Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Yanardağın Üstünde
Algı yanlışı mı yapıyorum, bana mı öyle geliyor, siz farklı mı düşünüyorsunuz bilemiyorum: Sandık başına gitmeye bir ay kala, Türkiye’de bir genel seçim heyecanı göremiyorum, ben… Parti liderleri memleket turunda esip gürlüyor ve meydanları coşturuyor, görünüşte. Ama nokta atışı bu toplantılar dışında ne seçim havası var, ne de rüzgârı. Politika konuşmaya zaten bir süredir korkan insanlar, seçimlerden söz etmiyor. Taksi şoförleri bile suskun.
\nNedense (!) hepsi muhalif partilere yönelik kaset komploları, iktidarın bu kasetlerden çekip kaba ete şırınga ettiği “genel” yaşam vurguları, PKK’nin Kastamonu’da iktidar partisi konvoyuna saldırısı ve BDP’nin tehditleri dahil seçim malzemesi yapılan her şey, Türkiye’nin zaten alışık olduğu gündem başlıkları. Bu başlıkları Meclis grup toplantılarından çıkarıp meydanlara taşımak, elbette seçimlere özel bir önem katmıyor. İktidarın davulculuğunu yapanlar dahil, medyaların meydanlara gösterdiği ilgi, gündelik yaşama yansımıyor, kamuoyunda bir titreşim yaratmıyor.
\n***
\nDemokrasilerde, seçim heyecanını tıpkı herhangi bir yarışta olduğu gibi kazanmak umudu belirler. Rakipler kendi başarıları, tribünler de favorilerine dair umut beslerken ortak bir heyecan çekerler. İşte bu ortak heyecan eksik, Türkiye’nin önündeki seçimlerde. Saha ile tribünler arasında elektrik akımı yok. Sahadaki coşku, medyanın amigoluğuna rağmen tribünlere ulaşamıyor. Sönük geçiyor seçim kampanyası, çünkü halkın ışığı sönük.
\nAma sönük demek, sakin demek değil. Hem de hiç değil!
\nToplumun ezici çoğunluğu geleceğe ilişkin umutlarını öylesine yitirdi ki, ne iktidarın iktidarda kalacağı, ne de değişeceği olasılığı dinamoyu çalıştıramıyor, ışığını yakamıyor.
\nTürkiye, patlamadan önceki tehlikeli durgunluğa bürünen bir yanardağı andırıyor. Yanardağın üstünde ürkütücü bir sessizlik var, altı fokur fokur...
\nAnnesi ya da babası öldü, rezil şifreli sınavları kazanamadı diye canına kıyan çocuklardan, birbiri ardına yaşamına son veren doktorlara, intihar eden edene. Ülkedeki intihar oranı, ansızın üçe beşe katlandı. Üstelik, salt benim çevremdeki iki örnek, Kuruçeşme’deki gazete bayinden Ömerli’deki kır lokantası sahibine, hepsi basına yansımıyor. Bazıları çocuk, çoğu genç yaşta bu intihar furyası, umutsuzlukta dibe vuran insan sayısının giderek çoğaldığını gösteriyor.
\nÖte yandan, mutsuzluğunu başkasına yönelik vahşete dönüştüren ve acısını sorumlu olsun olmasın “öteki”nden çıkaran canilerin sayısı da yadsınamayacak ölçülerde arttı. 15 yaşındaki kıza göz koyup, vermeyen babasıyla birlikte öldüren sapıktan, üçüncü sayfalara artık sığmayan benzeri cinayetlere, kadınlara yönelik ve önlenemeyen şiddet de eklenince, azgelişmiş bir toplum kesitinde vahşetin ne kadar yaygınlaştığı, hatta olağanlaştığı açıktır.
\nÜlkede en küçük bir trafik anlaşmazlığı, ateşli ateşsiz silahlı çatışmaya dönüşebiliyor. Bursaspor Beşiktaş maçının iptalinden, aynı gün Gaziantep ve Antalya’da oynanan iki maçta çıkan olaylara, barut fıçısı yığınlar var. Ellerinde döner bıçakları, tornavidalar, satırlar… Tutuşmak ve fitili tutuşturmak için bir kıvılcım bekliyorlar.
\nYer yer toplu cinnete dönüşen bu gerginlik sürerse, toplumsal bir cinnete tırmanması işten değildir, sevgili okurlarım.
\n***
\nKarl Jaspers, “psişik salgın” diye de tanımladığı toplu cinnet belirtilerini, “Histeri krizleri yayılır, intihar eğilimleri girişimlere ve yanılgılar saptantılara dönüşür” diye sıraladıktan sonra, cinnet salgınındaki en önemli rolü, cinnetin bulaştığı kişiler çoğaldıkça pekişen topluluk aidiyeti ve sürü iradesine yükler.
\nDünya Sağlık Örgütü ise CİM 10 sınıflandırmasında toplu cinneti “Genelinde kronik olup taciz ve üstünlük temalı çılgın fikirlerin (delires) paylaşımı”, diye açıklar. Bu açıklamaya göre toplu cinnete kapılan bireyler, çoğunlukla “primer psikotik belirtiler” gösteren dominant yönderlere hayranlık besler ya da boyun eğerler.
\nQuentin Debray, etkin bireylerin edilgin bireylere bulaştırdığı cinnet salgınını, “psikotik tutku ile nevrotik tutku”nun buluşmasına bağlar.
\nBizim ellerde her ikisinden de bolca var. Şimdilik ucuz ya da bedava mal yağmalarında, linç girişimlerinde, futbol maçlarında buluşuyorlar.
\nYa yarın?
\n\n\n\n
‘G’ NOKTASI
\n\n\nKuran’da ayetlerle anlatılan günahlar arasında, “insanı helak eden” türden 76 adet “büyük günah” vardır ki, sonuncusu: “Müslümanları gizlice izlemek ve mahremlerini açığa çıkarmak” diye tasvir edilir.
\nUlemaya sormak isterim: Nedense hepsi iktidar muhaliflerinin mahremiyetini gizlice kaydedip yayınlayanlar günah mı işliyor, yoksa mahremi açığa çıkan muhalifler “gayrimüslim” ve gammazlamak sevap mı sayılıyor?
\nEğer ulemanın yanıtı kasetçilerin günahkâr olduğu yönündeyse, “76. büyük günah” kendilerini nasıl, ne zaman, nerede helak edecek, vallahi çok isterdim görmek.
\nYok sevap işledikleri kabul görürse, herhalde ödülleri de ya dünya ya da ahrette “genel yaşam” sürmekten helak olmaktır!
\n\n\n“Tartışmada hakaret,
\nhaksız olanın
\ngerekçesidir.”
\n\nNICOLAS DE CHAMFORT
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Edirne'de korkunç kaza