Maradona’nın ölümü, Pele ve tükenmez polemikler...

Maradona’nın ölümü, Pele ve tükenmez polemikler...

03.12.2020 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sayın Kılıçdaroğlu, beni mazur görsün; her gün yazsam, grup konuşmasındaki müthiş performansını size ballandıra ballandıra anlatmak isterdim. Ali Mahir Başarır’ın TSK ve Katar hakkında sarf ettiği sözlerin yarattığı polemiklere yanıtını verirken, AKP’nin iktidarı boyunca orduya yaşattıklarını o kadar tarihi sözlerle dile getirdi ki milyonlarca vatandaşı ekrana kilitledi. Sayın Kılıçdaroğlu’nu parti içi demokrasi konularında ne kadar eleştiriyorsam, AKP’ye karşı gösterdiği cesur ve donanımlı mücadele için de bir o kadar tebrik etmem lazım!

Maradona: 4 dakikada Tanrı’nın eli, şeytanın çalımları

7 yılımı geçirdiğim Kuzey Kaliforniya’nın, o kalbimin kopamadığı şirin kenti Berkeley’de Kips isimli bir spor barı var. 1986 Haziran ayında, Arjantin-İngiltere Dünya Kupası çeyrek finalini orada seyretmiştim. Büyük bir kalabalık ve kaos vardı. Maradona’nın “Tanrı’nın eli” sayesinde attığı golü orada canlı izlerken, kafayla atıldığına dair en ufak bir şüphem yoktu. Diego, “Tanrı’nın eli” derken, 1982’de İngiltere donanmasının saldırısıyla Falkland Savaşı’nda ülkesinin verdiği 649 kaybın acısına atıf yapıyordu. O maç aynı zamanda siyasi ve askeri bir rövanş gibiydi! Daha sonra kare kare analiz ve Diego’nun da itirafıyla o topun, Maradona’nın kafasından değil, sol elinden ağları boyladığı ortaya çıktı. İlginçtir, Diego o el hareketini o kadar usturuplu yapmış ki bugün bile genel kameradan her seyrettiğimde gerçeği bilmeme rağmen bunu hâlâ kafa golü olarak görüyorum! Tunuslu hakem Nasser, golü nasıl verdiğini röportajlarda anlatırken önce tereddüt ettiğini, ardından yan hakem Bulgar Dotchev’in santraya hareketlendiğini görüp o pozisyona daha yakın diye golü verdiğini anlatıyor, ama ekliyor: “O yıllarda yardımcılarla kolay konuşamıyorduk; Avrupalı bir hakem o maça verilmiş olsaydı belki gol iptal edilirdi.”

Çoğumuzun ezbere bildiği gibi 51. dakikadaki bu golden yalnız dört dakika sonra, Maradona bu sefer kendi yarı sahasının 7 metre arkasından bir top alarak yıldırım hızıyla İngiltere’nin yarı sahasına giriyor ve önüne çıkanı çalımlıyor. Bu tarihi slalom yalnız 10 saniye sürüyor ama aynen ilk gol gibi 34 yıldır konuşuluyor!

2. gol hakkında belki duymadığınız ilginç bir nokta var: Seyrederken insanlar o kadar Maradona büyüsüne kapılıyorlar ki belki kimse topun Shilton’un koruduğu kaleye Maradona’nın ayağından mı yoksa onu son anda durdurmaya çalışan bek Fenwick’in ayağından mı gittiği konusundaki hissettiğim tereddütleri aklına getiremiyor. Belki 100 kere izlediğim o görüntülerde ben de düne kadar kararsızdım. Ta ki çok farklı açılardan yavaş çekimleri üst üste görene kadar! Ama zaten futbol adına o kadar muhteşem bir 10 saniyeydi ki kimse -İngilizler bile- böyle bir hatalı golle sonuçlandığını aklına getirmek istemezdi!

Pele mi, yoksa Maradona mı?

