”

Evet, sevenlerine “İyi ki sona erdi” dedirten kâbus gibi bir sezonu resmen noktaladı dün Galatasaray. Gerçekten, ‘yaşandı ve bitti koskoca bir sezon, hem de saygısızca, umursamazca ve anımsanmamacasına.’

Kimler mi saygısızlık etti?

Galiba Sarı - Kırmızılı çatı altındaki hiç kimse, dün akşam geride kalan 2010-11 sezonu için, “Görevimi yerine getirdim” diyemeyecek. Ne futbolcusu, ne antrenörü, ne taraftarı, ne yöneticisi. Elbette Galatasaray’ın kepenklerini indirdiği son 90 dakikayla ilgili önemli bir nokta daha var. O da boş tribün karabasanı. Bu stat açılalı 3-4 ay oldu olmadı, seyircisiz 2. maç oynandı dün gece. Neymiş, Ankara’daki Gençlerbirliği maçında 3-5 kişi küfretmiş, bunun faturası da İstanbul’daki Galatasaray camiasına kesilmiş. Mülki amirlik yapan rahmetli babamın bir lafı vardı, “Aladağ’daki faili, Uludağ’da yakalayamazsın” diye.

Bizim TFF’ninki de o hesap. Nasılsa buldular Galatasaray’ı böylesine güçsüz, sahipsiz bir tekme de onlar vurdular. Alakasız, gereksiz ve her şeyden öte adaletsiz ceza, en kötü sezonun ‘sessiz sedasız’ kapanmasına neden oldu.

Maç mı?

Düşmüş Konya ve bildiğimiz G.Saray; gerçi Fatih Terim’in gelişi galiba takımda kalmak isteyen Aydın gibi, Kâzım gibi, Gökhan Zan gibi isimlere sihirli değnek etkisi yapmış. İnanamadım izlerken, genç irisi Aydın’ı. Sanki 5 yıl öncesindeki ‘Figo Aydın’ günlerine dönmüştü. Dünkü formuna bakılırsa Gökhan Zan’la Servet ikilisini bozmak zor. Keza Çağlar solda, Kâzım ile Yekta da ilk 11’de oynar. Hatta yolcu gözüyle bakılan Culio bile “Göndermeyin” diye bas bas bağırdı. Tabii iş işten geçtikten sonra.