Bir kaçamak öyküsü
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

Bir kaçamak öyküsü

31.10.2021 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

“1865 yılının 9 Haziran günü, İngiltere Dover’dan kalkıp Londra’ya giden tren bir köprüden geçerken raydan çıkar, devrilir. 

Öndeki birinci sınıf yedi vagon, köprünün altından akan nehir sularına gömülür. Sekizinci vagon, köprüyle nehir arasında dikey olarak havada asılı kalır. Yolcuların hepsi üst üste, vagonun dibine yığılmışlardır. 

Aralarında, romancı Charles Dickens da vardır. 

O yıllarda yeryüzünün en ünlü, en çok okunan yazarıdır. Dickens, önce asılı (ve kapısı kilitli) vagondaki yolcuları sakinleştirir, sonra kuşkusuz pencereden çıkıp yukarıya, köprüye tırmanır. Karmaşada bir kondüktör bulup havada dikilen sekizinci vagonun anahtarını alır, tekrar aşağıya inip kapısını açar, içindekilerin birer birer köprüye çıkıp kurtulmasını sağlar. Silindir şapkasına içme suyu doldurup herkese dağıtır, cebindeki konyak şişesi devreye girer.

ENTELEKTÜEL KAHRAMAN

Dickens, bununla da yetinmez. Boşalan sekizinci vagondan, suyun altındaki yedinciye dalar, oradan da bir yolcuyu canlı çıkarır. 

Suyun içindeki vagonlar ceset doludur. Saatlerce olay yerinde kalır, Charles Dickens. Kazayı duyup gelen yolcu yakınlarının ölülerine sahip çıkmasına yardımcı olur. Saatlerce durmadan, dinlenmeden kazazedeler için çabalar, didinir. 

Yapılabilecek her şey yapıldıktan sonra son kez, havada asılı kalan sekizinci vagona döner. Aklına bir şey gelmiştir. Orada, bir çengele asılı duran paltosunun cebinde, yeni bitirdiği ve Londra’daki yayımcısına götürdüğü “Ortak Dostumuz” adlı romanın orijinali vardır. Onu da kurtarır ve köprüye çıkar. 

YAŞANAN YAZILMAZ MI?

Kazanın olduğu 1865 yılında, Dickens 53 yaşındadır ve sağlığı çok da parlak değildir. Gazeteci ve romancı olarak çalıştığı uzun yıllar boyunca tüyler ürpertici, korkunç olan hiçbir ayrıntıyı yazmaktan kaçınmamış bir büyük yazardır. 

Yukarda anlattığım, kendi başından geçen gerçek olayı, hiçbir yerde yazmamıştır. Oysa zamanın ilk gerçek medya yıldızı ve çağdaş anlamda gerçekten ünlü ilk yazarıdır. Buna rağmen tren olayı ve Dickens’ın payı, hiçbir zaman duyulmaz, bilinmez. Elbette o yıllarda basın, bugün bildiğimiz kadar sulu, yılışık ve sararmış değildi; bunun da payı var. Olup bitenleri Dickens’ın yakın dostlarına yazdığı mektuplardan, polis kayıtlarından, tanıkların ifadelerinden öğreniyoruz yüz yıl sonra. Dickens, soruşturmaya katılmayı reddettiği gibi, o trendeki yolculardan biri olduğunun duyulmasını da engellemiş…” * 

YİRMİ YIL OLMUŞ…

Okuduğunuz satırlar, can kardeşim Memet Baydur tarafından yazıldı ve Cumhuriyet gazetesindeki Kuşbakışı köşesinde yayımlandıktan birkaç ay sonra, tam olarak 24 Kasım 2001’de onu kaybettik. Yirmi yıl olmuş…

Memet’le aynı yıl, aynı kentte doğmuştuk. Karşılaştığımızda 35 yaşındaydık. Birbirimizi çok sevdik. Oysa her şeyde aynı düşünmez, anlaşmaz, hatta çekişirdik. Çok daha kültürlüydü benden. Hatta ve kuşkusuz, Türkiye’nin en bilgili insanıydı, diyebilirim. 

Ne var ki aynı kaynak ve bilgiyi kullanarak vardığımız sonuçlar, bazen taban tabana zıt olurdu. Çünkü o erkekçe mantık yürütürdü, ben kadınca. O prensip sonuçlar çıkarırdı, ben pratik. Örneğin Charles Dickens’ın tren macerasına yaptığı yorumu okurken, bir kez daha Memet’le çekişmelerimizi andım, özledim arkadaşımı.

UTANILAN ÇAPKINLIK

Memet Baydur, Dickens’ın kendi yaşamını değil, yarattığı kişilerin yaşamını anlatan bir yazar olduğu için tren kazasını yazmadığını ve kendisinden söz edilmesini de önlediğini öne sürüyor. Oysa gerçek neden, yine Memet’in yazısının sonundaki ayrıntıda gizli: “Yazarımız (Dickens) o trende 25 yaşındaki metresi Ellen Ternan ve o hanımın annesiyle yolculuk ediyormuş. Onları da kurtarmış.

