Demokrasinin iki temel niteliği vardır: Bunlardan biri çok partili seçimlerdir; diğeri ise bireylerin doğuştan sahip oldukları temel hak ve özgürlüklerin güvence altında olmasıdır.
AKP’nin demokrasiyle ilişkisi söz konusu olduğunda bu partinin demokrasiyi yalnızca sandıktan ya da seçimden ibaret gördüğü çok söylendi. Yani AKP, demokrasinin yalnızca sandık yönüne vurgu yapıyordu ama demokrasinin olmazsa olmazı olan temel hak ve özgürlükleri görmezden geliyordu.
Hiç kuşkusuz, bunları söyleyenler haksız sayılmazlardı. Gerçekten de AKP demokrasiyi yalnızca sandıktan ibaret görüyordu. Böyle gördüğü için, seçilmiş olanların hiçbir sınır tanımadan her istediğini yapabileceğine inanıyordu. Bu anlayışı “çoğunlukçu demokrasi” olarak tanımlamak olanaklıdır. AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bu yönde çeşitli açıklamaları vardır. Örneğin bir konuşmasında, “Tutturmuşlar laiklik elden gidiyor diye… Yahu bu millet istedikten sonra tabii elden gidecek” demiştir.
SANDIĞIN RAFA KALDIRILMASI
Halbuki “çoğulcu demokrasilerde” böyle bir anlayışa yer yoktur. Bir parti ne kadar oy alırsa alsın, ne kadar halk desteğine sahip olursa olsun, her istediğini yapamaz. Örneğin, halkın desteğini alan bir parti, laik ve demokratik rejimi ortadan kaldırıp teokratik bir düzen kuramaz ya da temel hak ve özgürlükleri yok sayan bir uygulamayı yaşama geçiremez. “Çoğulcu demokrasi” yönetenlerin insan haklarıyla ve anayasayla sınırlı oldukları bir demokrasidir.
Son günlerde yaşadıklarımız ise AKP’nin yalnızca temel hak ve özgürlükleri yok saymadığını, aynı zamanda geçmişte sık sık vurguladığı milli iradeyi, sandığı, seçimi de yok saydığını göstermektedir: Seçilmiş belediye başkanlarının yerine kayyum atanması, birçok belediye başkanının tutuklanması, İstanbul Büyükşehir belediye başkanı ve CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi ve görevden alınıp tutuklanması, CHP’nin İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik’in görevden alınması ve yerine kayyum atanması... Bütün bu gelişmeler, AKP’nin sandık, seçim, milli irade gibi kavramların içini boşalttığını açıkça göstermektedir.
TOPLUMUN MODERNLEŞME DENEYİMİ
AKP yargı eliyle siyaseti, siyasal partileri şekillendirmeye çalışmaktadır. Buradaki amaç bellidir: Bu parti güçsüz, kavga eden ve çözülmüş bir muhalefet partisini karşısında görmek istemektedir. Çünkü güçlü bir muhalefet partisinin karşısında herhangi bir şansı bulunmamaktadır.
Özetle, sandığı, milli iradeyi ve seçimi geçmişte sık sık vurgulayan AKP, bugün bu kavramları rafa kaldırmıştır. Görünen o ki sandık ve milli irade AKP’nin çıkarlarına hizmet ettiği sürece kutsaldır; aksi durumda bu değerler rafa kaldırılabilir. Bugün yaşadıklarımız bu gerçeği açıkça göstermektedir.
Ancak evdeki hesap çarşıya uymayacaktır. Çünkü bu ülkenin iki yüz yıllık aydınlanma ve modernleşme deneyimi vardır. Çok partili yaşam deneyimi vardır. İktidarın seçimlerle el değiştireceği bir kural haline gelmiştir ve halk bu kuralı benimsemiştir. Bu nedenle, sandığı ortadan kaldırmaya ya da işlevsiz duruma getirmeye çalışanlar kaybetmeye mahkûmdur.
Sosyolog Doğan Ergenç