Kahramanlar mağdur, hainler muktedir iken...
Mine G. Kırıkkanat
Son Köşe Yazıları

Kahramanlar mağdur, hainler muktedir iken...

19.05.2024 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Tuğgeneral Semih Terzi, FETÖ’cü kalkışmacıların üssü durumundaki Akıncılar’a saat 02.00 civarında iner. Orada kendisini bekleyen helikoptere biner, çok geçmeden yanındaki yirmi personelle Gölbaşı’ndaki ÖKK karargâhının pistindedir. Az sonra Tümgeneral Zekai Aksakallı’nın koltuğuna oturacak, emirlerini Özel Kuvvetler Komutanı olarak vermeye başlayacak ve üst seviye eğitimli tüm Özel Kuvvetler personelini Ankara’da kritik operasyonlarda rahatça kullanabilecektir.

Darbeciler kazanmak üzeredir.

Ama bir anda, kaybedilmek üzere olan mücadeleyi yeniden başlatan, ufak gibi görünen, oysa devasa ve stratejik bir dokunuş gerçekleşir. O dokunuşla olayların seyrini değiştiren kişi, Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda görev yapan yiğit bir Astsubaydır...

TARİH YAZAN DOKUNUŞ

Az önce ÖKK Komutanı Zekai Paşa’dan emir almıştır: “Ömer, sana vatanımız için tarihi bir görev veriyorum. Semih Terzi vatan haini bir isyancıdır. Onu karargâha girmeden vur! Karargâhı koru! Bunun sonunda şehit olmak da var. Hakkını helal et aslanım!” Ömer Başçavuş vakur ve kararlı bir sesle cevap verir: “Emredersiniz Komutanım! Merak etmeyin. Asıl siz hakkınızı helal edin! Kanım vatana helal olsun!”

Özel Kuvvetler Komutanlığı karargâh binasının hemen sağında, ağaçlık bir bölge bulunmaktadır. Semih Terzi, karargâh binasına yaklaşırken ansızın orada bir gölge belirir. Ağaçlık bölgeden süratle çıkar. ÖKK karargâhına girmekte olan gruba hücum eder.

OYUNU BOZAN ASTSUBAY

Hedefinde, grubun tam ortasında yürüyen Semih Terzi vardır. Tabancasını ateşler. Terzi, girmek üzere olduğu ÖKK karargâhının merdivenlerine yığılırken yanındakiler ağaçların arasından çıkan gölgeye ateş açarlar. Gölge de Terzi’nin az ötesine düşer.

şimdi TSK’nin en seçkin birliğinin karargâhındaki karanlıkta iki gölge yatmaktadır. I·kisi de bu topraklarda yetişmiştir. I·kisi de aynı millettendir. En azından öyle bilinmektedir. I·kisi de üniformalıdır. Biri General, diğeri Astsubaydır.

General olan ihanetin, Astsubay ise vatanseverliğin zirvesi olmuştur. Vatanseverlik rütbelerde, makamlarda değil, yüreklerdedir. O Astsubay, o her türlü övgünün ve rütbenin üzerindeki asker, o yürekli insan Ömer Halisdemir’dir. Aldığı emri yerine getirmiş, darbeci bir haini göğsünden vurup öldürmüş; açılan karşı ateşle kendisi de ağır yaralanmıştır.

SADAKATİN BEDELİ

FETÖ’cü kalkışmacılar çok öfkelidir. Planları bozulmuştur. Bir cankurtaran gelir. Cankurtarandan inen sağlık ekibi, öldü düşüncesiyle Astsubay Halisdemir’in üzerini örtmeye davranırken o da ne? Kahramanın dev gölgesi zorlukla da olsa nefes almaktadır. “Yaşıyor!” diye seslenirler. Semih Terzi’yle gelenlerden biri yanlarına koşar. Tabancasını yiğit askerin başına doğrultur. Tetiği çeker. (Mustafa Önsel, Erken Kırılan Yumurta, Kırmızı Kedi Yayınevi, 2024.)

