Köy Enstitüleri geleneği
Mehmet Şakir Örs
Son Köşe Yazıları

Köy Enstitüleri geleneği

18.04.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

17 Nisan, Köy Enstitüleri’nin kuruluş yıldönümüydü. Hasan Âli Yücel’in milli eğitim bakanlığı döneminde başlayan enstitü geleneğinin 85. yaşını kutladık. Üniversiteli ve liseli gençlerin ayağa kalktığı bugünlerde; bu örnek eğitim modelini anmak, anlamak ve tüm yönleriyle kavramak önemlidir.

Köy Enstitüleri’nden yetişen rahmetli ozanımız Nebi Dadaloğlu, Anadolu ağzıyla yazdığı dizelerinde ne de güzel anlatır enstitülerin öyküsünü: “Bentler çekildi, gayalar söküldü yerli yerinden / Yarasalar uçamaz oldu, guzgunlar döndü havada / Bir yıldız çavdı, bir yıldız çavdı, yüceden yüce / Hasanoğlanda, Ortaklarda, Pulurda, Cılavuzda!..”

ENSTİTÜLERİ SAHİPLENMEK

Günümüzde eğitim alanında büyük sorunlar yaşanıyor. Eğitim adeta bir yazboz tahtasına dönüşüyor. Araştıran, sorgulayan, çağdaşlığı yakalayan kuşaklar yerine, biat kültürüne yaslanan kuşaklar yetiştirilmesi tercih ediliyor. Bu durum, eğitimde gericileşmeyi ve hemen her bakımdan geride kalmayı da beraberinde getiriyor. İşte bunun içindir ki, Köy Enstitüleri örneğini hiçbir zaman unutmamak ve her daim anmak, anımsamak gerekiyor.

‘17 Nisan Ateşi’ isimli araştırmamızın da yer aldığı, 35 yıl önce yayımlanan ‘Kır Çiçekleri’ isimli kitabımızda; şöyle anlatmışız enstitüleri: “Ve gerçekten bozkırlar şenlendi. Okumaya, öğrenmeye susamış yoksul Anadolu çocukları, karanlıkları yara yara bir araya geldiler. El ele tutuşup horona, halaya durdular. Anadolu’nun göbeğinde bir ateş yaktılar. Her enstitünün açılışıyla daha bir büyüyen, güçlenen; karanlıkları aydınlığa dönüştüren bir ateş. 17 Nisan ateşiydi bu, Köy Enstitüleri ateşiydi!..” (Kır Çiçekleri / Denemeler - Kültür Yazıları / Mehmet Şakir Örs / Ozan Yayınları -1990)

ÜRETİM İÇİNDE EĞİTİM

Köy Enstitüleri’nin dayandığı temel eğitim felsefesini en güzel ifade eden tanımlama ‘üretim içinde eğitim’ kavramıdır. Hasan Âli Yücel’le birlikte Köy Enstitüleri’nin kurucusu olan o dönemin İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç, Köy Enstitüleri’nin temel ilkelerini şöyle açıklıyordu: “Köylerin kültürel ve genel hayatlarında ileri bir seviye yaratabilmek yalnız klasik anlamdaki öğretmenle mümkün olmaz. Köy hayatı bir bütün olarak ele alınmaz da şimdiye kadar olduğu gibi yalnız klasik kültür bakımından işlenmek ve bu vasıta ile bir ilerilik yaratılmak istenirse, bu çalışmadan olumlu bir sonuç alınmaz.”

Yücel’in ve Tonguç’un eğitim yaklaşımları ile şekillenen Köy Enstitüleri deneyimiyle, ülkemizde uluslararası eğitim alanında da örnek alınan bir eğitim modeli yaşanmış ve hayata geçirilmiştir. Bu ilginç eğitim modeli, Birleşmiş Milletler tarafından da önemsenmiş ve önerilmiştir.

GÜNÜMÜZE VE GELECEĞE IŞIK

Sonuç olarak, Köy Enstitüleri’ni o dönemin koşulları içinde değerlendirmek doğru olacaktır. Yaşandığı dönemde, Köy Enstitüleri; çağdaşlaşmanın, yeniliğin, gelişmenin umut ışıkları olmuştur. Ama ne yazık ki aydınlanmadan tedirgin olan güçlerce çabuk söndürülmüştür. O dönemden bu yana, maalesef hâlâ eğitim ve kültür sorunlarını çözebilmiş değiliz.

Bugünkü kuşaklara düşen temel görev; öncelikle geçmişte yaşanmış Köy Enstitüleri deneyimini tüm yönleriyle incelemek, kavramak ve o deneyimden çıkan dersleri günümüze, geleceğe taşımaktır. Bilimsel, çağdaş ve demokratik eğitim anlayışını savunanlar olarak; günümüzün koşullarına uygun ve yeni ihtiyaçları karşılayacak bir eğitim ve kültür hareketinin yaratılması görevi, önümüzde durmaktadır.

EGE’DE ETKİNLİKLER

Köy Enstitüleri’nin 85. kuruluş yılı, başta İzmir, Manisa, Balıkesir, Ayvalık, Bandırma olmak üzere birçok il ve ilçede düzenlenen çeşitli etkinliklerle kutlandı, kutlanıyor. Kısacası, Ege ve tüm Anadolu ‘Köy Enstitüleri’ geleneğine sahip çıkıyor.

Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği (YKKED) Genel Merkezi, bu yılki merkezi kutlama etkinliğini Manisa’da düzenledi. Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde yapılan etkinlikte; her yıl verilen geleneksel aydınlanma ödülü, bu yıl müzisyen Cahit Berkay’a verildi. Biz de değerli sanatçımızı yürekten kutluyoruz.  

***

‘Toprak, tat ve zaman’

Çeşme’nin gelenekselleşen Alaçatı Ot Festivali, bu yıl 14. kez düzenleniyor. Dün başlayan festival, ünlü sanatçıların konserleri, yörenin çeşitli otlarının ve ürünlerinin tanıtıldığı alanlar ve gastronomi ile ilgili etkinliklerle hafta sonu devam edecek.

Bu yılki festivalin teması ‘Toprak, tat ve zaman’. Temel ürün de ‘kaya koruğu’. Çeşmeli yemek ustaları, şefleri; yöresel otlardan çeşitli yemekler üretip, bunları konuklara sunacaklar. Festivalde şefler meydanı, çeşitli atölye çalışmaları ve söyleşiler de yapılacak.

GASTRONOMİ ŞENLİĞİ

Geçtiğimiz hafta Çeşme Belediyesi’nin ev sahipliğinde Alaçatı’da yapılan festivalin tanıtım etkinliğine katıldık. Çeşme Belediye Başkanı Lâl Denizli ile Alaçatı’nın turizm ve esnaf temsilcileri, bize özenli konukseverliklerini gösterdiler. Etkinliğe, festivalin simge isimlerinden sanatçı Ayhan Sicimoğlu da katıldı.  

Festival üzerine sohbet ettiğimiz başkan Denizli, “çocukluğumdan bugüne kadar gelen bir festival ve onu bugünlerde belediye başkanı olarak temsil ediyor olmak bile bende tarifsiz duygular yaratıyor" diyerek, festivale verdiği önemi ve değeri gösterdi. Alaçatı Turizm Derneği Başkanı Kerem Ünsal, Ukraynalı çocukların konuk edildiği ‘Umut Köprüsü’ projesini; Çeşme Esnaf Odası Başkanı Osman Köfüncü de Sakız adası ile yaptıkları dostluk maçı girişimini bize anlattılar. Çeşme’nin yerel temsilcileri, Lâl başkanla güzel bir birliktelik oluşturmuşlar.

ADALET FORUMU

Son dönemde ülke siyasetinde yaşanan gelişmeler de festivale yansıyor. Bu yıl Alaçatı’da ilk kez ‘Adalet forumu’ temalı açık mikrofon etkinliği yapılıyor. Bu etkinliği çok önemsediğini ifade eden başkan Denizli, adalet forumu ile ilgili şunları söyledi:

“Bu yıl herkesin gündeminde siyasi mağdurlar, tutuklu başkanlar ve öğrenciler var. Sanatçıların üzerinde bitmek bilmeyen baskılar var. Dolayısıyla bu sene Alaçatı Amfisi’nde 'adalet' temalı açık mikrofon forumu yapmayı kararlaştırdık. Türkiye'nin dört bir yanından gelen ziyaretçilerimizin açık mikrofonda adaleti, daha doğrusu adaletsizliği konuşacakları bir zemin yaratmak istiyoruz”. Biz de Lâl başkanı ve Çeşmelileri içtenlikle kutluyor, festivalin başarılı geçmesini diliyoruz.

***

Çiftçiyi don vurdu!

Geçtiğimiz günlerde yaşanan don olayı, ülkenin birçok bölgesinde olduğu gibi Ege Bölgesi’nde de önemli zarara yol açtı. Başta Manisa, Denizli ve Uşak yöreleri olmak üzere, geniş tarım alanları zarar gördü. Tam da gelişim döneminde olan üzüm bağları, meyve - sebze bahçeleri ve çiçekte olan ağaçlar büyük zarar gördü.

Tabii bu zarar ve yaşanan olumsuzluk yalnızca kırsal kesimle de sınırlı değil. Üreticiden tüketiciye uzanan üretim zincirinin tüm halkaları bundan etkilenecek. Büyük kentlerde meyveye, sebzeye, gıdaya ulaşım daha da zorlaşacak. Temel gıdalar daha da pahalı hale gelecek.

AFET BÖLGESİ İLAN EDİLMELİ

Ege’deki CHP örgütleri, il başkanları ve milletvekilleri, don afeti nedeniyle sahaya çıktılar. Bölgede büyük zarar gören çiftçilerle görüştüler. Dondan en çok zararı gören üzüm üreticisine sahip çıkan CHP Manisa İl Başkanı İlksen Özalper ile Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek; bölgenin afet bölgesi ilan edilmesini ve çiftçiye her türlü desteğin verilmesini istediler.  

Konuyla ilgili görüştüğümüz İlksen başkan, bize şunları söyledi: “Öncelikle bu yıkımdan etkilenen tüm üreticilerimize geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Saruhanlı’dan Sarıgöl’e, Akhisar’dan Alaşehir’e kadar uzanan yaklaşık bir milyon dekarlık bağ alanı, bir gecede ağır hasar aldı. Üzüm üretimiyle Türkiye’nin lokomotif kenti olan ilimizde çiftçiler sadece bağlarını değil, yıllık geçimlerini, belki de yakın geleceklerini yitirdiler”. CHP’nin Manisa İl Başkanı Özalper ve Manisa milletvekilleri, üreticinin yanında olduklarını ve konunun takipçisi olacaklarını ifade ettiler.