Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Sevda Tepesi Benzerlikleri

19 Nisan 2014 Cumartesi

İstanbul’daki güzelim Sevda Tepesi’nin yaklaşık 30 yıl boyunca imara açılmaması, gazetemiz Cumhuriyet’in başarısıydı. 
Sevda Tepesi’nin Suudilere satış öyküsü Turgut Özal ile başlar. 
Dönemin Başbakanı Turgut Özal, 1986’da Hindistan’a giderken Suudi Arabistan’a uğrar. Kral Fahd ve Prens Abdullah bin Abdülaziz ile görüşür. Konu, yabancıların Türkiye’de mülk edinmesidir. Özal’ın Türkiye’ye dönüşünde ilk işi, Tapu Kanunu ve Köy Kanunu’nda yapılan değişiklikler ile karşılıklılık ilkesini kaldırmak olur. Böylelikle, Suudi Arabistan’ın o günkü Veliaht Prensi Abdullah bin Abdülaziz’in İstanbul Boğazı’na bakan 57 bin metrekarelik Sevda Tepesi’ni almasına olanak sağlanır. Konu Anayasa Mahkemesi’ne götürülür, kanunlar iptal edilir, ama o süreçte Sevda Tepesi prense satılmıştır. Yazarımız Uğur Mumcu, Sevda Tepesi’nin Arap Prensi’ne satıldığı o günlerde, bir bağlantıya dikkat çeker: Turgut Özal’ın kardeşi Korkut Özal, Suudiler ile birlikte “Al Baraka” adlı finans kuruluşunu kurmuş ve bu kuruluşa ayrıcalık ve kolaylıklar sağlayan Bakanlar Kurulu kararını çıkarmıştır. O Al Baraka Türk’ün yönetim kurulu üyeleri arasında Kemal Unakıtan da vardır. Aynı Unakıtan, yaklaşık 25 yıl sonra AKP’den Maliye Bakanı olacaktır. 
Gazetemiz Cumhuriyet o dönemde başarılı bir fikri takip sonucu iyi yürütülen bir haber kampanyası ve köşe yazıları ile Sevda Tepesi’nin yapılaşmaya açılmasına engel olmuştur. 
Ama tepenin Arap sultanlarına bırakılması ısrarı, Turgut Özal’ın devamı olmakla övünen Recep Tayyip Erdoğan döneminde de sürer: 
Erdoğan, 13 Nisan 2012’de Suudi Arabistan’a uğrar. Kendisini, Sevda Tepesi’ni aldığında prens olan Suudi Kral Abdullah bin Abdülaziz karşılar. Sevda Tepesi’ni konuşurlar. Görüşmeden birkaç gün sonra Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yöneticisi olduğu TÜRGEV’e, Suudi Krallığı hesabından 99 milyon 999 bin 990 dolar yatar. Hemen ardından tıpkı Özal döneminde olduğu gibi, Tapu Kanunu değişir. 18 Mayıs 2012 günü yayımlanan değişikliğe göre, yabancıların taşınmaz mal edinebilmesine ilişkin hükümler yumuşatılır. Yabancı uyrukluların, kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan şirketlerinin satın aldıkları yapısız taşınmazda geliştirecekleri projeyi ilgili bakanlığa sunabileceği öngörülür. Kral Abdullah da, yasa değişikliğinin hemen ertesinde Mayıs 2012’de, Sevda Tepesi’ne otel izni verilmesi için Çevre Bakanlığı’na başvurur. Dönemin Çevre Bakanı Erdoğan Bayraktar“Suudi Kralı satın aldığı zaman imarı vardı. Aldıktan sonra iptal oldu. Bu da insanları üzüyor. Haksızlık giderilirse imajımız kuvvetlenecek” der ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne gerekli iznin verilmesi kaydıyla yazı yazar. Belediye Meclisi’nin AKP’li üyeleri de isteği ikiletmez, gerekli imar iznini verirler. 
Sevda Tepesi dediğimiz yer, son 30 yıldır başbakanların ve onların kardeşlerinin, oğullarının Suudilerle sarmaş dolaş olduğu; siyaset, tarikat, ticaret pazarlıklarını sürdürdükleri bir vatan toprağıdır.

Henüz Tartışmadılar
CHP’de geçmişte birçok görevde bulunmuş Kemal Anadol’dan seçim değerlendirmesi:
“Seçim sonrası üç parti de ben başarılıyım dedi. Hangisi başarısız, belli değil. Bir CHP’li olarak olaya baktığımda, partime söz söylemem, ama bu sonuçlar hezimettir. Türkiye geneline baktığınızda yüzde 25.8’tir. 2011 seçimlerinin gerisindedir. 26 ilde yüzde 5’in altında, 11 ilde yüzde 10’un altında. Yani genel seçim şimdi olsa 37 ilde barajı aşamıyoruz. Erzurum’da yüzde 1.61, Nevşehir’de yüzde 1.82, Yozgat’ta 1.53, benim milletvekilliği yaptığım Karabük’te yüzde 2.61. İşçinin emekçinin yoğun olduğu yer. Daha önce milletvekili çıkardığımız Kayseri, Sivas, Afyon, Isparta gibi illerde yüzde 10’un bile çok altında kaldık. Biz başarılı olduk demek için mantık dışı olmak lazım.”
CHP yetkili organları peş peşe toplanıyor. PM’de, Meclis grubunda, örgütlerde oluşan mantık nedir, öğreneceğiz...

Halimiz... 
Ulusal egemenlik haftasındayız...
Sokaktaki koskoca ilan panosundan, gelen geçene sırıtan “ekonomistDeniz Gökçe, gözlerimizin içine baka baka diyor ki:
“Hayat paradır, kazançtır, kârdır.”
Belediye otobüslerine de afiş asmışlar.
Furkan İlim ve Hizmet Derneği’nin düzenlediği toplantıda Alparslan Kuytul hocaefendi” konuşacakmış. Altında “Bayanlara yer ayrılmıştır” notu düşülmüş afiş, nereye gittiğimize de vurgu yapıyor:
“Biz medeniyetimize dönüyoruz.” Bu iki afiş; halimiz nicedir, anlatır!

Kurgu
Yılmaz Özdil de yazdı:
Tayyip Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanı olacağını nereden biliyordu?”
Geçen pazartesi bu köşede dile getirdiğimiz gibi, Erdoğan’ı iktidara taşıyan güçler, CHP’yi de yeniden kurgulamışlardı, oradan biliyor olmalı... 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları