Başakşehir Stadı’nda Siyah - Beyaz bir maç. Beşiktaş ‘simsiyah’, Akhisar ise ‘bembeyaz’ giyinmiş. Hatırı sayılı sayıda seyirci tribünlerde ‘pazar keyfi’ yapma arzusunda. Daha çok taraftarın maça itibar etmesinde mecburen de olsa maçın erken bir saatte oynanmasının payı büyük. Şurası kesin ki Türkiye için maç saati pazar öğle sonrası. Ve karşılaşma başlıyor. Hem de şok bir golle. Hafta içi de yazmıştım; Beşiktaş’ta savunma göbeği ağır ve hemen geri kaçıyor. Ersan’ın yokluğunda Rodolfo-Tosic ikilisiyle sorun daha da büyümüş. Akhisar daha maçın 4. dakikasında golünü Beşiktaş’ın bu zaafını kullanarak buluyor. Hiç bir üst düzey takımın savunma göbeği Beck de oraya gelmişken bu kolay pozisyonu vermez.
Sonra Siyah - Beyazlılar sağlı sollu baskı kuruyor. Aslında görüntü böyle ama rakip savunmayı zor durumda bırakacak düzeyde hızlı kurgulanmış pozisyonlar değil bunlar. Öyle olunca Akhisar kalecisine ve defansına idman yaptırıyor Beşiktaşlılar. Sonra bir kontra atak, Beşiktaş defansının adeta Sami’ye yol açması, gelen zayıf topu Tolga’nın buyur etmesi derken golü bulan yine misafir takım oluyor.

Pembe tabloya kanmayın
İkinci 45 dakika için Olcay-Cenk değişikliğiyle çift santrafora geçip son vuruş zaafını gidermeyi amaçlıyor Şenol Güneş. 62’de de Sosa’nın yerine Gökhan’ı da alarak “niye Gökhan yok” sorusunu engelliyor. Ve fakat değişikliklere rağmen 56’da direkte patlayan şut yine Akhisar’dan geliyor. Bu kez Rodallega savunmayı elini kolunu sallayıp geçiyor. Çünkü Beşiktaş’ta sorun hızlı akışkan atak yapamamakta. Çabuk oynadığı anlarda girdiği pozisyonda ise son vuruşlarda yetersiz kalıyor Siyah - Beyazlı forvetler.
Gol bir anlamda şansa kalıyor Kartal için. Ne var ki Akhisar savunması bu şansı vermiyor. Üstelik 70’ den sonra Kartal’da yorgunluk belirtileri giderek artınca Akhisar rahatlıyor. Bu mağlubiyet elbette ki hesapta yoktu ve Beşiktaş için üzücü oldu. Ancak devre arasından ve Galatasaray maçından önce olması erken uyarı niteliğinde bence. Bundan böyle pembe tablolara kanmayıp zayıf yönlerin üzerine gitmek gerek. Daha da önemlisi kaybedilen üç puana takılıp kalmamak gerek.