Oysa ben bu satırları okur okumaz, 53 yaşındaki Dickens’ın ya 25 yaşındaki metresiyle gündeme gelmemek için ya da metresin annesinin ricası üzerine olayı örtbas ettirdiğini düşündüm!

Ne yazık ki yazıyı okuduğumda Memet artık yoktu. Vardığım sonucu bilse kıkır kıkır güldükten sonra haklı olduğumu teslim ederdi, eminim. 

O trende, Charles Dickens’ın kendisinden önce başkalarını düşünmesine şaşırmadım. Ama yazdığı romanın müsveddesini kurtarmayı insanların yardımına koştuktan sonra anımsaması, ilginçti. Ben ne yapardım, bilmiyorum. Memet ne yapardı? Asla öğrenemeyeceğim. 

YERİ DOLDURULAMAZ BİR KAYIP

Memet Baydur, bir solukta içine çeker gibi tükettiği kısacık yaşamında yarattığı sayısız eserle olağanüstü bilgi birikimini paylaşmaya çalıştı, daima. Ve bilginin bir bütün olduğunu, öncekileri bilmeden sonraki olunamayacağını, her düşüncenin insanlığın düşünce birikimine eklenen bir parça olduğunu anladığı için çok iyi yazardı. 

Onu çok özlüyorum. Boşluğu doldurulamadı. Ve dünya çapında tiyatro oyunlarının Türkiye’de sahnelenmemesi, acımı büyütüyor. 

Memet Baydur’un sanatın her dalında engin birikimini öğrenmek isteyen okurlarıma, geçen yıl yayımlanan ve bir solukta, zevkle okunan Sinema Yazıları* kitabını öneririm. 

Üst düzey yazarlığının yanı sıra sağlam bir sinema eleştirmeni olan Baydur, bu kitapta sinema sanatını yaratan yönetmenlerin yaşamına, başyapıtların çekim sürecinde yaşanan sahne arkası öykülere yer veriyor ve en önemlisi, tarih yazan eserler vermek için gereken kültür zenginliğine dikkat çekiyor.  


* Kırmızı Kedi Yayınevi, 2020

Yazarın Son Yazıları

Bir sosyal demokratın anıları

Halkçı Parti’nin genç milletvekilleri koşulların izin verdiği ölçüleri aşarak 12 Eylül ve sonrasındaki işkence iddialarını Meclis gündemine taşıyordu.

Devamını Oku
14.12.2025
Hello Papa, sen misin yeni baba?

Boğaz kıyılarındaki küçük Byzantion yerleşkesini Nova Roma’ya (Yeni Roma, bugünkü İstanbul) dönüştürecek yıkım-yapım çalışmaları 324 yılında başladı.

Devamını Oku
07.12.2025
Türkiye’nin ilk kitap müzesi: FKE

Fethiye, yurttaşların ormanları yanmasın diye nöbet tuttuğu ve olağanüstü güzellikte kıyı şeridine çöken muktedirlere, muktedir torpillilerine karşı kazanamayacaklarını bile bile mücadeleye girmekten korkmayan çevreciler ile yurtsever Yörüklerin diyarıdır.

Devamını Oku
30.11.2025
Karar ve tavır

Türkiye artık ulusal bir toplum değil.

Devamını Oku
23.11.2025
Onlar SAFE, bizler saf..

Hayhuy arasında kaynadı gitti...

Devamını Oku
16.11.2025
Yangın önlemek mi, keriz silkelemek mi?

Turizm, Türkiye’nin en önemli gelir kaynaklarından biri.

Devamını Oku
09.11.2025
Panik atak mı, panik aşk mı?

Kırk yaş, rastgele bir yaş değildir.

Devamını Oku
02.11.2025
İster zart, ister zurt, illaki zort

Dünyada pek çok devlet ve yönetim biçimi vardır.

Devamını Oku
26.10.2025
Yılanların yalanı

Türkiye’nin yalanları, tarihi kadar uzun, kalın ve kuyrukludur.

Devamını Oku
19.10.2025
Hayaller Riviera, gerçekler Gazze

ABD’nin en hafif deyimle en tuhaf başkanı Trump’ın Gazze’ye ilişkin bir projesi var.

Devamını Oku
12.10.2025
Siter yalha züdü çekger dirmi?

Çocukken çok sevdiğim bir oyun vardı. Belki siz de oynamışsınızdır...

Devamını Oku
05.10.2025
Al saat ver saat

Makronezya müstebiti Valdemir Potin’in ricası üzerine Mikronezya’yı barışçıl amaçlarla işgal eden 100 bin Çinli askeri doyurmak kolay değildi.

Devamını Oku
04.10.2025
Bir muhtarın çığlığı

11 Eylül 2025 tarihinde Kadıköy ilçesindeki Caferağa Mahallesi’nin kalbindeki tek mazbut (tahrip edilmemiş alan), Ali Oğlu Hüseyin Vakfı’na ait 12 dönümlük arsa için bir ihale düzenlendi.

Devamını Oku
28.09.2025
Hatırla sevgili, o makus tarifi

100 bin Çinlinin 100 bin nüfuslu Mikronezya adasını işgali, iştah ve sefayla sürüyordu.

Devamını Oku
27.09.2025
Eğriliğin ederi, doğruluğun bedeli

Dünyanın tüm kedileri aynı dili konuşur, aynı tınılarda hırlar ve miyavlarlar.

Devamını Oku
21.09.2025
Kayyum devşirme

12 Haziran 2011 genel seçimleri, Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP genel başkanı olarak girdiği ikinci, oy kullanabildiği ilk seçimdi.

Devamını Oku
14.09.2025
Sal gideyim, salla geleyim

Yalnız ve güzel ada Mikronezya’nın uyuşuk ahalisi, her şeye alıştığı gibi savaşsız gerçekleşen Çin işgaline de alışmış, minnak adayı nüfusu kadar işgalciyle paylaşmayı da kabullenmişti.

Devamını Oku
13.09.2025
Hayaller dolgun fon, gerçekler yırtık don

Güzel bir Kafkas atasözüdür: “Yükseklerde ne eserse alçaklarda onu toplarsın.”

Devamını Oku
07.09.2025
Belirsizliğe doğru

Joseph Ignace Guillotin, 1738 ile 1814 yılları arasında yaşamış bir doktor; Paris Tıp Enstitüsü’nde anatomi dersleri veren bir hocaydı.

Devamını Oku
31.08.2025
Yarım insan hakları

Mısır, nüfus çoğunluğu Müslüman bir ülkedir.

Devamını Oku
24.08.2025
我们身后还有十五亿

Çin’in Mikronezya’yı sessizce işgali Makronezya müstebiti Valdemir Potin hariç, Ezya arşipelindeki tüm istibdatları heyecana gark etmiş ve hatta okyanus ötesi kıtaları da zıplatmıştı.

Devamını Oku
23.08.2025
Bir vasiyetin ağırlığı

“Toplum olarak fikirdüşünce gelişmesi ve vicdan bilinçlenmesi gibi nimetlerden yoksun kalmışlığımızın iki sorumlusu vardır...

Devamını Oku
17.08.2025
Çin işi, asker dişi

Mikronezya ile Yutania’nın şöyle ağız tadıyla bir türlü kapışamayan ordularının sahillerde pineklediği bir sabah; olan oldu.

Devamını Oku
16.08.2025
İsyan hakkı

İnsanlar niçin anneye, babaya, düzene isyan ederler?

Devamını Oku
10.08.2025
Yanık toprak taktiği

Türkiye, artık ağır yaralı bir ülke.

Devamını Oku
03.08.2025
Satamam derdimi kimseye

Mikronezya’nın Yutania ile nihai kapışması beklenirken Ulu Çoban Muktedir Makropiç’in de askeri ve sivil ahalinin moralini elbette yüksek tutması gerekiyordu.

Devamını Oku
02.08.2025
Patria Nostra’dan Madara Mostra’ya

Hani karşınızda biri limon yer, sizin damağınız kamaşır.

Devamını Oku
27.07.2025
Emekli açlık, emeksiz tokluk

Köyde doğdum. Lise bitene kadar kara lastik ayakkabı giydim. Devlet yurdunda tıkış tıkış vaziyette üniversiteyi bitirebildim...

Devamını Oku
20.07.2025
Son dilek, yok çörek

Mikronezya ve Yutania’nın yaz sıcağında çöle dönüşen kumsallarında düşman beklerken sivrisinek avlayan, sevdiklerinden aylardır uzak kalan askerler, depresyona giriyorlardı.

Devamını Oku
19.07.2025
Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir.

Devamını Oku
13.07.2025
Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025
Sarı Paşa ve Türk Mucizesi

Vakit dardı. Kütahya mücadelesi sonrası, Yunan ordusu var gücüyle saldırıya geçecekti.

Devamını Oku
22.06.2025
Felekten bir gece, adını hece hece

Bolluk ve mutluluk istibdatı Yutania adasında, herkes seferberlik öncesi günleri özlüyordu.

Devamını Oku
21.06.2025
Organize işler

Antik Yunan tarihinin “Sokrates öncesi” diye anılan ilk filozofları, sayıları 23’e ulaşan bir düşünür topluluğuydu.

Devamını Oku
15.06.2025
Doğal cennetten parasal cinnete: Türkiye

Jeolojik olarak yaklaşık 300 milyon yıl önce oluşan ve şairin dediği gibi Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu, birçok ilkleri barındıran bir coğrafya olmasının yanı sıra çok çeşitli bitki ve hayvana da ev sahipliği yapar.

Devamını Oku
08.06.2025
Yalan patolojik, savaş psikolojik (2)

Dünyada halen “iftira yoluyla algı operatörlüğü” yapan pek çok hükümet ve istihbarat kurumu, Edgar Hoover’ın yasadışı COINTELPRO yöntemlerini izliyor.

Devamını Oku
01.06.2025
Yalan patalojik, savaş psikolojik

İster muktedir olsun ister muhalif, tüm politikacıların yalan söylemesine dünya halkları da alışıktır, biz de epeyce idmanlıyız.

Devamını Oku
25.05.2025