Mine G. Kırıkkanat
Mine G. Kırıkkanat kirikkanat@mgkmedya.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Son perde (4): Şehadet şerbeti kandır!

28 Ocak 2024 Pazar

12 Eylül 1980’deki Amerikancı asker darbesi, kan gövdeyi götüren ülkeye sözde barış ve huzur getirecekti. 

650 bin kişi gözaltına alındı. On binlercesine işkence yapıldı. Cezaevlerinde 171 tutuklu işkenceyle öldürüldü, 47 hükümlü idamla infaz edildi. 

Peki darbe amacına ulaştı mı? Türkiye’ye barış ve huzur geldi mi?

Özdeki amacına ulaştı: Türkiye’yi ulusal ve sol düşünceden arıtıp CİA’sal İslamcı, ülkücü ve türkücü ittifakın kucağına hazırlayan askeri darbe; halkın hem dinsel hem de etnik bölünmesine yarayacaktı.

Kronolojik sıralama, tarihin çizdiği büyük resmi görmemize yarayan haritadır: 1980’den 2000’e kadar Türkiye 83 sivil katliama sahne oldu. Çorum ve Sivas’taki katliamlar doğrudan Alevileri hedef aldı. Muammer Aksoy, Ahmet Taner Kışlalı gibi akademisyen, Çetin Emeç ve Uğur Mumcu gibi gazeteci 22 aydın, suikastta öldürüldüler. 

DERİN DEVLETİN PARMAĞI VE KOLU 

12 Eylül darbesinde gördüğü mezalim sayesinde güçlenen “ateist” PKK, ilk katliamını 1984’te Karageçit’te yaptı.

PKK’ye Sünni İslamcı rakip olarak “kurdurulan” Hizbullah, PKK’li ve Alevi Kürtlerden sonra “dinden çıkan” Sünnilere de yönelttiği sivil katliamlarına 1990’da başladı. 

Eğer bazı iddialar doğru ve “derin devletin” PKK’nin kuruluşunda parmağı varsa, Hizbullah’ın kuruluşuna kolu girmişti dersek, yanlış olmaz! 

1992 yılında Hizbullah, 2000’e Doğru dergisi “Hizbullah Çevik Kuvvet Merkezinde Eğitiliyor” manşetiyle çıktıktan iki gün sonra, derginin Diyarbakır temsilcisi Halit Güngen’i öldürdü. 

İki örgütün katliamlar ve suikastlarda aldığı can sayısı, daha 2000 yılında 100 bini aşmıştı.

PATRONAJ FARKLI, PATİNAJ AYNI

1999’dan öteye duraklayan katliamların, can çekişen PKK’nin 2007’de dirilip 2014’teki barış çubuğunu güzelce tüttürdükten sonra PKK/KCK olarak palazlanıp PYD/YPG ile büyümesi, Ortadoğu’yu allak bullak eden ve ABD’nin başı çektiği NATO ile İsrail desteğinden elbette bağımsız değildi. PKK’nin 2024 yılının ilk günlerinde Irak’taki TSK üssüne yaptığı saldırıda kullandığı silah ve mühimmat, zaten patronun da kim olduğunu açıkça ortaya koyuyor.

Binlerce insan öldüren Hizbullah’tan ömür boyu hapis cezası alan tüm katillerin 2011’den öteye serbest bırakıldığına ve siyasal temsilcisi HÜDA PAR’ın bugün Meclis’te, iktidarın yanında oturduğuna bakılırsa onu da kollayıp gözetenler belli!

DUR, BEKLE, ÖLDÜR!

Kronoloji yalan söylemez: 1999’dan 2007’ye nedendir bilinmez, toplu katliam yaşanmadı...

2002’de ABD, NATO ve İsrail’in de desteğini alan AKP iktidara gelmişti. Fethullah GülenFethullah hazretleri”, FETÖ “hizmet”ti, “cemaat”ti, devletin tam kalbine “sızıntı”ydı ve iktidarın sadık bendesi, gölgesiydi.

Katliamlar durmuş ama suikastlar durmamıştı. 

2000’li yıllar, Hizbullah’ın 2001’de öldürdüğü Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan suikastıyla başladı. O günden bugüne yapılan 10 suikastta, aralarında Prof. Dr. Necip Hablemitoğlu, gazeteci Hrant Dink, iş insanı Üzeyir Garih, Danıştay yargıcı Mustafa Yücel Özbilgin ve Rus büyükelçi Andrey Karlov’un da bulunduğu 13 kişi öldürüldü.

2007’de katliamlar yeniden başladı. Artık IŞİD de oyundaydı. 2017’ye kadar yapılan 10 katliamda yüzlerce insan öldürüldü. En kanlıları AKP iktidarıyla FETÖ’nün hesaplaştığı 15 Temmuz askeri darbe girişimi, IŞİD’in düzenlediği Suruç, Ankara Garı ve Reina katliamları oldu.

PKK cephesinden gelen şehit haberleri ise hiç ama hiç bitmedi.

SON PERDE SAVAŞA AÇILIR

Dünyada, iç savaşsız yakın tarihinde “sürekli darbe” taktiğiyle bunca suikast ve katliama sahne olan başka bir devlet yok, değerli okurlarım. 

AKP iktidarı ve uyduları; ordusuz, düzensiz, ilkesiz, yargısız bırakılan bu toprakların cahil ve ahlaksız ellerde tutulamayacağını anlamadı!

Çünkü muhalefet, laik eğitimi, orduyu, yargıyı, hatta ekonomiyi çökerten sivil darbelere direnmedi!

Şehadet şerbeti dedikleri kan içmeye doymayan bu coğrafyada, herkes devletin çürütülmesi ve yıkılmasından suçludur. 

Bu ülke her zaman cinnetti. Artık cehennem.

Kaybedenlerin kesin yenilgisi, daima son çare diye sarıldıkları bir savaşla olur. 

Demedi demeyin.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Buzdolabı sendromu 7 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları