Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İktidarın kuşatması ve muhalefetin yol açması
İktidarla muhalefet arasındaki bilek güreşi, son günlerde el yükselterek ve alan genişleterek adeta siyasal muharebeye dönüştü. İktidar emrindeki bütün güçleri-olanakları kullanarak muhalefeti kuşatmaya ve dar bir alana sıkıştırmaya çalışıyor. Muhalefet ise bu kuşatmayı yarmak ve kendine yeni bir çıkış yolu açmak istiyor.
İktidarla muhalefet arasındaki “Turpun büyüğü heybede mi yoksa sandıkta mı” tartışmalarının altında da işte bu siyasal gerçeklik yatıyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in iktidarın söylemlerini “tehdit” olarak nitelendirip bunu kendilerine yönelik bir “savaş ilanı” olarak kabul ettiklerini ifade etmesini de bu bağlamda değerlendirmek gerekiyor.
MUHALEFETİN İTİBARSIZLAŞTIRILMASI
Ortamın ve siyasetin bu denli gerginleşmesinde, iktidarın 31 Mart yerel seçim sonuçlarıyla kaybettiği moral-psikolojik üstünlüğü yeniden kazanmak ve iktidarını sürdürmek istemesi temel rolü oynuyor. Doğrusu bunun için de her yol ve yöntem mübah sayılıyor. Halkın siyasal tercihleri, milli irade sakatlanıyor!
Muhalefetin sahada en güçlü olduğu ve halka en çok dokunduğu yerden yerel yönetimlerden vurulması amaçlanıyor. Muhalefetin kaleleri birer birer düşürülüp bir bakıma muhalefetin kale komutanları olan belediye başkanları, elleri kolları bağlanarak hizmet üretemez hale getirilmek isteniyor! Kısacası genel anlamda, muhalefetin ve muhalif belediye başkanlarının itibarsızlaştırılması hedefleniyor.
İKTİDARIN TEŞHİR EDİLMESİ
Öncelikle iktidarın niyetlerinin ve hesaplarının halkın en geniş kesimlerine doğrudan anlatılması, bunun için etkin bir “teşhir kampanyası” başlatılması yararlı olacaktır. İktidarın muhalefete yönelik hamlelerinin odaklaştığı alanlar olarak muhalif belediyeler öne çıkıyor. İşte bunun içindir ki muhalif belediyeler, belediye başkanları idari ve mali kıskaç altına alınıyor.
Geçmiş dönemlerden gelen birikmiş kamu borçları nedeniyle, yine bir kamu kurumu olan belediyelerin hesaplarının bloke edilmesi iyi niyetle açıklanamaz. Bu tam anlamıyla siyasal bir “silkeleme” operasyonudur. Silkelenen de öncelikle o belediyelerde çalışanlar ve o kentlerde yaşayan yurttaşlardır.
HALKIN VE MUHALEFETİN MAĞDURİYETİ
Yapılan baskı ve engellemelerin sonucunda halk mağdur olmaktadır. Halkın mağduriyeti yalnızca yerel hizmetlerin aksamasıyla da sınırlı değildir. Siyasi iktidar gündemi bu tür tartışmalara boğarak, halkın asıl ekonomik ve sosyal konularının konuşulmasını da engellemektedir. Dolayısıyla emekçinin, emeklinin ve dar gelirli insanların sesi duyulamaz ve sorunlarına çözüm aranamaz hale gelmektedir.
Muhalefet de siyaseten mağdur durumdadır. Çünkü muhalefetin siyaset yapma alanı her geçen gün daralmaktadır. Muhalefet, yaşanan bütün bu mağduriyetleri ve bunların nedenlerini-sonuçlarını halka en etkili biçimde anlatmalıdır.
SİYASAL VE TOPLUMSAL SEFERBERLİK
Bu amaçla muhalefetin hızla ortaklaşması ve demokrasiden yana tüm kesimlerin iş ve güç birliği yapması gerekiyor. İktidarın siyasal baskıyı yalnızca muhalif belediyelerle sınırlamayıp sendikalar, barolar, basın-yayın organları, iş dünyası, akademik çevreler gibi toplumun diğer kesimlerine de yaygınlaştıracağı öngörülmektedir. Dünyanın en büyük barolarından İstanbul Barosu’na yönelik hamle bunun somut göstergesidir.
Ana muhalefet CHP, başta muhalif belediyelerde örgütlü sendika ve konfederasyonlardan başlamak üzere, merkezi düzeyde çok geniş bir “emek ve demokrasi birlikteliği” oluşturmalıdır. Ülke çapında “siyasal ve toplumsal seferberlik” başlatılmalıdır. Muhalif belediyeler ve başkanlar, bu büyük birlikteliğin yerel ağlarını örmelidir. Muhalif belediyelere yönelik hamleler, çalışanlarla ve yerel dinamiklerle birlikte göğüslenmelidir.
UMUDU ÖRGÜTLEMEK
Örgütlü kötülüğe karşı iyiliği örgütlemek ve toplumsal/siyasal iyilik hareketini büyük kentlerden başlayarak tüm Anadolu’da ilmek ilmek örmek gerekiyor. Bu etkili çalışma ve kampanya, bir anlamda umudun büyütülmesi ve örgütlenmesi anlamına da gelecektir. Türkiye’nin emekten, demokrasiden ve Aydınlanmadan yana ilerici-yurtsever güçlerinin, bunu kotarıp başaracak birikime, donanıma, deneyime sahip olduğunu düşünüyoruz.
Kısacası Türkiye çok kritik bir dönemeçten geçiyor. Başta siyasal muhalefet olmak üzere, tehlikenin ayırdında olan ülkenin bütün yurtsever kesimleri, kurum ve kuruluşları, güçlerini ortaklaştırmalıdır. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bu kesimlere yönelik uyarısı ve çağrısı anlamlıdır, yerindedir. Her türlü baskıya, dayatmaya, haksızlığa, hukuksuzluğa karşı çıkmak; temel ve güncel görevdir. Umudu büyütmek ve örgütlemek hepimizin, tüm yurttaşların ortak sorumluluğudur.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
Ekonomist Atilla Özkan'dan Şok Eden Enflasyon Yorumu!
-
Trump döneminde ABD ve dünya nereye gidiyor?
-
Yurttaşın Ekonomi Çığlığı:
-
'Erken kaos bekliyorum' Fatih Ergin açıkladı!
-
Türkiye’de siyasi ve toplumsal baskı artıyor
-
'Bilirkişi' skandalı kamuoyuna açıklanmıştı:
-
Uğur Mumcusuz 32 yıl: Öldürüldük ey halkım unutma bizi!
-
Doğuma 1 hafta kala bebeklerini kaybettiler!
-
76 kişiye mezar olan otelde son kez arama yapılacak...
-
Özdağ’dan ilk mesaj: ‘Tek endişem Kozinoğlu gibi suikast
En Çok Okunan Haberler
-
Bir belediyeye daha kayyum atandı!
-
Mansur Yavaş'tan 'anket' açıklaması
-
Alıkoyup darbettiler, sosyal medyada paylaştılar
-
Soruşturmada flaş gelişme!
-
'Etek giydirme' kavgası ölümle bitti!
-
Tüzel kişiler için KKM sona erdi
-
'Kahtalı Mıçe'den acı haber!
-
İYİ Parti kurmaylarından çarpıcı değerlendirme
-
Trump'tan yeni 'Gazze' tehdidi
-
İmamoğlu'na 'adaylık' çağrısı!