Yerel yönetim reformları ne anlatıyor? - Doç. Dr. Ozan Zengin
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Yerel yönetim reformları ne anlatıyor? - Doç. Dr. Ozan Zengin

23.09.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

AKP döneminin en önde gelen reform gündemlerinden biri yerel yönetimler oldu. İktidara geldikten bir yıl sonra AKP, tüm yerel yönetim birimlerini kapsayan düzenlemeler yapmaya başlamıştı. İl özel idaresi ve belediye kanunları toptan yenilenmiş, yapılan düzenlemelerden köyler dolaylı etkilenmişti. Bu düzenlemelerle yerel yönetimlerin hem yetki, görev ve sorumlulukları hem de yetki alanları değişime uğramıştı.

Bu süreçte yerel yönetim kanunları ve münferit kanunlarla merkezi yönetimin idari vesayet yetkileri azaltılmıştır. Meclis kararlarının ve bütçenin onaydan azat edilmesi, Meclis’in fesih nedenlerinin azaltılması ve Danıştay kararına bağlı kılınması, valilik aracılığı olmadan kamu kuruluşlarıyla doğrudan yazışma yetkisi verilmesi, akla gelen birkaç örnektir. Daha önemlisi, idari ve mali özerklik ile yerellik/ hizmette halka yakınlık gibi idari vesayeti daraltan ifadeler kanunlara girmiştir. Bunlara ek olarak norm kadro, arsa ve konut üretimi, imar uygulamaları, özel sektöre iş gördürme, pay aktarım usulü, gelirler gibi konularda da yerel yönetimlere ama özellikle de belediyelere açılım sağlanmıştır.

SÖZ BÜYÜĞÜN...

Reform çalışmalarının iki ana eğilimi vardır. İlki, büyük ve orta ölçekli şehirlerin sınırlarını genişletmek; ikincisi biraz önce saydığımız şehirlerin sınırları içine giren küçük ölçekli belediye ve köyleri kapatmaktır.

Reformda aslan payını büyükşehir belediyeleri almıştır. Kamuoyunda ses getiren ve bilinirliği en yüksek olan reform ayağı, büyükşehir belediyeleridir. Özellikle 2012 yılında çıkarılan ama 2014 seçimleriyle yürürlüğe giren 6360 sayılı kanunla büyükşehir sayısı 16’dan 30’a çıkarılmıştır. Büyükşehir belediyesi olmak için gerekli 750 bin nüfus şartı belediye sınırı içindeki nüfus olmaktan çıkarılıp il nüfusu düzeyine çekilince önce 13, Ordu’nun eklenmesiyle de toplamda 14 il belediyesinin büyükşehir belediyesine dönüşmesi mümkün olmuştur.

Büyükşehir belediyesi sayısının artmasının yanı sıra belediyelerin yetki alanlarında başka bir ifadeyle sınırlarında da değişime gidilmiştir. İki kademeli yapıda büyükşehir belediyeleri ve büyükşehir ilçe belediyeleri artık kanıksanmış hali ile kentsel yerleşimlerden sorumlu yönetim birimleri değil kırsal yerleşimleri ve yerleşime açık olmayan alanları da kapsayacak şekilde il ve ilçe mülki sınırları içindeki tüm alanlardan sorumlu birimler haline gelmişlerdir. Mülki sınırlarla çakıştırılmasından ötürü bu yeni sınırlar içinde kalan belde/kasaba belediyeleri ve köyler mahalleye dönüştürülerek tüzel kişilikleri kaldırılmıştır. O tarihlerde 2 bin 950 belediyeden1076’sı, 34 bin 283 köyden de 16 bin 544’ü kapatılmıştır.

REFORMUN NEDENLERİ

İktidar ve taraftarları büyükşehir belediyeleri reformunu imar-plan bütünlüğü, personel, bütçe ve araç gereç bakımından idari kapasitesi yetersiz yerel yönetim birimlerinin kapatılarak hizmet etkinliğinin ve verimliliğinin sağlanması gibi teknik sebeplerle meşrulaştırmak istemiştir. Ancak reformun asıl nedenleri başkadır.

İlki, örtük bir neden olan seçim çevresinin kırsal alanları dahil edilerek genişletilmesidir. İkincisi, 6360 sayılı kanunun gerekçesinde ifadesini bulan küreselleşmiş bir dünyaya “bölge” niteliği arz eden il ölçekli kentlerle uyum sağlamak, ulusal ve uluslararası yatırımcıyı bu bölgelere çekebilmektir. Genişlemiş yetki alanlarıyla büyükşehir belediyeleri sermaye kesimine cazip kılınmaya çalışmıştır.

Üçüncüsü, kanunun hazırlık ve yayım döneminde AKP’nin Kürt siyasal hareketiyle birlikte yürüttüğü “çözüm süreci”ne “yerel”de somutluk kazandırmaktır. Yeni büyükşehir belediyeleri düzeniyle hem AKP hem de DEM Parti (O zamanki adıyla BDP), seçimlerde ve sonrasında küresel, ulusal ve yerel ekonomipolitik çerçevesinde hedeflerine ulaşmayı planlıyordu. Seçime gelmeden ortaklık bozulsa da her iki parti seçimde siyaseten istediğini aldı.

Bu ortaklık günümüzde MHP’nin desteğiyle yeniden kuruldu. Büyükşehir belediyeleri düzeni yaklaşık 10 yıl önce gerçeklik kazanmıştı. Bu sefer düzen arayışı kendisini doğrudan anayasa tartışmalarında ve siyasi özerklik çağrışımlı “yerel özerklik”, “ademi merkeziyet” söylemlerinde, savunularında bulmaktadır.