Bizim kuşak için futbolun tartışılmaz tek verisi, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük futbolcusunun Brezilyalı Pele oluşuydu. Bu, tartışmaya açık değildi! Şimdi inanamazlar ama bizler Dünya Kupası’nı veya olimpiyatları, dev tenis maçlarını gazetelerden takip ederdik! Dolayısıyla Pele’nin büyüklüğünü de maç skorları ve spor yazarlarımızın güzel yorumları belirliyordu. Halit Kıvanç veya Namık Sevik böyle diyorlarsa, bizlerin bunu tartışacak bir hali olamazdı. Mahalle maçlarında kendimizce “Pele gibi şut attım!” diye havalara giriyorduk ama Pele’nin nasıl şut attığını veya efsanevi Rus kaleci Yaşin’in plonjonlarını hiç görmemiştik! Bunu Sokrates, Pasteur ya da Napolyon’un tarihsel kimliklerine duyduğumuz saygıyla kıyaslayabilirdiniz ancak.

Sonra 80’ler geldi ve Maradona ortaya çıktı. Bizler artık televizyon çağında, onu keyifle izleyebiliyorduk. Aynen Platini, Paolo Rossi veya Zico gibi!

İlk defa, 1990’lara geldiğimizde “Pele mi daha büyük Maradona mı” tartışmaları birden başlayıvermişti. Sonsuza dek sürecek bu kavga, şimdiki “Messi mi Ronaldo mu” tartışmalarını andırıyordu ama şu farkla ki bu futbolcular ayrı dönemlere damga vurmuşlardı!

Pele-Maradona: Ağır polemikler

Genel yargıya göre Pele usludur, düzenin adamıdır, örnek insan, örnek sporcudur. Maradona ise halka yakındır, haşarıdır, solcudur, varoşların arkadaşıdır. Maradona futbol dünyasını acıya boğarak 25 Kasım’da aramızdan ayrıldıktan sonra Pele, “Ben çok büyük bir arkadaşımı kaybettim ve dünya da bir efsanesini” demecini verdi. Bu cümle sizi belki çok şaşırtmıyor ama konuyu biraz daha derin katmanlarından hatırlayan benim gibi insanları şaşırtabiliyor. Çünkü o kadar uzun yıllara uzanan polemikler yaşandı ki bu iki dev arasında! Hem de en ağırlarından... Mesela Pele, Maradona hakkında “Arjantin hocası olmayı kabul etti, çünkü bir işe ve paraya ihtiyacı vardı” dediğinde aldığı yanıt şuydu: “Pele bazen karıştırıp gece alması gereken uyku hapını sabah alıyor ve ortaya böyle saçmalıklar çıkıyor. O aslında artık müzelik bir insan”. Veya başka dönemlerde söyledikleri: “Yaşı artık onu etkiliyor, 20 yıldır markete gitmek dahil, hiçbir şey yapmıyor. Ancak FIFA onu davet ettiğinde kumandayla yerinden oynatılan bir oyuncak bebek gibi ayağa kalkabiliyor!” Maradona bu konuda “FIFA ailesine dahil olmaktansa öksüz kalmayı tercih ederim” sözlerini de eklemeyi ihmal etmiyor! Pele de Maradona’nın, gençler için iyi bir örnek teşkil etmediğini, uyuşturucu müptelası olduğunu ve insanlarda biraz bilinç olsa ona hiçbir iş vermemeleri gerektiğini söylüyordu. Ayrıca “Kral”, Maradona’nın sağ ayağı olmadığını ve iyi kafa vuramadığını da ekleyerek onun komple bir futbolcu olmadığını dile getiriyordu. İkili arasındaki kavgalardan Ronaldo ve Messi bile nasiplerini aldılar!

Bu kavgaların en sivri iddialarını, bir ölüm arkasından burada dile getirmeyelim. Elimde kitap dolduracak kadar malzeme var. Ama sonuçta Pele’nin hatırlattığı gibi bir gün göklerde tekrar buluşacaklar ve tatlı sert atışıp bulutlarda keyifli maçlar yapmaya devam edecekler. Ne de olsa bu ağır polemikleri, 2016’da kameralar önünde savaş baltalarını gömerek sonlandırmışlardı. Tahterevallideki rakibi ölünce, Pele şimdi hem boşlukta kaldı hem de bir nevi kendi ölümünü de yaşıyor gibi oldu.

Dünya dönmeye devam ettikçe bu tartışma yalnız Brezilyalılar ve Arjantinliler arasında değil, her biri futbol otoritesi olduğuna inanan dünyadaki milyarlarca insan arasında devam edecek. Ta ki belki bu yıl doğacak bir bebek, kim bilir onları jet süratiyle sollayana kadar!

Bu tartışmaları beraber yapmak istediğim arkadaşım Yılmaz Vural’ın, bir an önce sağlığına kavuşup güler yüzüyle aramıza karışması en büyük dileğim! Futbol ortamımızda, yeri doldurulmaz bir öneme sahiptir Yılmaz Hocamız!

Yazarın Son Yazıları

CHP kurultayı: Kazananlar ve kaybedenler

1970’lerde, İstanbul’da Tenis Eskrim Dağcılık Kulübü’nde eski şampiyonlarımızdan Fehmi Kızıl vardı.

Devamını Oku
04.12.2025
CHP kurultayı demokrasiyi aydınlatacak!

CHP kurultayı, bu hafta sonu her zamanki gibi büyük bir medya ilgisi altında yaşanacak.

Devamını Oku
27.11.2025
Mustafa Kemal’i hazmedemeyen solcular!

İddianame açıklaması yüzünden geçen hafta yazamadığım konuya hemen giriyorum.

Devamını Oku
20.11.2025
İddianame ve kritik yönlendirme

Pek de sürpriz olmadı.

Devamını Oku
13.11.2025
Sahte dünyalar kuşatması

Paranın sahtesi vardır, kalpazanlar basar.

Devamını Oku
06.11.2025
Cumhuriyet, iki kahraman ve yarınlar

Dün Cumhuriyet Bayramımızı kutladık.

Devamını Oku
30.10.2025
CHP davasına dikkat!

Siyaset, insanların daha iyi yaşaması için yapılır, dünyanın neresinde olursa olsun.

Devamını Oku
23.10.2025
Yok olan Nobeller ve edepler

Trump bozulmuş, “Nasıl olur da Nobel Barış Ödülü bana verilmez?!” “Ben yedi savaş durdurdum, gidip hiçbir şeyi yapamamış birine verecekler o ödülü” deyip duruyordu.

Devamını Oku
16.10.2025
Özel-Bahçeli düellosu, cevapsız sorular

Sinan Ateş cinayetinin dumanı tütmeye devam ederken bu cinayetin bir numaralı sanığı 90’lı yılları anımsatan bir şekilde güpegündüz öldürüldü.

Devamını Oku
09.10.2025
‘Bombalı Nobel’ ve barış!

Bugünlerde, Trump ve Netanyahu’nun anlaşarak Ortadoğu’ya ve Filistin’e dayattıkları yeni düzenin ve “sözde” barışın hangi hızda yaşama geçip geçemeyeceğini öğreneceğiz, tabii yeni sürprizlerle karşılaşmazsak...

Devamını Oku
02.10.2025
Fenerbahçe, Türkiye ve demokrasi dersi!

Fenerbahçe Spor Kulübü’nde nöbet değişimi oldu.

Devamını Oku
25.09.2025
Misyonlarını tamamlayamayan kayyumlar!

Daha iki yıl önce kazanması için elimizden geleni yaptığımız, uğruna 24 saat koşturduğumuz Kılıçdaroğlu’nun, o gece kendisine umut bağlayan milyonların neredeyse tamamını karşısına alacak pasif duruşu ve agresif sessizliğiyle, Vito’larına binip kaybolmasına şahit olmak bize nasipmiş...

Devamını Oku
18.09.2025
Demokrasimizin açık yarası ve vazgeçilmez ikazlar

Türkiye, darbe günlerinde gördüğü sahneleri yaşadı.

Devamını Oku
11.09.2025
Kayyuma karşı halk, partisiyle direniyor!

Bunu da gördük.

Devamını Oku
04.09.2025
Anne Frank bana Gazze hakkında mektup yollamış…

Dün aldığım bu mektubu sizlerle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
28.08.2025
Cerahatin içinde yüzüyoruz...

Haftada bir köşe yazısı kaleme alarak gündemi yakalamak için, şapkadan üç değil, beş tavşan çıkarmanız lazım!

Devamını Oku
21.08.2025
Diyanet İşleri Başkanı’na açık mektup

Diyanet İşleri Başkanı Sayın Ali Erbaş...

Devamını Oku
14.08.2025
Komisyon başladı: Ufukta neler olabilir?

Cumhuriyet Halk Partisi, tabanından ve partinin ileri gelenlerinden yapılan bütün uyarılara rağmen komisyona katıldı.

Devamını Oku
07.08.2025
CHP komisyona katılmamalıdır, tersine...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve MYK’sının bu ikazları dikkatle değerlendirmeye alacaklarına inanıyorum.

