Tarafsız yargılama ve yaşam hakkı - Doğan Soyaslan
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Tarafsız yargılama ve yaşam hakkı - Doğan Soyaslan

24.09.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Image

Daha önce iki kez kanseri yenen Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, cezaevinde kaldığı süreçte 21 kilo verdi. Lenfoma şüphesiyle ameliyat olduktan sonra anjiyo operasyonu geçirerek elleri kelepçeyle yeniden cezaevine gönderildi. Çalık tedavi görürken annesi hastane kapısında kendisini bekledi.

Osmanlı İmparatorluğu I. Dünya Savaşı’nı kaybeden ülkeler arasındaydı. Savaşın sonunda ülke galip devletlerce işgal edildi. Padişah ve hükümet teslim oldu. Atatürk ve arkadaşlarının önderliğinde Türk halkı, Kuvayı Milliye, örgütlenerek 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi’ni oluşturdu. Kuvayı Milliye, Cumhuriyet Halk Partisi’ni doğurdu.

Yurttan düşmanlar atıldı. Bireyin olmadığı, herkesin kul sayıldığı, her şeyin bir kişiye ve çevresine bağlandığı ortaçağ teokrasisi olan hilafet ve saltanat kaldırıldı. Batılı kültür değerleri ve hukuk düzeni benimsendi ve 1950 yılında çok partili siyasi hayata geçildi. Ancak toplumda, devletin dinden ayrılamayacağına inanan bir kesim yeni kültür düzenini milli manevi değerle bağdaşır görmedi, kurduğu siyasi partilerle zamanı geldiğinde İslami bir rejim oluşturma peşinde koştu. Ancak asker ve yargı bürokrasisi buna izin vermedi, hukuka ve devlet ilkesine bağlılığa uyuldu.

2002 yılında laik Cumhuriyete bağlı kalacağı vaadi ile AKP iktidara geldi. Kendisini hukuk ile bağlı saymadı. Yargı, ordu ve idari bürokrasiyi Cumhuriyet değerlerini benimsemeyen, biat eden görevlilerden oluşturdu. Yüksek Seçim Kurulu, anayasayı ihlal ederek geçersiz oyları geçerli olarak kabul etti ve 16 Nisan 2017 tarihli anayasa değişiklikleri ile parlamento bertaraf edilerek devlet bir kişiye teslim edildi. O zamana kadar yapılan hukuksuzluklar hukukileştirildi.

Demokrasinin dayandığı temel direk büyük ölçüde yıkıldı. Cumhurbaşkanlığı ile parti liderliği bağdaştırılarak parti ile devlet birleştirildi. İki sıfatın cumhurbaşkanında birleşmesi muhalefet partilerine oy verenlerde de devletin parti devleti olduğu düşüncesini yaratır. Bu durum vatandaşın devleti kendi devletleri olarak benimsemelerini zorlaştırır.

BELEDİYELERE OPERASYON

31 Mart 2024 tarihli yerel seçimlerde ülkenin sanayileşmiş şehirlerinde ve özellikle İstanbul’da CHP büyük başarı kazandı. Bu başarıdan AKP rahatsız oldu. CHP’li belediyeler hakkında soruşturmalar başladı. 4 Kasım 2024 tarihinde Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer tutuklandı. Cumhurbaşkanı, “Turpun büyüğü heybede” ve “Cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda bakalım daha kaç CHP’li telef olacak” gibi sözler söyledi. Arkasından cumhurbaşkanı adayı İstanbul Büyükşehir Belediye başkanının diplomasının elinden alınması ve tutuklanması, nihayet aralarında Adana, Mersin, Antalya Büyükşehir Belediye başkanlarının da bulunduğu 16 belediye başkanının tutuklanması gerçekleşti. Bir büyükşehir belediye başkanı, tutuklanmaktan korktuğu için cumhurbaşkanının himayesinde AKP’ye katıldı.

“Turpun büyüğü heybede” sözünün anlamı, bu soruşturmaların arkasında cumhurbaşkanının olmasıdır. Oysa başta cumhurbaşkanı olmak üzere hiç kimse adil ve tarafsız yargıya telkinde bulunamaz (AY. md. 138/2). Cumhurbaşkanı devletin başı olması nedeniyle hukuk kurallarının herkese eşit bir şekilde uygulanmasının garantörüdür. Cumhurbaşkanının bu davanın arkasında olduğunu bilen savcı veya hâkim bağımsız hareket edemeyecektir. Ya iktidarın beklentisi doğrultusunda karar verecek ve kariyerinde bir üst makama gelmeyi bekleyecektir ya da bir başka kente sürülmeyi göze alacaktır. Bu durumların tarafsız, adil yargı ile uyuşması mümkün değildir.

