Bu maç neden pazar değil de cumartesi günü oynanıyor? Üstelik ilk kez de yapılmıyor bu. Şampiyonlar Ligi’nde oynayan tek takımımıza pekâla 1 gün daha dinlenme izni verilebilirdi. Kimse kusura bakmasın; maç günlerini kim tanzim ediyorsa Beşiktaş’ın başarılı olmasını istemiyor. Başka açıklaması yok bunun.
Çarşamba akşamı zorlu geçen Benfica maçının ardından 3 gün sonra Kartal bu kez Süper Lig’in lideri Başakşehir’i misafir ediyor “Evinize hoş geldiniz” diyordu. Öyle ya Beşiktaş da son 2 sezon Başakşehir stadını kendi evi gibi kullanmıştı.
Cüneyt Çakır’ın başlattığı mücadelede baskılı olan, rakibine nefes aldırmayan taraf misafir takımdı. Sanki yeniden Benfica ile oynuyor gibiydi Beşiktaş. Başakşehir savunmasını orta alan çizgisine kurmuş hızlı, akışkan oyunuyla sürekli üstüne gidiyordu Siyah-Beyalıların. Golü de buldu.
Beşiktaş, Benfica maçını bitiren kadrosuyla sahadaydı ama tıpkı o maçın ilk yarısındaki gibi dağınıktı. Yarım saat geçtikten sonra oyun dengelendi. Kartal’da isabetli ve etkili pas yapan bir tek Oğuzhan vardı. Oğuzhan özellikle akınları geriden başlattığında Beşiktaş daha etkili olabiliyordu.
2. yarıya golle başladı Beşiktaş. Zaten iki takımın rolleri değişmişti artık. Başakşehir oyundan giderek düşerken hatta anti futbola yönelirken Beşiktaş oyunun hâkimi olmuştu. Gökhan İnler’in yerine Tolgay’ın alınması da teknik kapasiteyi yükseltmişti orta alanda. Karşılaşmanın son dakikalarına girerken her iki takım da son bir gayret skoru lehlerine çevirmek için çabaladı. Sonuçta 1. yarıda Başakşehir futbolunun karşılığı olarak bir gol 2. yarı da ise Beşiktaş futbolunun karşılığı bir gol bulunca puanlar da paylaşıldı.