UNESCO’nun Dünya Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan Uluslararası Manisa Mesir Festivali, bu yıl 485. kez yapılıyor. Etkinliğe başta CHP Genel Başkanı Özgür Özel olmak üzere, ulusal ve uluslararası düzeyde pek çok konuk katılacak. 21 Mart’ta düzenlenen karma töreniyle başlayan festival süreci, pazar günü 8 ton mesirin saçılacağı saçım töreni ile tamamlanacak.
Yıllardır çoğunlukla sağcı politikacıların ve muhafazakâr yerel yöneticilerin etkinliği altında kalan mesir festivali, artık CHP’li büyükşehir ve ilçe belediye başkanlarınca yönetilen bir kentte yapılıyor. Manisalı olan ve yaşamının önemli bölümünü bu kentte geçiren Özgür Özel ve CHP’li başkanlar - yerel siyasetçiler için, doğrusu bunun bambaşka bir anlamı ve önemi var.
MANİSA’NIN KALBİ
Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek de festivalin şehir için taşıdığı öneme dikkat çekerek “485 yıldır süregelen bu köklü geleneği yaşatmak, sadece Manisa’nın değil, Türkiye’nin kültürel zenginliğini dünyaya tanıtmaktır” diyor. Mesiri ‘Manisa’nın kalbi’ olarak tanımlayan başkana göre “Mesir, sadece bir şifa geleneği değil; aynı zamanda dayanışmanın, birlikteliğin ve kadim değerlerimizin simgesi”.
Mesir festivalinin yeni bir anlayışla düzenlenip uluslararası bir şenliğe dönüşmesinde; başkan Zeyrek’in yanı sıra, CHP İl Başkanı İlksen Özalper, Yunusemre Belediye Başkanı Semih Balaban, Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay ve Mesir Derneği Başkanı Ufuk Tanık’ın önemli katkıları olmuş. Manisa’nın tüm yerel dinamikleri, adeta bir ‘mesir birlikteliği’ oluşturmuşlar ve herkesi bu buluşmaya davet ediyorlar.
MESİR MACUNU VE SAÇIMI
Bu yıl 485. kez gerçekleştirilecek Festival’de saçımı yapılacak 8 ton macunun üretimi de titizlikle sürdürülüyor. Saçılacak mesir macunları, geleneksel yöntemlerle ve kadınların emeğiyle hazırlanıyor.
Binlerce kişinin kendiliğinden toplanarak şifalı olduğuna inanılan mesir macunlarını kapmak için birbirleriyle mücadele ettiğini belirten dernek başkanı Tanık, “Dünyada örneği yok. 500 yıla yakın bir gelenek. Bunu da bugünlere getiren içinde barındırdığı şifa, barış, kardeşlik ve sevgi. Sultan Camii’nden sadece mesir macunu saçmıyoruz, bütün bu duyguları vatandaşlarımızla buluşturuyoruz” diyerek mesiri tanımlıyor.
GELENEKTEN GELECEĞE
Hemen her Egelinin ve Manisalının olduğu gibi, bizim de özellikle çocukluk yıllarımızda, mesirle ilgili anılarımız var. Mesir şenliklerinde çevre ilçelerden ve köylerden Manisa’ya büyük akım olurdu. Hemen herkes mesir macunu kapmaya çalışırdı. Özellikle bu saçılan mesirlere daha farklı bir anlam yüklenir ve sanki onların daha şifalı olduğu düşünülürdü. Bunun için de pek çok kişi yanında şemsiye getirip, ters çevirerek mesirleri kapmaya çalışırdı. Ayrıca kapılan mesirler sayılarak, adeta mesir kapma yarışı yapılırdı.
Biz Egeliler için pek çok anıyla dolu olan bu tarihi festival, artık yeni bir anlayışla düzenlenip ortak yaşam kültürünü gelenekten geleceğe taşıyor. Daha nice mesirli yıllara!..
***
‘1 Mayıs, ilk dileğimiz...’
1 Mayıs’ların, toplumsal mücadele tarihimizde olduğu kadar, geçmişteki sosyal ve kültürel yaşamımızda da önemli izleri vardır. 1 Mayıs’larla ilgili anılarımız, geçmişte yaşadıklarımız, yaşananlar, hiçbir zaman unutulmaz, unutulmamalıdır.
‘1 Mayıs, 1 Mayıs ilk dileğimiz; yaşatacak seni tunç bileğimiz...’ diyen emekçiler; her yılın tarihini de ekleyip ‘Haydi 1 Mayıs’a...’ diyerek çağrıda bulunurlar ve heyecanla kutlamalara hazırlanırlardı.
1 MAYIS’A HAZIRLIK
O dönemlerde, işçilerin, emekçilerin yoğun olduğu kentlerde olduğu gibi, İzmir’de de çalışanlar, ilerici-yurtsever insanlar, günler öncesinden 1 Mayıs’a hazırlanmaya başlardı. Bu hazırlıklarda, başta DİSK ve bağlı sendikalar olmak üzere, demokratik kitle örgütleri, meslek kuruluşları, kadın-gençlik örgütleri önemli rol üstlenirdi. İzmirli işçiler, emekçiler ve ilerici insanlar, tıpkı bir düğüne ya da bayrama hazırlanır gibi 1 Mayıs kutlamasına hazırlanırdı.
