Okyanusların ortasındaki fındık kabuğu ada Mikronezya halkını inim inim inleten kakao krizi, Merkez Pastanesi’ni biri girip öteki çıkan müdürlerin yol geçen hanına çevirmekle kalmamıştı. 

Merkez Pastanesi, bitter yokluğunda beyaz çikolata üretimi için kaçak getirilen pudra şekeri stokları dolayısıyla, soygun tehdidi altındaydı. 

Hırsızlar ve uğursuzlar zaten Yolcu ya da Yollu, yani iktidarda oldukları için, potansiyel soyguncu profilini giderek yoksullaşan Mikronlar oluşturuyordu. 

Yol Partisi’nin ulu çobanı, Tanrı Ol’un yeryüzündeki temsilcisi Muktedir Makropiç, düşündü taşındı, Merkez Pastanesi’ne getir götür yapılamayacak pudra şekeri stoklarını bulundukları yerde gizlemek üzere dâhiyane bir çözüm üretti: Pastanenin çatı altı, zaten tuğlaya benzeyen pudra şekeri kalıplarıyla kaplanacaktı.

Nitekim kaplandı. 

Ama haber, dışarıya sızmakta gecikmedi. 

Geceleri Merkez Pastanesi’nin çatısına tırmanan Mikronlar, akrobatik hareketlerle altına sarkıyor, sökebildikleri pudra şekeri kalıplarını çalıp, sökemediklerini olduğu yerde kemiriyorlardı. 

Muktedir Makropiç, Merkez Pastanesi müdürlüğünde üçüncü ayını doldurmayı başaran Vejetalin Çiçorniya’ya başarı ödülü olarak bir Makarov Pistol verip emretti: “Elinde silahınla pastanede yatacak ve pudra şekerimizi hayatın pahasına koruyacaksın!”

Vejetalin Çiçorniya’nın ne müdürlüğü ret şansı vardı ne de emri... Muktedir müstebit önünde titreyerek topuk vurdu, “Ol dedin olduk, öl dedin öldük bil, ey Ulu Ol, pardon Öl, yani ulu şey...” diye geveleyip huzurdan sıvıştı. Merkez Pastanesi’ne dönüp kendisi gibi yolsuz yoldaşı, müdür yardımcısı Liman Von Koka’yı çağırıp Makarov Pistol’ü ona devir ve emretti: “Elinde silahınla pastanede yatacak ve pudra şekerimizi hayatın pahasına koruyacaksın!”

Liman Von Koka, pastacı şef yokluğunda Merkez Pastanesi’ne müdür yardımcısı atanmış bir astrologdu. Aslen jinekolog olup aynı yoklukta müdür atanan Vejetalin Çiçorniya’nın çok işine yarıyor, leblebi tozundan sahte kahve yapıyor, iyi de fal bakıyordu. Hiç de aptal değildi. Üstü önünde topuk vurdu, “Ol dedin olduk, ama öl demek başka iş, müdürüm!” dedi. “Pudra şekerimizi koruyacaksak, anca beraber kanca beraber...”

Vejetalin Çiçorniya, itiraz edemedi. 

İki yoldaş bir Makarov, sıra nöbetiyle Merkez Pastanesi’ni bekledikleri daha ilk gece, uyuya kaldılar. 

Bir ara uyanıp gözleri dehşetle açılan Vejetalin Çiçorniya, Liman Von Koka’yı dürterek uyandırdı: 

“Tepede ne görüyorsun?”

Von Koka, mahmur gözlerini aralayıp “Yıldızlı bir gökyüzü” diye esnedi. “En sağdaki Uranüs, onun yanında Merkür, onun yanında Venüs... Plüton’u görürsem, Kova burcundayız!”

Vejetalin, “Tastamam kova burcundayız!” diye kükredi. “Çatıyı çalmışlar, salak!”