Olaylar Ve Görüşler

Aklın ve bilimin rehberliği altında - Doç. Dr. Hüner TUNCER

28 Haziran 2023 Çarşamba

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bir TV söyleşisinde, 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan milletvekili seçimlerinde partisinin yeterli oyları alamamasının nedenini, büyük ölçüde köylerde ve beldelerde yaşayan halkımıza ulaşamamış olmalarına dayandırmaktaydı. Seçimlerde, genellikle aklın ve bilimin rehberliğini benimsemiş olan insanlarımızla batıl inançlar ile hurafeler doğrultusunda hareket edenlerin ayrışması belirgin bir biçimde gözler önüne serilmekteydi.

Burada büyük önderimiz Atatürk’ün, aklın ve bilimin rehberliğinde bir Türkiye’yi oluşturma amacı aklımıza geliyor. “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir. Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir; ilim ve fen haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir, yalnız ilim ve fennin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının tekâmülünü idrak etmek ve terakkiyatını zamanla takip eylemek şarttır” diyen Atatürk’ün bu sözleri, keşke 1950’den itibaren iktidara gelen hükümetlerce de benimsenmiş olabilseydi, eminim ki bugünkü Türkiye’miz, tamamen farklı bir çehreye sahip olmuş olacaktı.

Ayrışma

Aydınlarımız ve halkımız arasındaki ayrışmayı ise Atatürk şöyle ifade etmekteydi: “Çöküşümüzün ana sebebi şu noktadır: İslam alemi iki sınıf topluluktan meydana gelir. Biri çoğunluğu teşkil eden cahil halk, diğeri azınlığı teşkil eden aydınlar. Bu iki sınıf arasında tam bir karşıtlık, tam bir muhalefet vardır. Aydınlar, asıl kitleyi kendi hedefine yöneltmek ister; halk kitlesi ve avam ise bu aydın sınıfa tabi olmak istemez... Aydın sınıfla halkın zihniyet ve hedefi arasında tabii bir uygunluk olması lazımdır, yani aydın sınıfın halka telkin edeceği ülküler, halkın ruh ve vicdanından alınmış olmalıdır... O aydınların telkinleri, milletimizin ruhunun derinliğinden alınmış ülküler midir? Şüphesiz hayır! Umumiyet itibarıyla şu hatamız vardır ki inceleme ve araştırmalarımıza zemin olarak çok kere kendi memleketimizi, kendi tarihimizi, kendi ananelerimizi, kendi hususiyetlerimizi ve ihtiyaçlarımızı almayız. Aydınlarımız belki bütün cihanı, bütün diğer milletleri tanır, lakin kendimizi bilmeyiz... Halka yaklaşmak ve halkla kaynaşmak, daha çok ve daha ziyade aydınlara yönelen bir vazifedir.”

Ortaçağ karanlığı

Atatürk’ün Türkiye’sini ortaçağ karanlığına götürmek isteyen ve bu doğrultuda, aklın ve bilimin rehberliğini reddederek kendilerine batıl inançları ve dinimizin saptırılmış ilkelerini rehber edinen siyasal partilere yanlış yolda olduklarını göstermek, bugünkü AKP iktidarına muhalefet eden başta Cumhuriyet Halk Partisi olmak üzere, tüm partilerin benimsemek zorunda oldukları bir yoldur.

Doç. Dr. Hüner TUNCER



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları