Osmanlı hayranlığı sizi bir yere götürmez
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Osmanlı hayranlığı sizi bir yere götürmez

16.11.2019 07:30
Güncellenme:
Takip Et:

Yazar: Av. Erol Ertuğrul 

Bu yıl Cumhuriyetimizin kuruluşunun 96. yılını büyük bir coşkuyla kutladık. Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 81. yıldönümünde de ulusça onu büyük bir sevgi ve saygıyla andık. Ölümünden 81 yıl sonra böylesine büyük bir sevgi ile anılan bir başka lider yoktur. Yakın geçmişte ulusal bayramlarımız, Cumhuriyetimiz, Atatürk unutturulmaya çalışılmıştı. 29 Ekim’lerde, 19 Mayıs’larda devleti yönetenler ya hasta oldular ya da başka işleri çıktı, törenlere katılmadılar. Anıtlara çelenk konulması bile yasaklandı. Ancak bu kez genç, yaşlı, kadın, erkek, herkes alanları, salonları doldurdular. Bayramlar görülmemiş bir halk topluluğu tarafından coşkuyla kutlandı. Atatürk görülmemiş bir sevgi ve saygıyla anıldı. Belli ki AKP’nin bu unutturma eylemi geri tepti. İnsanlar kendiliğinden çok daha büyük bir coşkuyla ulusal bayramlara, Mustafa Kemal’e sahip çıktılar. 

Bay Erdoğan, 10 Kasım’da yapılan bir törende içindeki Osmanlı hayranlığını yeniden ortaya döktü. Bu kez Cumhuriyeti kötüleyip gerçek olmayan şeyler söyledi. Harf devrimini kötüledi. “Bir gecede her şey sıfırlandı” dedi. Bu söylem bir cehalet değilse, açık bir hıyanettir. Osmanlı’da okuma yazma oranı yüzde ondu. Okuma yazma bilenler askerler, bürokratlar ve elit bir tabaka idi. Halk kitleleri okuma yazma bilmiyorlardı. Harf devrimi ile çok kısa bir zamanda insanlar okuma yazma öğrendiler. Hiçbir şey sıfırlanmadı. “Mustafa Kemal de bir Osmanlı subayıydı” diyor. Ne olması gerekiyordu. Bugün Cumhuriyetten bakarken, Osmanlı’ya imrenebileceğimiz hiçbir şey yoktur. Osmanlı’da ulus yoktu. Türk yoktu. Türkler toplumun en eleştirilen kesimini oluşturuyorlardı. “Türkten evliya sokma avluya” o dönemin sözüdür. Osmanlı’da ümmet vardı. Tüm Müslümanlar ümmetin bir parçasıydı. Bugün hâlâ bu düşünceyi savunmak aymazlıktır. Arap ülkelerinin barış harekâtında bile bize karşı olduklarını, onca yardım ettiğimiz Filistin’in bile bize karşı olduğunu unutmadık. Türk ulusunun öne çıkarıldığı, gerçek değerinin verildiği düzen Türkiye Cumhuriyeti’dir. Atatürk, Türk ulusuna hak ettiği gerçek değeri verirken Anadolu’da bir Türk yurdu yaratmış ve insanlarımıza ulus bilinci vermiştir. Bu topraklarda yaşayan herkes Türk ulusunun onurlu ve özgür bir bireyi olmaktan onur ve mutluluk duymaktadır. Onun içindir ki 29 Ekim’lerde, 10 Kasım’larda halk kendiliğinden alanları salonları doldurmakta, Cumhuriyete ve Mustafa Kemal’e olan sevgisini, saygısını haykırmaktadır. Gerçek durum apaçık böyle iken, Osmanlı hayranlığı yapmak, Osmanlı ile Cumhuriyeti karşılaştırmak, Osmanlı’yı öne çıkarmaya çalışmak, Cumhuriyeti eleştirmek boşunadır. Suları geriye akıtmak olanağı yoktur. 

Batı, dinde reformu yaşadı. Kilisenin baskısı ve bağnazlığından toplum kurtulduktan sonra, Rönesansı yaşadı. Avrupa; bilimde, kültürde, güzel sanatlarda çağ atlarken, Osmanlı yerinde saydı. 1450 yılında Johannes Gutenberg matbaayı bulduktan sonra ancak, 1727 yılında Macar asıllı olup sonradan Müslüman olan İbrahim Müteferrika matbaayı Osmanlı’ya getirebildi. 277 yıl gavur icadıdır diye matbaa Osmanlı’ya giremedi. 1632 yılında Hazerfen Ahmet Çelebi, Galata Kulesi’nden kendi yaptığı kanatlarla uçarak ve Boğaz’ı geçip Üsküdar’a vardıktan sonra, bağnazların padişahı doldurmaları sonucunda Cezayir’e sürgün edildi. Tarikatların, cemaatlerin egemen olduğu, bilime, aydınlanmaya önem verilmediği bir düzene nasıl özlem duyulabilir? Bu özlem günümüzde bile tarikatların, cemaatlerin öne çıkarılmasına neden oluyor. Okullarımız imam hatipleştirilmeye çalışılıyor. Diyanet, bilim dışı akıl almaz açıklamalar yapıyor. Aile düzeni diyerek kadınların, kocalarının emri ve gerisinde olduğunu anlatmaya çalışıyor. İlkokul çağında çocuklarımız, camilere götürülmeye çalışılıyor. Osmanlı bu yüzden battı. Önemli ve geçerli olan bilimdir, akıldır. “Yaşamda en büyük yol gösterici bilimdir” sözü yüreklere kazınmıştır. 

Atatürk, yaptığı dev devrimlerle Türk ulusunu çağdaş uygarlığın ötesine geçirmeye çalışmıştır. Cumhuriyet bir Türk Rönesansıdır. Atatürk’ün tekkeleri, zaviyeleri kapatırken 1925 yılında söylediği “Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, meczuplar ülkesi olamaz” sözü boşuna değildir. Arap hayranlığı, ümmet kavramı , Osmanlı hayranlığı sizi ancak geriye götürür. Bu düşüncelerle emperyalist ülkelerin oyuncağı olursunuz. Geri kalırsınız. Ulusunuzu mutsuz edersiniz. Böyle düşünenlerin ülke yönetiminde olması hiçbir şeyi değiştirmiyor. Türk devrimi, Cumhuriyet, Atatürk sevgisi ulusumuzun yüreğine kazınmıştır. Osmanlı hayranlığı boşunadır. Yeri ve konumu ne olursa olsun hiç kimse ulusumuzu geriye götüremez. 

Yazarın Son Yazıları

Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025