Tanrı’nın da işi zor!

10 Temmuz 2022 Pazar

Küçük bir çocuk Tanrı’ya mektup yazmış, şöyle diyor: “Sevgili Tanrım niye bu kadar çabalıyorsun, bırak insanları gözetlemeyi, ye iç keyfine bak.” Gerçekten çocuk haklı, düşünün dünyanın nüfusu 7 milyara yaklaşıyor ve Tanrı tek tek insanları gözetmek, günah mı, sevap mı yapıyor deftere kaydetmek zorunda. Ayrıca cennetinde ve cehennemin de pek çok melek çalıştırıyor, bu da başka bir sorumluluk.

Cennet ve cehennem

Bu arada Tanrım benden söylemesi kendini senin yerine koyan, kararlar alan yani senin sırtından geçinen pek çok eleman var ama bazıları da bazı sorular soruyorlar. Örneğin: Yemen’de, Sudan’da binlerce kadın-çocuk karnını doyurmak ve yaşamak için ekmek ve su peşinde. Onları gördükçe hiç mi canın acımıyor? Ayrıca Tanrım senin dağlarında yetişen coca yaprağını laboratuvarlarda en yaygın, en pahalı uyuşturucu kokaine çeviren ve dünyayı bir uyuşturucu cehennemi haline getirenlerin ellerini kollarını sallayarak dolaştıklarını, deli paralarla sürekli partiler düzenlediklerini neden görmüyorsun? Neden bu dünyada da onları cehennem ateşlerinde yakmıyorsun, uyuşturucu kullanan gencecik insanların ölümünü seyrederken hiç mi acı çekmiyorsun? 

Bir de her felaketin senin tarafından insanları cezalandırmak için geldiğini söyleyenler var. Örneğin bizim buralarda gürül gürül akan sularına, inatla HES yapıp kurutanlar var. HES’i yapanlar dere kuruyunca, “Tanrı böyle istedi” diyorlar. Şu gözetlediğin dünyada su kadar kendi yolunu bulan hiçbir şey yoktur. Sanayi Devrimi’nden bu yana o kadar atık birikti ki sonunda dereler, nehirler kurumaya başladı. Kuruyan derelere gözetlediğin insanlar inatla ev yaptılar, cami bile yaptılar ama su yolunu bulur; kafası kızdı evleri, camileri önünde sürükledi. Ev ve cami yapanlar bunun senin işin olduğunu söylediler. Bu kadar da iftira atılmaz ki.

Gelelim senin yarattığın dünyaya, yarattığın birbirinden şifalı otlara, meyvelere, sebzelere dadanan birileri var. Kendilerini senin yerine koyup otların, sebzelerin hatta hayvanların genleriyle oynayanlar. Sen de görüyorsun Tanrım, hormonlu yiyecekler nedeniyle ergenlikteki erkek çocukların memeleri büyüyor, hiç günahsız yeni doğmuş çocuklarda kalp hasalıkları oluyor, büyümeye başlayan çocuklar da sürekli dikkat dağınıklığı ve yerlerinde duramama hastası oluyorlar. Adı da var hiperaktif çocuklar. Düşünsene Tanrım bu çocuklara yatıştırıcı ilaçlar veriliyor. Daha altı yedi yaşlarındalar.

Ama Tanrım en kötüsü dünyanın tüm nimetlerinden milyarları bulan insan nüfusunun sadece yüzde 12’si faydalanıyor. Gerisi vallahi de billahi de sürünüyor. Biliyorum diyeceksin ki “İnsanlar da akıllarını kullansınlar!” Haklısın ama bu senin cennet cehennem hikâyen öyle çok tekrarlanıyor ki sonunda insanlar bu dünyada biraz yaşayıp öbürüne geçmek için çırpınıyorlar. Evet, bu dünyada iyi yaşamayı biz de isteriz diye başkaldıranlar var ama her şeyin nedeninin senden olduğunu söyleyenler o kadar çok ki yani hepsi bu fakir zengin eşitsizliğini senin yarattığını söylüyorlar. Bu nedenle yatlarında güneşinin, denizin tadını çıkaranlar sana dua ediyorlar mı bilmiyorum? Çünkü dua etmek senden yardım istemek hep fakirlerin işi. 

Çok tuhaf şeyler de var. Örneğin Nijerya’da ahali açlıktan öle yazmış ama denizindeki bin bir çeşit balığı tutup yemiyorlar, neden mi senin elçilerin balık yemenin günah olduğunu söylemişler. Ben Türkiye’de yaşıyorum, bizde de emrettiğin gibi domuz yemek yasak. Oysa en ucuz et domuzlardan elde ediliyor. Neyse ki papalar domuz etini yasaklamamışlar, pek çok yerde insanlar bu sayede karınlarını doyuruyorlar. Papalar dedim de aklıma geldi, senin papalarından biri ortaçağda kedilerin şeytan olduğunu söylemiş ve ahali kedi avına çıkmış, sonra ne mi olmuş, bilmen gerekir Avrupa’da veba salgını nedeniyle milyonlarla insan ölmüş. O papa şimdi cennette mi?

Sevgili Tanrım senin adına o kadar çok yolsuzluk yapılıyor, o kadar çok insan ölüyor ki bu işe bir el atman gerekiyor. Tanrım biliyorum seni epeyce yordum. Kusura bakma, çünkü çok canım acıyor, ülkemin usul usul bir cehenneme dönüştüğüne tanık oluyorum. Bir cennet, cehenneme çevriliyor ve seni referans gösteriyorlar. Buna da canım sıkılıyor. Şimdi Kurban Bayramı günlerin ve sürekli beni bulan bir cümle var: “Bayram benim neyime kan damlar yüreğime”.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Alay ettiler... 7 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları