Altın Portakal’ı da çürüttüler
Işıl Özgentürk
Son Köşe Yazıları

Altın Portakal’ı da çürüttüler

01.10.2023 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

Sevgili okurlarım ben bu yazıyı yazdıktan birkaç saat sonra kendi kentinde yapılan festivalin başında kara bulutlar dolaşırken sesini çıkarmayan Antalya Belediye Başkanı Muhittin Böcek kendileri dışında gelişen olaylardan ötürü festivali iptal ettiklerini duyurdu. Ve devam etti: “Şahsıma ve belediyemize malum film üzerinden isnat edilen suçlamaların tamamını da gerçek muhataplarına aynen iade ediyorum.”

Ne bu şimdi? Sen muhalif bir belediye başkanısın, “Tüm destekler çekilse de biz Antalya halkıyla birlikte sinema sektöründeki dayanışmayı destekleyen dostlarımızla, jürilerimizle festivali yapacağız ve hiçbir film seçkiden çıkarılmayacak!” demek çok mu zordu?

Sevgili okurlarım AKP iktidarı, bir yandan eğitimde Türkiş şeriatı okullara imam göndererek uygularken bir türlü ele geçiremedikleri kültür alanında da yepyeni stratejilerle ilerliyor. Bakanlıklar belgesel seçkisindeki KHK ile işlerinden çıkarılan bir doktor ve öğretmenin hayatın içindeki mücadelesini anlatan Kanun Hükmü adlı belgesel filmini “Çıkarın!” diye açıkça emir veriyor ve tehdit ediyor. 

Bu arada muhalefet partisi CHP, kendi belediyesine arka çıkmıyor. Parasal ve insan kaynaklarıyla kolayca çözülebilecek festivalden aman da aman uzak duruyorlar. Festivalin ilk yıllarında da destek yoktu ve çalışanların, film yönetmenlerinin bir kısmının Konyaaltı plajındaki şezlonglarda uyuduğunu anımsıyorum. Ben de uyumuştum. Üstelik o zamanlarda da sansür başa belaydı. 

Bütün bunlar olurken beni üzen başka bir şey var. Dostum, arkadaşım, Altın Portakal Festivali’nin yöneticisi Ahmet Boyacıoğlu’nun çaresiz beyanları... Bir köşe yazarı için sevdiklerine “Dur yapma, sana yakışmıyor” diye seslenmek çok zor bir şey. Üstelik onların kulaklarına fısıldamıyorum, herkesin okuyabileceği bir yerden sesleniyorum.

Onları neredeyse çocukluğundan beri tanırım, işe Gezici Film Festivali’yle başlamışlardı. Kimden mi söz ediyorum? Bu yıl 28’incisi yapılacak Gezici Festival’in neferleri Başak Emre ve Ahmet Boyacıoğlu’ndan. Pek çoğuna katıldığım film gezilerinde, özellikle Yunanistan, Sinop ve Kars’tan inanılmaz, insanın içini ısıtan anılarla dönmüştüm. Kim unutabilir Tuncel Kurtiz’in Kavala Belediye’sinde yapılan toplantının en sıcak yerinde masaya fırlayıp Şeyh Bedreddin oyununu oynamasını, kim unutabilir Sarıkamış’ta bir teleferikte her milletten sinemacıyla Enternasyonal söylediğimizi, kim unutabilir Tarık Akan’la, illaki Tarık Akan’ı görmek isteyen engelli bir çocuğa, boyu iki metreyi bulan karları yara yara gittiğimizi? Tarık için kolaydı boyu bir seksenin üstündeydi, benim içinse bir kar dövüşüydü. Kim unutabilir yolda kalan arabadan çıkardığımız film kutularını en az beş kilometre uzaklıktaki köy okulunun salonuna ulaştırdığımızı?

Evet, Türkiye gibi bir ülkede azıcık paralarla film gezdirmek ve bunu 27 yıldır yapmak kolay değildir. Ve her zaman sansür bekçileri iş başındadır. Ahmet’le Başak bu sansür bekçileriyle o kadar haşır neşir oldular ki birkaç tanesine ben tanığım. 

Altın Portakal’ı çürüten olay şöyle başladı: Festival yöneticisi Ahmet Boyacıoğlu sinema için bugüne kadar yaptığı olumlu çalışmalarını bir kalemde silen, ona hiç yakışmayan bir metinle Kanun Hükmü adlı belgesel filmin festival seçkisinden çıkarıldığını duyurdu. Bu duyuru üstüne sinema sektörü daha önce de başlarına geldiği için “Artık yeter!” dedi ve önce belgeselciler, ardından tüm jüri üyeleri ve ardından ulusal film seçkisinde bulunan filmler festivalden çekildiler. Bunun üstüne, gene Ahmet Boyacıoğlu’nun yayımladığı ne olduğu pek anlaşılmayan bir metinle Kanun Hükmü yeniden festival seçkisine alındı. Aynı anda Kültür ve Turizm Bakanlığı ve devlete ait kurumlar, “terörü kışkırtan!” bir filme destek verdiği için Antalya Film Festivali’ndeki desteği çektiler. Gençlik ve Spor Bakanlığı festival alanını vermeyeceğini açıkladı, Ahmet de yeni bir metin yayımlayarak filmi yeniden seçkiden çıkardı. 

