Türk Emniyet Teşkilatı’nın son çeyrek yüzyılda en başarılı olduğunca kusursuz polis operasyonu, 11 Temmuz 2018’de Adnan Oktar silahlı suç örgütünü çökertmek için yapıldı. 

Kamuoyunun seks çetesinden ibaret sanıp medyanın fazla ciddiye almadığı organizasyonun o yıllarda “cemaat” diye anılan FETÖ’nün teknik ekibi olduğunu ve CİA bağlantısını çözümleyen ilk gazeteciydim. Örgütle 2006 yılından beri tek başıma savaşıyordum. Hakkımda açtıkları yüzlerce site ve onlarca dava vardı, adliyeler ikinci adresim olmuştu. 

Şimdilerde polis zoruyla çağrıldığım Vatan Emniyet’e ömrümde ilk kez kendi isteğimle 2018’de; tutuklanan Adnan Oktar ve çetesinden şikâyetçi olmak için gittim. Operasyonu başaran İstanbul Mali Şube’de önce soruşturmayı yürüten büro amiri Baybars’la tanıştım. Ardından şube müdürü Furkan Sezer’le. 

Polisliğe değgin tüm önyargılarımı darmadağın ettiler. 

SÖZÜ AĞIR, TAVRI VAKUR DEVLET ADAMLARI 

Karşımda, bizim devletin en üst makamlarında bulunmayan ciddiyette; dünyanın tüm emniyet örgütlerinde ve hatta her yetki makamında yerini layıkıyla dolduracak kadar iyi eğitimli, sözü ağır, tavrı vakur devlet adamları buldum. Başta Furkan Sezer; Baybars, Ayhan, Buğra, Kürşad ve ekibi oluşturan tüm polisler, kahramanlarım oldular. 

Zaten Türk kamuoyu da sevgili meslektaşım İpek Özbey’in programlarında Furkan Sezer’i izlerken aynı kanıya vardı: Örnek bir devlet adamı. 

Furkan Sezer, bakandan habersiz yapıldığı için başarılan Adnan Oktar operasyonu yüzünden Süleyman Soylu tarafından Kilis’e sürüldü ve sonuçta, Emniyet’ten istifa etti. Adıyla soyadıyla medyaya çıkıp suç örgütünü deşifre edebiliyor. Diğerleri halen görevde oldukları için susuyor ve biz de soyadlarını yazmıyoruz. 

BAŞ EZİLDİ, GÖVDE ÇÖKMEDİ 

İpek Özbey, kırk yıl boyunca Türkiye’ye ve devletin her kademesine kök salan, dokunanın hâlâ yandığı Adnan Oktar suç örgütüne ilişkin yaptığı çarpıcı söyleşileri; “Furkan Sezer Anlatıyor: Dragos”* başlıklı bir kitapta topladı. 

Örgüt öylesine kök salmış ve güçlü bir suç çetesi ki sözde ulusalcı Prof. Dr. Ümit Kocasakal ve çakma demokrat Av. Uğur Poyraz tarafından nasıl canla başla savunulduklarını, birkaç yıl önce benim yazılarımdan öğrendi, Türkiye. Keza eski İstanbul Tabip Odası başkanı, Şebnem Korur Fincancı’nın Adnancılar lehine verdiği düzmece raporlarla efsane Emniyet müdürü Adil Serdar Saçan’ın mesleğine ve yaşamına mal olduğunu... 

2018 operasyonu başarılı oldu evet, örgütün başı ezildi, ama gövdesi çökmedi. Önce Furkan Sezer’i mağdur etti. Ardından ağır ceza mahkemesinde alınan kararlar, örgütün sızdığı istinafta bozuluyordu ki HSK müdahale etti ve bazı yargı mensupları açığa alınarak komplo boşa çıkartıldı. 

MAHKÛM GÖRÜŞTE, MAHPUS OYNAŞTA 

Dahasını, Furkan Sezer anlatıyor: “Adnan Oktar, 2021 yılında 40 günde 500 saatin üzerinde avukat görüşmesi yapıyor, bu görüşmeleri 83 farklı avukat ile gerçekleştiriyor, bu avukatların 20’si erkek 63’ü kadın ve kadın avukatların yaş ortalaması 24...” 

Adnan Oktar, Van cezaevine nakledilmeden önce Erzurum Dumlu cezaevini avucuna almış, yemekleri dışarıdan geliyor ve günlerini hücresinde değil avukatlarıyla görüşte geçiriyordu. 

Şimdi hukuki süreç, Yargıtay aşamasında. Suç örgütüyle yaşamı pahasına mücadeleye baş koyanlar, istinaftaki komployu düşünerek tedirgin bir bekleyiş içinde. Aralarında ben de varım çünkü mahpus Adnancılar cezaevlerinden müştekilere, avukatlarına, örgüt hakkında yazan gazetecilere ve tabii bana da dava açmayı sürdürüyor. Fatih Erbakan gibi politikacı yandaşlarına ve yargıdaki yoldaşlarına güvendikleri çok belli. 

KELLE KOLTUKTA, DİPLOMA YOLDA 

Neyse ki olayın bir başka kahramanı daha var: 2017 yılının sonunda CİMER’e yaptığı ihbarla örgüte karşı savaş açan ve 2018’deki operasyonu mümkün kılan Özkan Mamati. 

İpek Özbey’in Dragos kitabında tanıklığı önemli bir yer tutan Özkan Mamati, suç çetesine karşı açtığı savaşa kelle koltukta girdiğinden beri hem mağdurları, müştekileri örgütlüyor hem de hukuk okuyor. Bu yıl sonunda, Adnan Oktar çetesinin karşısına hukukçu kimliğiyle de dikilecek. 

Çünkü savaş bitmedi. Dragos’u okurken dehşete kapılacaksınız: Adnan Oktar’ın ahtapot kolları hâlâ, her yerde köşeleri tutuyor. 

* Kırmızı Kedi Yayınevi, 2024