1 Mayıs, emekçilerin ve emekten yana bütün insanların ortak mücadele günüydü, bayramıydı. 1 Mayıs’ın kitleselleştiği ve tüm çalışanlara mâl olduğu 1970’li yılların toplumsal ve siyasal hareketliliği, belleklerimizde derin izler bırakmıştır. O dönemi bilmek, her daim anımsamak ve yaşananları unutmamak, ayrıca geleceğe ve gelecek kuşaklara aktarmak önemlidir.
İLK 1 MAYIS KUTLAMASI
Her zaman vurguluyoruz; İzmir ilklerin kentidir. Toplumsal ve siyasal mücadele açısından da bu somut bir gerçekliktir. Kimi tarihçilere göre, ülkemizde ilk 1 Mayıs kutlaması 1905 yılında İzmir’de yapılmıştır. Bizim kuşağımız iyi bilir, 1970’li yıllarda İzmir’de yürüyüşler için önce Basmane’de tarihi çınarın altında toplanılırdı. Oradan da Fevzipaşa Bulvarı yoluyla Cumhuriyet alanına yürünürdü. İşte İzmir’deki ilk 1 Mayıs kutlamasının, Basmane’de günümüzde artık olmayan o çınar ağacının altında kutlandığı biliniyor.
İlk 1 Mayıs kutlamasını yapanların ağırlıklı olarak Balkan coğrafyasından ve adalardan gelen emekçiler olduğu düşünülüyor. Özellikle liman ve tütün işletmelerinde çalışan bu işçiler, 1 Mayıs geleneğini İzmir’e ve Ege’ye taşımışlardır.
İZMİR’İN FARKI
İzmir’de ve ülkemizde bu denli köklü geçmişi olan 1 Mayısın kitlesel olarak kutlanması ise 1970’li yıllarda oldu. 1 Mayıs’ın kitleselleşmesinde ve yaygınlaşmasında, DİSK’in çok büyük emeği ve çabaları vardır. İzmir’deki en büyük kutlama da, 1 Mayıs’ın İstanbul’da sıkıyönetim tarafından yasaklandığı 1979 yılında oldu. O yıl, DİSK’e bağlı sendikalar tarafından 1 Mayıs merkezi olarak İzmir’de kutlandı.
Son yıllarda İzmir Gündoğdu’da yapılan kutlamalarda emek dünyasının iki büyük konfederasyonu DİSK ve Türk-İş’e bağlı sendikalar birlikte hareket ediyorlar. İzmir’e özgü olan ve adeta bir İzmir geleneği haline gelen bu ortaklaşma, İzmir’in farkını ortaya koyuyor. İzmir ve Ege, bu yıl da 1 Mayıs’ı birliktelikle ve coşkuyla kutlamaya hazırlanıyor.
***
İzmir’in eğitimdeki onuru
İzmir’de çok eski ve köklü bir eğitim kurumu var. Ülkemize çok değerli mezunlar yetiştiren İzmir Atatürk Lisesi. Eğitimci kadrosuyla, velileriyle, mezunlarıyla ve elbette öğrencileri ile gerçekten de ‘İzmir’in eğitimdeki onuru’ tanımını hak ediyorlar.
Bu köklü okulun aynı zamanda bir vakfı ve mezunlar derneği de var. Bu oluşumlarla birlikte büyük bir eğitim ailesini ve topluluğunu oluşturuyorlar. Eğitimle ilgili konularda ve gelişmelerde de örnek tavırlar alıyorlar. Eğitim dünyasına adeta yol ve yön gösteriyorlar.
137 YILLIK OKUL
Liselerden yükselen son ‘öğretmenime dokunma’ eylemlerinde de bu okulun öğrencileri ve velileri bütün Türkiye’ye örnek oldular. Proje okul atamalarına karşı birleştiler. Atatürk Lisesi öğrencileri, derslere girmeyerek, bahçede şemsiyeli oturma eylemi yaptılar.
Okul velilerinin imza kampanyasında 10 bin imza toplandı. Okulun 92 yaşındaki en yaşlı mezununun da imza verdiği kampanyada toplanan imzalar, bir yürüyüşle milli eğitime teslim edildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay ile CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu da velilere destek verdi.
‘SUSAR MI SANDIN’
Yalnızca bu okulda 50 öğretmenin kadro dışı kalması ve öğrencilerin en kritik dönemde öğretmen değişiklikleri ile karşılaşması; okul öğrencilerinin ve velilerinin tepkilerine neden oldu. Veliler etkinlikler sırasında ‘İzmir Atatürk Lisesi susar mı sandın’ pankartı taşıdılar.
İmza toplayan ve gelişmeleri protesto eden veliler adına konuşan gazeteci kardeşimiz Mahir Dinç; “Çocuklarımızın nitelikli, süreklilik taşıyan ve çağdaş değerlere dayalı bir eğitim alma hakkını savunuyoruz” diyerek, liselilerin ve velilerin taleplerini seslendiriyor. Biz de onları içtenlikle kutluyor ve yürekten destekliyoruz.