Ah Ahmet çok mu zordu sinema sektörüyle dayanışmak? Fedakârlık istemek! Konyaaltı plajında yatanları unutmayıp belediye otellerini, tesislerini sinemacılara açmak! Herkesin kendi parasıyla festivale gelmesini istemek! Her festivalde yapılan sektörle ilişkisi olmayan insanlara verilen ziyafetlerden vazgeçmek! Şu anda benim aklıma gelmeyen birçok çözüm vardır ve Ahmet’in bu çözümleri denememesi beni şaşırttı. 

Ahmet’in açıklaması o kadar kendine aykırı ki ona seslenmek istiyorum: Eski güzel günleri anımsa! Sana yakışanı yap! Bu arada artık herkes şapkasını önüne koysun ve işi festivalleri desteklemek olan Kültür Bakanlığı’nın gerçek yüzüyle hesaplaşsın!

Not: Haftanın bir diğer olayı da Yargıtay’ın Gezi davasında verilen mahkûmiyetleri onamasıydı. Sadece şunu yazabiliyorum. Onlar rehine ve iktidar değişmediği sürece rehine kalacaklar. Bırakın hukuk demeyi, bambaşka bir kumpasın içinde sürükleniyoruz. 

Yazarın Son Yazıları

Canım şaka yapmışlardır

Sevgili okurlarım, yıllar önce İspanya’nın Endülüs bölgesinde dolanırken nereden aklıma düştüyse yolda gördüğüm Çağlar Boyu İşkence Aletleri Müzesi’ne girivermiştim.

Devamını Oku
30.11.2025
Denize düşen yılana sarılır

Sevgili okurlarım gerçekten bıktım, neden mi?

Devamını Oku
23.11.2025
Müjde! Ölüm kokan parfümlerim var!

Sevgili okurlarım bir an kendimi bir reklam şirketinde çalışırken buldum.

Devamını Oku
16.11.2025
Dünya unuttuğu bir sözcüğü yeniden anımsadı: Sosyalizm!

Geçtiğimiz hafta, uzun zamandır siyasal ve ekonomik belirsizlik, biri biterken öteki başlayan savaşlar ve giderek şiddetini artıran emek sömürüsü karşısında umutsuzluğa kapılan dünya halkları, uzun zamandır egemen güçler tarafından özellikle unutturulan bir sözcüğü yeniden anımsadı: “Sosyalizm!”

Devamını Oku
09.11.2025
Kraldan çok kralcılar

Sevgili okurlarım tarih bize, ülkelerin çökmesine en çok yardım edenlerin kraldan çok kralcılar olduğunu gösterir.

Devamını Oku
02.11.2025
İmecenin muhteşem gücü

Sevgili okurlarım ülkemin içinde bulunduğu belirsizlik durumu, giderek çoğalan çocuk çetelerinden söz etmek, öldürülen yoldaşların ardından ağıt yakmak, her gün bir kadın cinayetiyle yüz yüze gelmek beni hiç olmadığım kadar umutsuzluğa sürükledi.

Devamını Oku
26.10.2025
Hakan Tosun sen gittin gideli

Sevgili okurlarım bu hafta bir vatanseveri, bir doğa koruyucusunu, işi sadece gerçekleri belgelemek olan bir güzel insanı Hakan Tosun’u toprağa verdik.

Devamını Oku
19.10.2025
Düzenin yeni kurbanları: Katil çocuklar!

Bir avukat İstanbul’da kalabalık bir caddede, ofisi önünde maskeli kişiler tarafından Kalaşnikoflarla taranarak öldürülüyor.

Devamını Oku
12.10.2025
Ah bu ne sevgi bu ne ıstırap!

Sevgili okurlarım insanın tüylerini ürperten. “Bu kadar da olmaz” dedirten bir fotoğrafa bakıp duruyorum.

Devamını Oku
05.10.2025
Adana’nın yolları taştan sen çıkardın beni baştan!

Sevgili okurlarım hepiniz benim Adana sevgimi bilirsiniz.

Devamını Oku
28.09.2025
Kırmızı elbiseli küçük kız

Onun hiçbir şeyden haberi yoktu.

Devamını Oku
21.09.2025
Vahşetin korkunç sularında

Sevgili okurlarım şimdi gelin İtalya’nın Roma kentinde vahşet resimlerinin sergilendiği bir müzeye girelim.

Devamını Oku
14.09.2025
Bir kitap: ‘Sırlarım İpte Asılı Kaldı Balım’

Sevgili okurlarım bugüne kadar hiçbir kitap beni böylesine acıtmamıştı.

Devamını Oku
07.09.2025
Devlet bir sivil itaatsizlik örgütü müdür?

Sevgili okurlarım, sivil itaatsizlik özellikle yasalardan, yönetimden hoşnut olmayanların başvurduğu bir eylemdir.

Devamını Oku
31.08.2025
Bize kim düşe?

