AKP iktidara geldikten sonra “askeri vesayeti ortadan kaldırmak” sloganı ile başlayan, 15 Temmuz hain darbe girişimi fırsata dönüştürülerek artan bir şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) önemli darbeler vurmuştur.
Bu kapsamda üst düzey komuta yapısı anayasaya aykırı olarak değiştirilmiş, askeri sağlık, eğitim ve adalet sistemleri bozulmuştur.
Bu darbeler “askeri vesayeti ortadan kaldırmak” veya “ordunun sivil siyasetçe denetimi” amaçlarını aşmış, AKP’nin kendi ordusunu oluşturma çağrısına dönmüş ve TSK’nin gücünü ve saygınlığını azaltıcı boyutlara ulaşmıştır. TSK herhangi bir siyasal partinin değil, devletin ordusudur.
AKP tarafından TSK’de yapılan önemli değişikliklerden biri de ağustos ayında toplanan ve TSK’nin geleceğini belirleyen kararların alındığı Yüksek Askeri Şûra’nın (YAŞ) yapısının değiştirilmesidir.
ÖNCESİNDE DURUM NEYDİ?
Cumhuriyetin ilk kurumlarından olan YAŞ’ın yapısı ve işleyişi 17 Temmuz 1972 tarih ve 1612 sayılı “Yüksek Askeri Şuranın Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun”la belirlenmiştir.
Adı geçen yasaya göre YAŞ, başbakanın başkanlığında Genelkurmay başkanı, başbakan yardımcıları, adalet bakanı, içişleri bakanı, dışişleri bakanı, millî savunma bakanı, kuvvet komutanları (kara, deniz hava), ordu komutanları, donanma komutanı, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) genel sekreteri ile YAŞ üyesi orgeneral ve oramirallerden oluşmaktaydı (Md. 2). Buna göre YAŞ başlangıçta 6 sivil, 10 asker üye ile asker ağırlıklı olarak kurulmuştur.
YAŞ’ın bu yapısı AKP iktidarınca aşamalı olarak değiştirilerek sivil ağırlıklı duruma getirilmiştir.
İlk değişim 15 Temmuz hain darbe girişiminden hemen sonra 25 Temmuz 2016 tarih ve 669 sayılı kanun hükmünde kararname (KHK) ile yapılmış, 1612 sayılı yasanın 2. maddesi değiştirilerek ordu ve donanma komutanları ile MGK genel sekreteri YAŞ üyeliğinden çıkartılmışlardır. Böylece YAŞ, 6 sivil, 4 asker (Genelkurmay başkanı ve 3 kuvvet komutanı) olarak sivil ağırlıklı hale getirilmiştir. Aynı KHK ile YAŞ sekreterliği Genelkurmay Başkanlığı’ndan alınarak Milli Savunma Bakanlığı’na devredilmiştir.
YAŞ’ta yapılan ikinci değişiklik 2017 anayasa değişikliği ile icracı cumhurbaşkanı hükümet sistemine geçtikten sonra yapılmış, 15 Temmuz 2018 tarih ve 8 sayılı cumhurbaşkanı kararnamesi ile yasada olmayan Hazine ve maliye bakanı ile milli eğitim bakanı da YAŞ üyesi yapılarak sivillerin ağırlığı artırılmıştır (8 sivil, 4 asker). Anayasa cumhurbaşkanı yardımcılarının sayısını belirtmemiştir. Bu sayıya bağlı olarak YAŞ’ta sivillerin ağırlığı daha da artabilecektir.
ANAYASAYA AYKIRI
Anayasa başlangıç bölümünde “erkler ayrılığı” ilkesini benimsenmiş ve şöyle tanımlamıştır:
“Kuvvetler ayrımının, devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip belli devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak anayasa ve kanunlarda bulunduğu...”
Bu tanıma göre her erk kendi görev ve yetki alanında görev yapar, diğer erklerin alanına girmez. Bir erkin yaptığı bir işlemi diğer bir erk bozamaz.
Anayasanın cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini düzenleyen 104. maddesi erkler ayrılığı ilkesine uygun olarak cumhurbaşkanının kararname yayımlama yetkisini kısıtlamış, yasama alanına girişimini yasaklamıştır. Buna göre, “Kanunda açıkça düzenlenen konularda cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde, kanun hükümleri uygulanır.”
Başlangıç bölümünde belirtildiği gibi “Üstünlük anayasa ve yasalardadır”.
8 sayılı cumhurbaşkanı kararnamesi ile 1612 sayılı yasada yer almayan Hazine ve maliye bakanı ile milli eğitim bakanı YAŞ üyesi yapılarak 1612 sayılı yasa ile 8 sayılı cumhurbaşkanı kararnamesi arasında farklı hükümler oluşmuştur. Cumhurbaşkanı yetkisini aşmıştır. Bu durumda anayasanın 104. maddesi gereği 8 sayılı cumhurbaşkanı kararnamesi değil, 1612 sayılı yasa uygulanmalıdır. Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) bu yönde emsal kararları bulunmaktadır. Hazine ve maliye bakanı ile milli eğitim bakanının üye olarak katıldıkları YAŞ anayasaya aykırıdır.
YAŞ’ta kararları oyçokluğu ile alındığından konu önemlidir. Adı geçen bakanların birinin veya ikisinin dahil olduğu çoğunlukla alınan YAŞ kararları yasal dayanaktan yoksun olduğundan yok hükmündedir.
ULUSAL GÜVENLİK SORUNU
YAŞ’ın bugünkü yapısı anayasaya aykırılık yanında ulusal güvenliğimizin güvencesi olan TSK için önemli sakıncalar doğurmaktadır. 1612 sayılı yasaya göre YAŞ üyesi olan ordu ve donanma komutanlarının yerine üye yapılan bakanların görev alanlarının general/amiral yükselmeleri ile ilgisi yoktur.
Bakan olmak için milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olmak yeterlidir. (18 yaşını doldurmak ve AY 67’de sayılı suçlardan hüküm giymemiş olmak). Bu niteliklere sahip fakat askerlik yapmamış ya da kısa dönem veya bedelli askerlik yapmış bir kişi bakan olabilir ve YAŞ’ta general/amiral yükselme veya emekliliklerine karar vereme yetkisine sahip olabilir. Bakanların görev alanları ve askeri bilgi ve birikimleri YAŞ’ta görüşülen subay ve general/amirallerin mesleki yeterliliklerini (liyakatlerini) değerIendirmeye uygun değildir. Oysa YAŞ üyesi ordu ve donanma komutanları, orgeneral/oramiraller YAŞ’ta görüşülen astlarını denetlemelerde, tatbikatlarda, operasyonlarda, plan seminerlerinde, karargâh çalışmalarında yakından tanımak ve mesleki yeterliliklerini değerlendirmek olanağına sahiplerdi. Bu olanağa sahip olmayan siyasetçi bakanlar liyakat yerine adayların iktidar partisine, onun başkanına ve parti ideolojisine yakınlığına bakarak karar verecekler, bu da adaylar arasında adaletsizliğe neden olacak ve orduda huzursuzluk yaratacaktır.
Bakanlar parlamenter sistemde olduğu gibi TBMM’ye karşı değil, kendilerini atayan, görevden alabilen aynı zamanda YAŞ’ın başkanı olan cumhurbaşkanına karşı sorumluluk duymaktadır. Bu nedenle YAŞ kararları liyakati esas alan azınlıktaki komutanların değil, sadakati esas alan çoğunluktaki siyasetçilerin tercihleri doğrultusunda şekillenecektir. TSK’nin komuta kadrosunun liyakate göre değil, iktidara sadakate göre belirlenmesi ölümcül bir yanlıştır. Tarihte bunun acı örnekleri vardır.
Bağımsızlık savaşımızda Yunan Anadolu Ordusunun Komutanı General Hacıanesti Kral ile Başbakan Venizelos arasındaki siyasal çekişmede salt krala bağlılığı nedeniyle yarbayken generalliğe yükseltilmiş ve bu göreve getirilmiş, liyakatli komutanların komutasındaki Türk ordusu karşısında ordusunu bozguna uğratmıştır. Savaşın sonucunu komutanlar arasındaki liyakat farkı belirlemiştir.
Her subay ve general/amiral meslekte yükselmek ve daha büyük birliklere komuta etmek ister. Yükselmelerin mesleki yeterliliğe göre değil, iktidar partisine yakınlığa göre yapıldığını gören subay, general/amiraller mesleki yeteneklerini kendi komutanlarına göstermek yerine iktidar partisine yakın görünmek eğilimine girebilirler bu da diğer önemli bir sakıncaya, orduya siyasetin girmesine neden olur. Bu bir orduya yapılabilecek en büyük kötülüktür.
Balkan Savaşı’nda Osmanlı ordusunun ağır yenilgisinin önemli bir nedeni askerlerin “ittihatçı” ve “itilafçı” olarak bölünmüş olmalarıdır. Bağımsızlık savaşındaki Yunan ordusunun ağır yenilgisinde de askerlerin “kralcı” ve “Venizelosçu” olarak bölünmüş olmaları önermeli bir etkendir.
Demokrasilerde iktidar değişimi normal olduğundan yeni gelen iktidarın general/amiralleri “eski iktidardın adamları” olarak görme tehlikesi vardır.
Sonuç olarak YAŞ’ın değiştirilen yapısı anayasaya aykırılık yanında TSK komuta kadrosunun liyakate göre değil, iktidar partisine sadakate göre belirlenmesi ve orduya siyasetin girmesi gibi büyük sakıncalar içermektedir. Bu yaşamsal önemde ulusal güvenlik sorunudur.
Yasada olmadıkları halde Hazine ve maliye bakanı ile milli eğitim bakanını YAŞ üyesi yapan 8 sayılı cumhurbaşkanı kararnamesinin yukarıdaki gerekçeler iptali için idari yargıya başvurulmalıdır. YAŞ, 2016 öncesinde olduğu gibi orgeneral/ oramirallerin bulunduğu asker ağırlıklı yapıya döndürülmelidir.
DR. CİHANGİR DUMANLI
EM.TUĞGENERAL, HUKUKÇU