Olaylar Ve Görüşler

İstanbul için deprem acil eylem planı - Prof. Dr. Naci GÖRÜR - Prof. Dr. Derin ORHON - Prof. Dr. Seval SÖZEN

17 Mayıs 2022 Salı

1999 depreminin üzerinden geçen bu uzun süre içerisinde birçok çalışma yürütülmüş olmasına rağmen maalesef elle tutulan, gözle görülen bir eylem planı hayata geçirilememiştir. Yapılan tüm çalışmalar üstyapıya yönelik olup, binaların sağlamlığının sorgulanması, durum tespiti çabasından öteye geçememiştir. 2019 yılında Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü tarafından beklenen olası Marmara depreminin İstanbul’da yaratacağı tahribatı ortaya koyabilmek amacıyla yapılmış “İstanbul İli Olası Deprem Kayıp Tahminlerinin Güncellenmesi Projesi” kapsamında 7.5 büyüklüğünde bir depremin İstanbul’daki binalar üzerinde yaratacağı hasar tartışmalı da olsa modellenmiştir.  

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Ekrem İmamoğlu yönetimine geçmesi ile birlikte İstanbul’da depreme hazırlık çalışmaları kapsamında “Deprem Risk Analizi ve Hızlı Tarama Yöntemleri Projesi” başlatılmış, Silivri ve Avcılar pilot bölge seçilerek riskli binaların yapısal durumlarının tespit edilmesi, hasar alacak binalara noktasal müdahale, güçlendirme ve yeniden yapılandırma yöntemleri ile öncelikli bölgelerin belirlenmesi şeklinde depremle mücadelede İstanbul’un bütünü için yol haritası oluşturulması hedeflenmiştir. 

Bu çalışmalar zorunlu olmakla birlikte deprem acil eylem planlarının sadece üstyapı ile sınırlı kalmayıp, depremden sonra hayatın devam edebilmesi için yaşam hatları ve altyapıya da yönelik olması gerekir.  

Bu çerçevede aşağıda belirtilen hususları dikkate alan bir deprem acil eylem planı ivedilikle oluşturulmalı ve uygulamaya konmalıdır: 

ÖNCELİK NE OLMALI

İstanbul’da yapı stokunun depreme dayanıklı hale getirilmesi konusunda çok geç kalınmıştır. Bu konudaki ısrarın bir sonuç vermeyeceği aşikârdır. Dolayısıyla, temel vizyon değiştirilmeli ve başta sadece can kaybına yol açacak yüksek riskli -yıkılma riski taşıyan- yapıların yenilenmesine odaklanılmalıdır; bu eyleme, zemin koşulları itibarıyla öncelikli alanlardan başlanmalıdır. 

Zemin koşulları iskâna müsait olmayan bölgelerdeki parseller yıkım sonrası boş bırakılmalı ve her mahalle bazında toplanma alanlarına dönüştürülmelidir. Bu mahallelerde park alanları oluşturularak “her mahalleye bir park alanı” hedefi doğrultusunda kullanılmalıdır. İstanbul’da kişi başına düşen aktif yeşil alan 3 m2 değerinin altındadır. Önerilen yaklaşım bu değerin süratle artmasını sağlayacaktır. 

ALTYAPI GÜVENLİĞİ 

Deprem ile ilgili acil önlemler tartışıldığında sadece zemin ve üstyapı günleme gelmektedir. Oysa, depremden etkilenen bölgelerde yaşamın sağlıklı bir düzende devam edebilmesi için altyapının hasardan etkilenmeden hizmet verebilmesi esastır.

Acil önlem gereken bölgelere, depremden etkilenmeyecek malzemeler kullanılmak suretiyle, acil ihtiyaçlara yetecek ölçüde -30-40 L/kişi.gün- ilave borulama ve depolama tesisleri, imkân ölçüsünde cazibe ile çalışabilecek şekilde oluşturulmalıdır. Su temininin yanı sıra oluşan atıksuların da bölgede herhangi bir sağlık sorunu yaratmaması için güvenli hatlar ile toplanması ve uzaklaştırılmasına imkân sağlanmalıdır.

GERİ KAZANIM TESİSLERİ 

Bu amaçla değişik bölgelere yıkıntı atıklarının toplanması, depolanması ve işlenerek geri kazanılmasını sağlayacak atık toplama ve geri kazanma tesisleri oluşturulmalıdır.  Bu tesisler, normal koşullarda da inşaat atıklarını işleyecek düzende tasarlanmalıdır.

Sonuçta, beklenmekte olan büyük İstanbul depremi için en önemli unsur olan zaman büyük ölçüde boşuna harcanmıştır. Yapılmakta olan çalışmalarda hayat hatları ve altyapının taşıdığı hayati önemin fark edilmiş olduğuna dair bir belirti bulunmamaktadır. Deprem sonrası dönemin bir felakete dönüşmemesi için gerekli planlamanın yapılıp derhal uygulamaya konmasının zorunlu olduğu gerçeği artık gündeme alınmalıdır. Bu işler dün yapılmalıydı, yarın çok geç olacaktır!..



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları