Acıktıysan acık ye...
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Acıktıysan acık ye...

19.04.2022 05:00
Güncellenme:
Takip Et:

Şimdilerde sürmekte mi bilmiyorum ama yirminci yüzyılın ortalarında Türk ailelerinin kadın tayfası, acıkan çocuklara “Acıktıysan acık ye, / derelerde böcük ye, / kaynananın etini, /kayınbabanın budunu(!) ye...” tekerlemesini söylerlerdi. Aslında sansürsüzü bence daha güzeldir.

İktidarlar, muktedirler, zenginler, din adamları açlık ve yoksulluğu hep istismar etmişlerdir.

Bir hadis-i şerif “Her şeyin bir zekâtı vardır, bedenin zekâtı da açlıktır” dermiş... Hadislerin çoğu sahih değildir, karnı tokların uydurmasıdır. Kuran’a son şeklini vermek için Hz. Osman döneminde ayetler derlenirken, açlık ve yoksulluğu öven ayetlerin derlemeciler tarafından kutsal kitaba sokuşturulduğunu iddia edenler vardır.

İnsanların “toplama ve avcılık çağı”nda aç kaldıklarını düşünmek pek mümkün değil. Eli ayağı tutan aç kalmazdı. Özel mülkiyet ve tarım toplumunun oluşmasıyla insan açlıkla tanışmış olmalı. O gün bugündür yoksulluk ve açlık var.

Laf açlıktan açıldığına göre, izninizle biraz malumatfuruşluk edelim. Açlık denince akla Fransa Kraliçesi Marie Antoinette gelir. Bildiğiniz gibi bu talihsiz kraliçe, 1789 Büyük Fransız Devrimi’nden sonra giyotinle tanışmıştı. Güya, Marie Antoinette, devrim öncesinde halkın açlıktan, ekmeksizlikten isyan ettiğini öğrenince “Ekmek yoksa pasta yesinler” diyesiymiş. Kitaplarda “S’ils n’ont pas de pain, qu’ils mangent de la brioche” diye yazıyor ki “Ekmekleri yoksa, yağlı çörek yesinler!” anlamına geliyor. Acaba “la brioche”u “pasta” diye mi çevirdiler? İtalyanca “pasta”, Fransızca “pâte” (hamur) yesinler de demiş olur ki ikisi de “makarna” anlamına geliyor. Bu durumda, “Ekmekleri yoksa makarna yesinler” dil mantığı açısında doğru ama ekmeği olmayan makarnayı nereden bulacak? Ekmek ya da makarnayı evde yapsın diyecekler ama ekmek ve makarna bulamayan unu nereden bulsun? Yoksa buğday alıp değirmene mi götürsünler? Bunu söyleyeni vallahi falakaya yatırıp ayağından asarlar.

1950’lerden bu yana, bu “Pasta yesinler” aktarımı “tarihi sözcükler” kitaplarında ortaya çıktı. Ama biri Véronique Campion-Vincent ve Christine Shojaei Kawan’ın, öteki Cécile Berly’nin kitapları belleklere kazınan bu sözün tam anlamıyla “uydurma”, “yakıştırma” olduğunu kanıtlamaktadır. Düşenin dostu olmaz.

Tarihin iletişimsiz, izole yaşandığı bir döneminden söz ediyoruz. Alımlanan bilgiyi anında denetlemek mümkün değil, bu durumda günümüzde “şehir efsanesi” denen tevatürler karışıyor gerçek ve yanlışlara. Marie Antoinette’in o malum cümleyi söylemiş ya da söylememiş olması önemini yitiriyor: Bir kraliçe, soylu ve zenginin halktan bu denli uzak ve merhametsiz olması “durumu” gerçeğe çok yakın; zaten benzer durumlarda buna benzer sözlerin kullanıldığına tanık olmaktayız: Kimisi, “Bayat ekmek yediklerine göre karınları aç değil” demekte, kimileri yarı açlığın Kuran’da övüldüğünü ileri sürmekte...

Bayan Emine Erdoğan’ın “O halde porsiyonu küçültsünler!” cümlesinin Fransa Kraliçesi’nin “Ekmekleri yoksa çörek (makarna) yesinler” cümlesiyle aynı kaderi paylaşması epeyce olası. Üstelik, ileride, dedi/demedi tartışması da olmayacak: Yazılı basın, televizyon ve ses kayıtları var.

Erdoğan iktidarı, iletişim çağı öncesi döneme ait söylenti, tevatür, masal, kıssahan masallarını kullanmakta pek usta. Bugün söylediğinin yarın tersini söyleyerek, üçüncü gün cümleyi tersine çevirerek ve fiilleri hep gelecek zaman kipinde kullanarak, gerçek ve doğruları bağlamından kopararak zihinleri bulandırmakta ve bir yalan dünya yaratmakta... Bunu gazete, radyo, ses ve televizyon kayıtlarına karşın yapmakta.

Bu yazıda anlattıklarımı 3 Nisan 2022 tarihli Cumhuriyet gazetesinin manşeti özetlemekte: “İktidar diyor ki yeme hayal-et”. Çünkü, “Yemek yeme, hayal et!” ve “Hayali et ye!” toplumun gerçekleriyle örtüşen, eldiven gibi eline oturan anlama sahip.

Et ve Süt Kurumu’nun yüzde 48’lik zammının tepki çekmesi üzerine, AKP Genel Başkanı Erdoğan, “Biz vatandaşımıza ucuz et yedirmekte kararlıyız!” demiş... Tarımın, hayvancılığın köküne kezzap dökülmüşken nasıl olacak bu iş? Cumhuriyet muhabiri Mustafa Çakır’ın yazdığı gibi “ahırlar bomboş”, çünkü sığırın işkembesi boşsa mezbahaya gider...

“Biz vatandaşımıza ucuz et yedirmekte kararlıyız!”ın “Ekmekleri yoksa makarna (çörek) yesinler”den farkı ne? 

Yazarın Son Yazıları

Gunnamak

“Doğurganlık hızı felaket!” Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, Saray’da yapılan Aile ve Kültür-Sanat Sempozyumu’nda, doğurganlık hızının “felaket düzeyine indiğini” söylemiş.

Devamını Oku
19.12.2025
Atatürk’ü örnek verip...

1 Ekim 2025 günkü Sözcü gazetesinin 11. sayfasında şöyle bir haber yayımlandı:

Devamını Oku
16.12.2025
Piliç değil bilinç

İnsanın kendisine sorduğu “Ben kimim” sorusu ve bir sorgulayıcının ona sorduğu “Sen kimsin” sorusu, gerçek anlamda, o kişiye varlığının adresini sormaktan başka bir şey değildir.

Devamını Oku
14.12.2025
MHP’li Semih Yalçın’a cevap

7 Aralık 2025 günü yayımlanan ve MHP’nin siyaset dağarı ile tarzını tasvir ettiğim “Vehim denen şey” başlıklı yazıma partinin genel başkan yardımcısı ve yazıda adı geçen kişinin (Semih Yalçın) tepki göstereceğini kuşkusuz tahmin ediyordum.

Devamını Oku
12.12.2025
Tek parti=Cumhuriyet

Tarih cahilleri ve tarih inkârcıları için bir kez daha okunması için dökümlü bir şekilde ve tekrar yazıyorum:

Devamını Oku
09.12.2025
Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025