İçinde bulunduğumuz tarihsel koşullar ve bağlam bakımından klişeleşmiş pozitif söylemlerin dikkatle değerlendirilmesi ve bazı siyasi stratejilerin sürekliliğinin gözden kaçırılmaması gerekmektedir…

Doç. Dr. Ozan Zengin

İlgili Konular: #AKP #Yerel Yönetim

Yazarın Son Yazıları

Devlet ve kalkınma Okan Toygar’ın - Bilin Neyaptı

Bir ülkede ekonomi yönetiminin temel hedefleri verimlilik ve adil bölüşümdür.

Devamını Oku
18.12.2025
Programda işçinin adı yok - Engin Ünsal

CHP 39. Olağan Kurultayı’nda tüzük değişikliği yaptı ve iktidar programını kabul etti.

Devamını Oku
17.12.2025
Yargı öyküleri - Ziya Yergök

Yıllar önce, 5 Ocak 1982’de Çetin Altan’ın Milliyet gazetesindeki “Şeytanın gör dediği” adlı köşesinde “Eski (Mahkeme Koridorları) sütununa özlem” başlıklı yazısında yer alan, bir ceza avukatının “Oturum” adlı anı kitabından alıntılanmış ilginç bir yargı öyküsüne değinmek istiyorum.

Devamını Oku
17.12.2025
Devletçiliğe dönebilmek... - Kemal Onur

Demokratik ve laik sosyal hukuk devletimizin kurucu lideri Atatürk’ün yönetimi döneminde; ülkemizin ulusal çıkarı açısından bilimsel anlayış ve duyarlı bir bilinçle, iç ve dış sermaye şirketlerinin çıkarları için vahşi madenciliğe kesinlikle fırsat verilmemiştir!

Devamını Oku
17.12.2025
Bu çığlığı duyun! - Mustafa Gazalcı

MESEM, Milli Eğitim Bakanlığı’nın sözde mesleki teknik eğitim merkezleri uygulaması.

Devamını Oku
16.12.2025
ABD’nin esnek realist stratejisi - Nejat Eslen

11 Eylül’ün hemen sonrasında ABD, tek kutuplu dünya düzeninin verdiği cesaretle küresel egemen güç olmanın hayallerini kuruyordu.

Devamını Oku
16.12.2025
Çağdaşlık yolunda bir ömür - Hüseyin Karataş

Çağdaşlık eksikliğine ve dokunulmazlara dokunan sevgili hocam Prof. Dr. Türkan Saylan...

Devamını Oku
13.12.2025
Geleceğin savaş alanı, Türkiye ve Karadeniz - Doğu Silahçıoğlu

“Erken Cumhuriyet dönemi”nde (1923-1938) savunma sanayisindeki gelişmeler Türkiye’yi; başta uçak olmak üzere harp silah araç gereçlerinde dış satım yapan bir ülke konumuna getirmişti.

Devamını Oku
12.12.2025
Gençlik MESEM’den büyüktür - Kaan Eroğuz

AKP iktidarı tarafından 2016 yılında örgün ve zorunlu eğitim kapsamına alınan mesleki eğitim merkezleri (MESEM), çocuk işçiliğinin yaygınlaşmasında ve “kurumsallaşmasında” kritik bir rol oynuyor

Devamını Oku
12.12.2025
Komisyonda emekçinin adı yok - Şükrü Karaman

Milyonlarca emekçinin yeni ücrete ilişkin alacağı kararı merakla beklediği Asgari Ücret Tespit Komisyonu çalışmalarına yarın başlayacak.

Devamını Oku
11.12.2025
İnsan onuru ve demokrasi - Ayşe Atalay

TDK sözlüğünde “onur” kavramı insanın kendisine karşı duyduğu saygı olarak tanımlanıyor.

Devamını Oku
11.12.2025
Karadeniz’de neler oluyor? - Can Erenoğlu

Dünyanın en güvenli ve istikrarlı denizi Karadeniz dünyanın en tehlikeli deniz alanına mı dönüştürülüyor?

Devamını Oku
10.12.2025
Gelir adaletsizliği tırmanıyor! - Devrim Onur Erdağ

Türkiye'de emeğin değeri uzun zamandır siyaset meydanında sıkça dile getirilen bir konu.

Devamını Oku
10.12.2025
Yeni feodal çağ ve dijital baronluk - Doğan Sevimbike

Yanis Varoufakis’in No Kings Means No Barons başlıklı yazısı, çağımızın ekonomik ve siyasal düzenini “yeni bir feodalizm” olarak niteliyor.

Devamını Oku
09.12.2025
Erdoğan’ın 2005’teki hayalleri - Kadir Serkan Selçuk

Yıl 2005. Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o dönem henüz el konmamış olan Sabah gazetesinin 20. kuruluş yıldönümü için gazeteye bir yazı yazmıştı.

Devamını Oku
09.12.2025
Terörist başının ayağına gitmek... - Hatice Topçu

Ulus devletler; tarih bilinci, ortak coğrafya ve dil birliğine dayanır.

Devamını Oku
08.12.2025
‘Kırkyama’ siyaset… - Prof. Dr. Utku Yapıcı

Türk siyasetinde son yıllardaki en ilginç gelişme siyasi kimlikler düzleminde yaşanıyor.

Devamını Oku
08.12.2025
Çocuklarımız artık kimsesiz mi? - Özgür Hüseyin Akış

Cumhuriyetin kuruluş yıllarında söylenmiş bir cümle hâlâ kulaklarımızda çınlar:

Devamını Oku
07.12.2025
Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025