Sevgili okurlarım bugün yazıma Leonard Cohen’in “Herkes biliyor geminin su aldığını./ Herkes biliyor kaptanın yalan söylediğini./ Ve herkes biliyor zarların hileli olduğunu” şiiriyle başlayayım dedim, herkes biliyor da ben neden böyle doktorun az önce biyopsi yaptığı bir hasta gibi endişeyle bekliyorum.

Devamını Oku
24.08.2025
Ah ah beni belediye başkanı yapmadılar!

Sevgili okurlarım iyice kafa sersemi olduk.

Devamını Oku
17.08.2025
Parayı veren düdüğü çalar!

Sevgili okurlarım bu yaz kendimi büyük bir açık hava tiyatrosunda oyun izliyor gibi hissediyorum.

Devamını Oku
10.08.2025
Şu nitelikli ol ne demek? Biri bana anlatsın!

Sevgili okurlarım bir hafta önce ülkemizde her yer yanıyordu.

Devamını Oku
03.08.2025
‘Kolay ölümler ülkesi’

Sevgili okurlarım başlık benim değil, sosyal medyada gördüm, sahibini aradım, bulamadım ama bu başlığa vuruldum.

Devamını Oku
27.07.2025
Asılacak kadınlar ülkesi

Sevgili okurlarım bu hafta yazar Pınar Kür’ü sonsuza uğurladık.

Devamını Oku
20.07.2025
Kavşaktayız yeni sorular sorma zamanı!

Sevgili okurlarım ne yazık ki kavşağa geldik arabayı ya uçurumdan aşağı süreceğiz ya da hepimiz yepyeni sorular sormaya, çözümler bulmaya çalışacağız.

Devamını Oku
13.07.2025
Topyekûn savaştayız!

Başlığım kimseyi şaşırtmadı değil mi? Evet, bu canım ülkede yepyeni bir savaş deneniyor.

Devamını Oku
06.07.2025
Zeytine ağıt

Sevgili okurlarım şimdilik füzelerle, insansız uçaklarla yapılan savaş bitmiş görünüyor, doğrusu ben bittiğine hiç inanmıyorum. Bir yerlerde gene füzeler uçacak, çocuklar ölecek, ölüyor da. Şimdi gelelim bizdeki asıl savaşa. Evet dostlarım ülkemizin zeytinliklerimizi bitirme savaşı bu.

Devamını Oku
29.06.2025
Dünyanın hali gibi halimiz

Sevgili okurlarım meğer bizim bu kadim ülkemizde ne kadar çok savaş uzmanı varmış.

Devamını Oku
22.06.2025
Yeniden Türkiş Dekameron

Sevgili okurlarım, epey bir zamandır yaklaşık 20 yıldır bu köşede neredeyse aynı sorunları yazmaktan bıktım.

Devamını Oku
15.06.2025
‘Bana denizi göster’

Sevgili okurlarım gene bir bayram günü, üstelik pazar. Açık konuşmayı severim bilirsiniz öyleyse açık konuşayım ben bu bayramı hiç sevmem.

Devamını Oku
08.06.2025
Unutma biz Anadolu’yuz!

Sevgili okurlarım bir kentten başka bir kente taşınmak ne kadar zormuş.

Devamını Oku
01.06.2025
Biraz mevzu değiştirelim

Sevgili okurlarım 50 yıldır yaşadığım İstanbul’u bırakıp Kocaeli’nin Değirmendere Mahallesi’ne taşınıyorum.

Devamını Oku
25.05.2025
Cebinde şiirlerle dolaşan bir film yönetmenini uğurlarken

Sevgili okurlarım 25 yıllık hayat ve iş arkadaşım, kızım Dünya’nın babası cebinde şiirlerle dolaşan tüm hayatı boyunca devrime inanan film yönetmeni Ali Özgentürk’ü sonsuzluğa uğurladık.

Devamını Oku
18.05.2025
Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Yurdumuz yeniden bizim olmalı!

Devamını Oku
11.05.2025
24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festivali’nde toplu anılar

24. yılını kutlayan Afyonkarahisar Klasik Müzik Festival

Devamını Oku
04.05.2025
Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Unutma deprem geliyorum der ve gelir!

Devamını Oku
27.04.2025
Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Analar babalar, çocuklarımıza kıyıyorlar!

Devamını Oku
20.04.2025
Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Bak şu işe ben şu küçücük Yunanistan’ı kıskanıyorum!

Devamını Oku
13.04.2025
Boykotun sessiz çığlığı

Boykotun sessiz çığlığı

Devamını Oku
06.04.2025
Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Plastik mermi, cop, tazyikli su ve bitmeyen tutuklamalar

Devamını Oku
30.03.2025
Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Hep birlikte haykırıyoruz: ‘O gün bugündür!’

Devamını Oku
23.03.2025
Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Cihatçılar Alevileri ve muhalifleri öldürürken...

Devamını Oku
16.03.2025
Ah ne çok öldük!

Ah ne çok öldük!

Devamını Oku
09.03.2025
Ne oldu barış mı gelecek?

Ne oldu barış mı gelecek?

Devamını Oku
02.03.2025