Devamını Oku
31.07.2025
Bir "Altan Bey" geçti bu topraklardan

Yıl 1955, genç gazeteci Altan Öymen ve iki polis Ankara kışının ortasında…

Devamını Oku
24.07.2025
15 Temmuz’dan terörsüz Türkiye’ye...

Gündem aşırı yoğun. Ekrem İmamoğlu’na açılan en akıl almaz davalardan biri dün karara bağlandı.

Devamını Oku
17.07.2025
Satranç oynarken şahınızı veremezsiniz!

Gündem belli: AKP’nin “muhalefetsiz demokrasi modeli” için yaptığı çalışmalar...

Devamını Oku
10.07.2025
Sivas'tan bugüne... Karanlıklar ve tehditler devam ederken

Dün, 2 Temmuz’du… 32 yıl önce yobazların 35 aydınımızı yakarak katletmesinin yıldönümü...

Devamını Oku
03.07.2025
‘Mutlak butlan’a karşı CHP kararlılığı!

Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu sayesinde CHP’nin birinci parti konumuna yükseldiğini gören AKP, ne yapıp edip bu iki lideri durdurmak için her şeyi yaptı ve yapmaya da devam ediyor.

Devamını Oku
26.06.2025
Cahil ve faşist liderlerin savaşı

Aslında bu köşe yazısını kaleme almanın hiçbir anlamının olmayacağı 36 saatlik süreç yaşıyoruz...

Devamını Oku
19.06.2025
Özgür Özel’in samimi gözyaşları

Her ölüm dayanılmaz bir acıdır. Şayet o ölüm, kalp krizi, trafik kazası, elektrik çarpması, cinayet veya intiharla gelmiş ise insan nefes alamaz hale gelir.

Devamını Oku
12.06.2025
Hiçbir şey, göründüğü gibi değildir

Yaşam akıp giderken, siyasi olaylara karşı yorumlar -tahminlerim bazen çok emin görünseler de- altüst olabiliyor.

Devamını Oku
05.06.2025
Çağdaş Türkiye mutlulukları ve üzüntüleri

Hayat, iyi ve kötü olaylar arasında oluşan düğümler şeklinde akan öznel bir film gibi. Seviniyoruz, üzülüyoruz, kahroluyoruz, âşık oluyoruz, şaşırıyoruz, kâh siyasetçilere kâh en yakınlarımıza kâh tuttuğumuz takıma kızıyoruz.

Devamını Oku
29.05.2025
Hayatınızda kaç tıkanıklık var?

Bazen içiniz tıkanır ya, nefes alamaz gibi olursunuz. Uyumak istersiniz ama uyuyamazsınız. İçiniz isyanlardadır, konuşacak kimseniz yoktur. Bütün bunları yaşarken bir de kapana kısılmış fare gibi trafikte kalmışsınızdır mesela!

Devamını Oku
22.05.2025
Yoksa bu bir savaş bildirisi mi?

Hayatı terör yüzünden kararmış aileler için acaba 12 Mayıs 2025 itibarıyla acılar son bulacak mı, yoksa bu tarih iç ve dış siyasetimizi daha da büyük kargaşaya taşıyacak kritik bir eşik mi olacak?

Devamını Oku
15.05.2025
Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Sokaktaki kediden lidere kadar her yer şiddet!

Devamını Oku
08.05.2025
Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Dünyanın sahte demokrasi parodileri (Trump ve ötesi)

Devamını Oku
01.05.2025
Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Subianto-Nutuk-Abdullah amcamız!

Devamını Oku
24.04.2025
Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Erdoğan’ın, yenilmez bir İmamoğlu’na katkıları

Devamını Oku
17.04.2025
‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

‘Parti devleti’ ve öncü muhalefet

Devamını Oku
10.04.2025
Gezi ve Saraçhane farkı!

Gezi ve Saraçhane farkı!

Devamını Oku
03.04.2025
Çok 'özel' bir lider, Özgür Özel

Çok "özel" bir lider, Özgür Özel

Devamını Oku
27.03.2025
İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

İmamoğlu ve demokrasi halka emanet

Devamını Oku
20.03.2025
Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Çifte standartlar ülkesinde demokrasi mücadelesi

Devamını Oku
13.03.2025
Tarih nedir, ne değildir?

Tarih nedir, ne değildir?

Devamını Oku
06.03.2025