Belediye başkanları rüşvet, ihaleye fesat karıştırma ve imar yolsuzluğu gibi suç isnatları nedeniyle tutuklandı. Bir insanın tutuklanması onu itibarsızlaştırır, saygınlığını azaltır, kendisine karşı toplumsal husumet doğar. Tutuklu cezaevinde hür değildir, içinde bulunduğu ortamın doğası gereği baskı altındadır. Koğuşlar kalabalıktır, iyi beslenemez, sağlığı bozulur. Eşi ve çocukları ekonomik açıdan muhtaç konuma düşerler. Kaldı ki aylarca tutuklu kalan kişi beraat edebilir. Nitekim Ergenekon ve Balyoz davalarında böyle olmuştur.

SEÇME HAKKI İHLAL EDİLİYOR

Kişinin tutuklanmasının amacı, delillerin ortadan kaldırılmasını önlemek ve yargılamayı sağlamaktır. Tutuklamanın ön şartı kişinin hakkında kuvvetli suç şüphesinin bulunmasıdır (İHAS md. 5/1-c, CMK md. 100). Ayrıca kişi mahkûm oluncaya kadar masumdur (Anayasa md. 38/4). Suçun ağırlığı ve delil durumu tutuklamayı haklı kılmalıdır.

Hukuk düzenleri tutuklamanın zararlı neticelerini ortadan kaldırmak için alternatif tedbirler öngörmüştür. Tutuklama tedbirine başvurmaksızın elektronik kelepçeli adli kontrol tedbiri uygulayarak sanığı kontrol altında tutmak, yargılamayı yapmak, böylece tutuklamanın amacına ulaşmak mümkündür (CMK md. 109).

ADLİ KONTROL VE TUTUKLAMA

Belediye başkanları halkın iradesi ile seçilmiş kişilerdir. Tutuklanmaları görevlerini icraya engel olmaktadır. Tutuklama tedbiri halkın seçme hakkını ihlal etmektedir. Oysa adli kontrol tedbiri ile başkan görevini icra edebilecektir. Bu nedenle tutuklama tedbiri orantısızdır; adli kontrol tedbiri orantılıdır, daha adildir. Ayrıca tutuklu başkanlardan ciddi şekilde sağlık sorunları olan ve tedavi görenler de vardır. Seçilmiş olmaları ve sağlıklarının bozuk olması tutuklama tedbirini orantısız hale getirmektedir. Yaşam hakkının, seçme ve seçilme hakkının ihlali sayılacaktır. Oysa adli kontrol tedbiri daha orantılı olacaktır.

Ayrıca iç hukukumuzu oluşturan Avrupa normlarına göre hak ihlali yapan tedbir demokratik bir ülkede son çare olarak uygulanır. Somut olayda tutuklama tedbirini uygulamak son çare değildir. Adli kontrol tedbiri çok daha isabetlidir.

Kamu idarelerinde rüşvet verildiği, ihaleye fesat karıştırıldığı, tüm belediyelerde imar yolsuzluğu olduğu hep söylenir. Soruşturmaların sadece CHP’li belediyelere yönelik olması, siyasi saiklerle yapıldığının göstergesidir. Amaç muhalifleri itibarsızlaştırarak yıpratmaktır. Ancak bu hesap tutmayacaktır. “Çarıklı erkan” iktidarın rakibini hapse attığının farkındadır ve mazlumun yanındadır. Başkanların tutuklanması siyasi husumeti artıracak ve adliyeyi itibarsızlaştıracaktır. Ancak iktidarlar geçicidir. Gün gelir devir değişir. Başkanların hukuksuz yargılandıkları ortaya çıkar.

PROF. DR. DOĞAN SOYASLAN

Yazarın Son Yazıları

Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025
Efsanevi bir dönemin sonu - Doç. Dr. Hüner Tuncer

10 Kasım 1938 tarihi, tarihte hiç kuşkusuz bir dönüm noktasıdır! Bu tarihle birlikte Türkiye’de efsanevî bir dönem sona ermiştir. Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren gözlerini her gün yeni bir masala, gerçekleşmesi olanaksız gibi görünen yeni bir düşe açan Türk ulusu, bundan böyle hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağının ayırdına varmaya başlayacaktır.

Devamını Oku
11.11.2025