Marmara’da Müsilaj Etkisi - Prof. Dr. Ali DEMİRSOY
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Marmara’da Müsilaj Etkisi - Prof. Dr. Ali DEMİRSOY

07.06.2021 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Küresel ısınmayla birlikte dünyanın tüm denizlerinde ekolojik dengenin bozulmasından kaynaklanan sorunlar ortaya çıkmaktadır. 2021 yılı mayıs ayının başından itibaren, İstanbulun güney sahillerinde başlayan ve Bursa Mudanya sahillerine kadar yayılan beyaz bir tabaka, neredeyse Marmara Denizinin tümünü kaplamıştır. Deniz salyası” olarak bilinen bu beyaz maddenin bilimsel adı “müsilaj”dır. Sarı ve beyaz renkli, suya göre daha az akıcı bir maddedir. Fitoplankton olan gonyalux fragilis” olarak bilinen bir kamçılının dış salgısıdır.

Suda organik madde, özellikle fosfor girişi olması halinde alg ve belirli protistler, bakteriler hızla çoğalır. Buna ötrofikasyon denir. Oksijen bunalımı yaşanır. Devreye oksijen bunalımına daha dayanıklı müsilaj salgılayan alg ve yosunlar girerek çoğalır. Bu çoğalma oksijen gereksinimini daha da artırır. Suyun üstü ve altı müsilajla kaplanır. Bu evre, suyun ölümünden bir önceki evredir. Daha sonra, anaerobik yani oksijensiz ortamda, insan sağlığı için zararlı olan zehirli sıvılar salgılayan alg ve yosunlar üremeye başlar. Sonunda bu ortamda hiçbir canlı kalmaz. Ekolojik ortam ölür.

Bu bozulmanın en önemli nedeni ısınma ve organik kirlenmedir. Müsilaj, solungaçlarıyla solunum yapan canlılar için tehlikelidir. Müsilajı yapan canlılar içinde zehirli sıvı salgılayan türler de vardır. Hareketli deniz canlıları bu durumda hızla ortamdan uzaklaşırlar (Marmara Denizinde kaçacak yer yok gibi). Biyoçeşitlilik azalır. Müsilaj belirli süre sonra ortadan kalksa da biyoçeşitliliğin tekrar tesisi uzun zaman alır.

FELAKETE DÖNÜŞEBİLİR

Bu salgıyı çıkaran canlıların hareketlerinin yönü her zaman müsilaj salgısının salgılandığı yönün tersidir. Müsilaj polar bir glikoprotein (şeker+protein) ve bir ekzopolisakkarittir (hücreden dışarı salgılanan çok zincirli bir şekerdir). Bitkilerdeki müsilaj, su ve gıdanın depolanmasında, tohum çimlenmesinde ve zar kalınlaşmasında rol oynar. Kaktüsler (ve diğer sukulentler) ve keten tohumları, özellikle zengin müsilaj kaynaklarıdır. Bir hücreli bu canlılar büyük miktarlarda polisakkarit ve bir miktar protein salgılar. Bu polisakkaritler ortamdaki parçacıklarla birleşerek lüzuci (az akışkan) olan bir yapıya dönüşür.

Bu canlılar iki hafta yaşar; ikinci haftada üretimi iyice artar. Sıcaklık arttıkça, pH düşüp asitlik arttıkça çoğalma artar. Kalsiyumlu deniz hayvanlarının kavkıları çözünerek bikarbonat haline geçer. Bu süreçte kalkerli kayaçlardaki demir iyonları açığa çıkar, katalizör görevi yapmaya başlar. Bu katalizörlükten sonra canlılar patlarcasına çoğalır. Ortamda azot ve fosfor fazlaysa, sıcaklık da yükselmişse bu çoğalma felakete dönüşebilir.

SANAYİ VE EVSEL ATIKLAR

Bu canlılar fotosentez yaptığı için ortama oksijen verirler. Bir anlamda diğer canlı üretimini de başlangıçta artırırlar. Müsilaj canlılar ölünce büyük bir oksijen bunalımı yaşanır; kitlesel ölüm meydana gelir. Derin deniz balıkları hızla azalır. Özellikle süngerler gibi hareketsiz canlılar en büyük zararı görürler. Canlı kısım en fazla yüzeyden 30 metre derine kadar görülür.

Müsilajın özellikle Marmara Denizinde birdenbire patlarcasına artma nedeni denizin sanayi ve evsel atıklarla kirlenmesidir. Bu çoğalmayı tetikleyen en önemli fiziksel etmenlerin başında sıcaklıkların artması gelmektedir. Marmarada ortaya çıkan bu kitleler üst deniz akıntısıyla Ege Denizine akmaktadır. Marmara Denizi geçen yüzyıl ortasına göre 2-3 derece daha sıcaktır. Bu su hararetlerini sınırlayan bir etmendir. Marmaranın azot-fosfat yükü, hoş görülecek ekolojik derecenin dışına çıkmıştır.

Marmara Denizinin kirlenmesi 1980lerde başlar. O dönem İngilizce Red-Tide” olarak bilinen, pigmentleri nedeniyle kırmızı domates çorbasını andıran fitoplankton patlamaları ve aşırı çoğalmaları görülmüştür. Son yıllarda Marmara Denizi üzerinde rüzgâr azalınca, buna bağlı olarak dalga oluşumu da azalmıştır. Ayrıca yoğun bir sanayi vardır ve arıtma yetersizdir.

Müsilaj, 2018den bu yana özellikle Karadeniz, Marmara ve Ege Denizinde suyun üstünde ve altında sıkça görülmeye, yayılmaya başlamıştır. Marmara Denizi başta olmak üzere bu durum kabul edilebilir olmaktan çıkmıştır. Ekolojik yıkıma doğru gitmektedir. Balıkçılık bu yıkımdan en çok etkilenen ekonomik alandır. Turizm de etkilenmektedir. Ancak en önemli yıkım biyoçeşitliliğin azalmasıdır. 

PROF. DR. ALİ DEMİRSOY

BİYOLOG

Yazarın Son Yazıları

Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025