Otizmin nedenleri üzerine yürüyen tartışmalar bilimsel veriden çok siyasetin gölgesinde şekillenmeye başladı. Son günlerde önce ABD’de sonra tüm dünyada gündeme oturan konu, gebelikte kullanılan parasetamol* ile otizm arasındaki olası ilişki oldu. Trump yönetiminin bu meseleyi bir şov malzemesi şeklinde öne çıkarmasıyla birlikte, kamuoyunda “Nedeni ilaç mı, genetik mi, çevresel faktör mü?” sorusu yeniden alevlendi.
Beyaz Saray’ın yayımladığı açıklamada, “mevcut kanıtların bir ilişkiye işaret edebileceği” söyleniyor ama ihtiyat payı da ekleniyor: “Henüz doğrudan bir nedensellik kanıtı yok”. Çalışma geçen ay bilimsel bir dergide yayımlanan bir analize dayanıyor. Burada geçmişte konuyla ilgili yapılmış bazı çalışmalar değerlendirilerek parasetamol-otizm arası bir ilişki ihtimali olabileceği sonucuna varılmış. Sonuçta toplumun ilgisi bir anda “Parasetamol otizm yapıyor mu?” sorusuna kilitlense de bilim insanları hâlâ temkinli.
Bu tartışma gözleri haliyle ABD Sağlık Bakanlığı’na çevirdi. Otizm oranlarının artışıyla ilgili kaygılara yanıt arayan sağlık bakanı Robert F. Kennedy Jr. daha önce yaptığı bir açıklamada eylül ayına kadar otizmin “nedenini bulacağı” sözünü vermişti. Trump, Kennedy’ye bu konuyu “Amerikan siyasetinin ön saflarına taşıdığı” için teşekkür etti, ancak parasetamol’ün otizmin kesin nedeni olduğunu iddia etmedi. Kennedy’nin geçmişi ise tartışmalı: Yıllardır çocukluk aşılarını otizmin nedeni olarak göstermişti. Ancak bilimsel uzlaşım bu bağlantıyı reddetmekle birlikte yeni hedefini parasetamol’e çevirmiş gözüküyor.
Bu noktada asıl mesele, bilimsel verilerin nasıl “siyasal mühimmat” haline geldiği. Aşılarla otizm arasındaki olası bağlantının defalarca çürütülmesine rağmen, toplumun bir kesimi hâlâ bu iddialara inanıyor. Şimdi de aynı senaryo parasetamol üzerinden sahneleniyor. Çocuklarını ilaçsız büyütmeye çalışan ebeveynlerin kaygıları, ilaç endüstrisinin etkisi ve politikacıların popülist söylemleri birleşince, ortaya bilimden çok komplo teorilerine hatta mitolojiye benzeyen bir tablo çıkıyor.
Elbette ki parasetamol gibi milyarlarca insanın kullandığı bir ilacın güvenliği sorgulanabilir, hatta sorgulanmalıdır. ABD’de ilk kez 1955’te, ülkemizde ise 1960’lı yıllarda kullanıma sunulan molekülün geçen 70 yılda güvenliliğine ilişkin çok sayıda verinin de toplum sağlığı lehine değerlendiği ve net olarak ortaya konabilmiş bazı konularda uyarılarda bulunulduğu açık. Nitekim gebelik dönemi için pek çok ağrı kesici kullanımı yüksek riskli olarak kategorilenmişken parasetamol bu açıdan daha güvenli gözükmektedir.
Nihayetinde son 30 yılda otizm tanılarında artış olduğu ve bunun pek çok faktöre bağlanabileceği açık. Son yapılan araştırmaların büyük bölümü bahsedilen bir ilişkiden bahsetse bile mekanizmayı henüz ortaya koyabilmiş değil. Kısacası, “Parasetamol otizm yapar” demek, gökte bir bulut görüp hemen yağmur fırtınası beklemek kadar kolay, ama o kadar da güvenilir değil.
Kurgu ile bilimsel kanıt arasındaki çizgi, özellikle halk sağlığı gündemlerinde sık sık bulanıklaşıyor. Resmi söylemler, özellikle devlet kurumlarının yayımladıkları kamu güveni açısından son derece etkili olabilir. Ancak, bilimsel bir iddianın resmi ağızdan duyurulması onun doğruluğu anlamına gelmez.
Bilimsel iddiaların, özellikle insan yaşamını doğrudan ilgilendirenleri dikkatle sınanmalı, uzman görüşlerine başvurulmalı ve resmi açıklamalar eleştirel bir süzgeçten geçirilerek okunmalıdır. Bu noktada bilim haberciliği de kritik rol oynar. Halkı korkutacak söylemler yerine, sınırlılıklarını, çelişkilerini ve güvencesini açıkça veren bir üslup tercih edilmelidir.
Bilim, hızlı cevap veren bir alan değildir. Toplumun istediği “net hüküm” ile bilimin sunduğu “ihtiyat payı” arasında hep bir gerilim olacaktır. Ancak mesele, sağlığı siyasetin oyuncağı haline getirmemek. Çünkü bilimsel şüpheciliğin yerini siyasal sloganlar aldığında zarar gören yalnızca ilaç endüstrisi değil, toplumun bizzat kendisi oluyor.
*Parasetamol (asetaminofen), dünya genelinde en yaygın kullanılan ağrı kesici ve ateş düşürücülerden biridir. Hafif ve orta şiddette ağrıların tedavisinde, özellikle baş ağrısı, kas ağrısı, soğuk algınlığı ve grip semptomlarında kullanılır.
DR. ÖMÜR TANYEL
BEYİN VE SİNİR CERRAHİSİ UZMANI