BÖL, PARÇALA, YOK ET

Türkiye’nin uzun yıllardır içi oyuluyor, kabuğu soyuluyor. İçimizde yetişip dışarıdan emir ve para alan laik Cumhuriyet düşmanları ile “geleceğin egemeni” gördükleri onların beleşe borazanlığını yapan oportünistler; bu ülkenin halkını etnik ve dinsel ayrışımla bölmeyi üstlendiler. CİA’nın doğrudan beslediği FETÖ ise önce eğitime, sonra TSK’ye, TBMM’ye, adalete, sağlığa, kısaca devletin kalbine sızdı. Ama en stratejik kurum, elbette TSK’ydi. Her şeyden önce orduyu böldüler ki Türkiye’yi parçalayabilsinler...

Mustafa Önsel’in Aşil’in Topuğu alt başlığıyla yayımlanan Erken Kırılan Yumurta adlı yapıtı, gerilim tadında bir belgesel. 15 Temmuz 2016’daki kalkışmada FETÖ’ye halk ve Emniyet mensuplarıyla birlikte karşı duran; hainlerle savaşan gerek muvazzaf, gerekse kumpas davaların sillesini yemiş emekli subayların “Atatürk’ün askerleri” olduğunu ortaya koyuyor.

NE HEDEF DEĞİŞTİ, NE DÜŞMAN FARKLI!

Başka bir deyişle, o gece FETÖ’ye karşı duran askerlerin hepsi, aslında iktidara da muhalifti, ama hükümeti ve devleti savundular!

Oysa aynı iktidarın günümüz Erzurum BB’si Mehmet Sekmen, Mustafa Önsel’in eserlerini de basan Kırmızı Kedi Yayınevi’ni, “Siyasal içerikli kitap yayımlıyor” gerekçesiyle kitap fuarında yasaklamaya kalktı; neyse ki başaramadı...

Demek ki kimileri yakın geçmişten hiç ders almadı ve FETÖ’den doğan boşluğu dolduran tarikatçılığa bakılırsa, niyetleri çok da farklı değil!

Yazarın Son Yazıları

Son dilek, yok çörek

Mikronezya ve Yutania’nın yaz sıcağında çöle dönüşen kumsallarında düşman beklerken sivrisinek avlayan, sevdiklerinden aylardır uzak kalan askerler, depresyona giriyorlardı.

Devamını Oku
19.07.2025
Yüreğimiz sızlar, ciğerimiz yanarken...

Canlılar arasında bir canlı türü olan insanın, ait olduğu memeliler sınıfındaki diğerlerinden tek üstünlüğü, beyinsel yeteneğidir.

Devamını Oku
13.07.2025
Dar sahada kısa paslaşma

Mikron ordusu kıyıda düşman beklerken, Betonit Saray’da işler çığrından çıkmıştı. Olası savaş masrafları boyuna yoksul halkın sırtına bindiriliyor; savaş korkusu ise Kel Tepe’deki ayrıcalıklı nüfusun cima furyasını kamçılıyordu. Sarayın CİA danışmanı Frozen Goldstein, donuk zekâsına karşın epeyce ateşli bir çapkındı. Güzeller güzeli karısı Frambuaz ise başlangıçta dini bütün bir Yolcu ve erdemli bir kadındı. Ama kocasının ihanetlerini öğrenince yoldan çıkmış; “göze göz dişe diş” deyip o da cima havuzuna atlamıştı.

Devamını Oku
07.07.2025
Diyanet’in yol harcı, teğmenlerin ihracı

Tuzla Piyade Okulu’nda 10 Kasım 2023’te Atatürk’ü anma etkinlikleri için son hazırlıklar yapılıyordu.

Devamını Oku
06.07.2025
Saçma sapan bir savaş mıydı?

Saçma sapan bir savaş mıydı? İ srail’in suikast saldırıları, İran’ın Demir Kubbe’yi delen füzeleri, ABD’nin İran’ı bombardımanı, yıkılan binalar, insan kayıpları ve pek de anlam verilemeyen bir savaş daha tavsadıktan sonra ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth dünyaya açıkladı: “Biz bu saldırılara aylardır hazırlanıyoruz…”

Devamını Oku
29.06.2025
Suratın tatlısı, limonun ekşisi

Mikronezya adasının Yutania’ya bakan kıyı şeridinde, askeri karargâh dışında bir sivil yaşam belirtisi de vardı...

Devamını Oku
28.06.2025