Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz. Bu talep yeni değil. Ta 24 Ekim 2006 tarihinde, Avrupa Komisyonu’nun Uluslararası İlişkilerden Genişleme Sorumlusu ve yakından tanıdığım Alain Servantie’ye Hürriyet gazetesi yazarı olarak aşağıdaki mektubu (mesajı) göndermişim. Okuyalım:
“Cher Alain Bey,
Je suis trés content de trouver l’homme que je cherchais depuis longtemps. C’est vous! D’apres les militants kurdes et intello-turcs prokurdes, EU demante pour les Kurdes de la turquie l’enseignement en (dans la) langue maternelle de l’école maternelle jusqu’a la fin de l’université. C-a-d une deuxieme langue officielle. D’apres moi, EU demande pour les minorites de la Turquie ‘le droit d’apprendre librement sa langue maternelle’. J’ai cherché dans les textes d’EU mais je n’ai pas pu trouver une phrase qui demande un enseignelent en (dans la) langue materneile. Dans le ‘Report on Turkey’s progress towards accession [200612118 (lNl)] of the European Parliement’ (13.9.2006), dans 36. article, a la fin de la phrase j’ai lu: ‘...the free exercices of their cultural and educational rights by the Kurds’ Rapporteur: Camiel Eurlings. Voudriez-vous m’expliquer que-çe qu’il y a dans le panier de ‘educational rights’?
Amicalemet, Özdemir”
“Değerli Alain Bey,
Uzun süredir aramakta olduğum kişiyi bulduğum işin çok mutluyum. O kişi sizsiniz! Kürt militanlara ve Kürtçü Türk entelektüellerine göre Avrupa Birliği, Türkiye Kürtleri için anaokulundan üniversiteye kadar anadilde öğrenim hakkı yani ikinci resmi dil hakkı istemektedir. Bana göre Avrupa Birliği (AB) Türkiye’deki azınlıkları için ‘Ana dillerini özgürce öğrenmek hakkı istemektedir.’ ‘Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olmak için yaptığı ilerlemeler konusunda [20061218 (INI)] hazırlanan rapor’un 36. maddesinin sonunda ‘Kürtlerin kültürel ve öğrenim haklarını özgürce kullanması...’ ifadesini okudum. (Raportör: Camiel Eurlings)
‘Öğrenim hakkı’ sepetinde neler bulunduğunu bana açıklar mısınız?”
ALAİN SERVANTİE’NİN MESAJI:
“Cher Özdemir Bey,
L’Organisation de l’éducation nationale est une compétence des Etats membres, et l’Union n’intervient pas dans les programmes, ni a fortiori dans les langues officielles d’un pays (voir le traitement fait aux Russophones en Lettonie et Estonie: le russe n’est pas reconnu comme langue officielle, et l’Union a accepté que les populations russophones soient encouragées à apprendre la langue nationale, tout en insistant qu’ils puissent continuer à avoir un accès à l’enseignement dans leur langue maternelle - ce qui veut dire qu’un accès à l’enseignement en langue maternelle doit être possible, sans qu’on puisse préciser les conditions - ce sont les ‘educational rights’ du rapport de Camiel Eurlings (qui est traduit en français ‘droits linguistiques et culturels’”
ALAİN SERVANTİE’NİN MESAJI:
“Değerli Özdemir Bey,
Ulusal eğitimin (öğretimin) örgütlenmesi üye devletlerin yetkisindedir ve birlik, müfredata veya a fortiori (haydi haydi) bir ülkenin resmi dillerine müdahale etmez (bknz. Letonya ve Estonya’da Rusça konuşanlara muamele: Rusça resmi dil olarak tanınmamaktadır ve birlik, Rusça konuşan nüfusların ulusal dili öğrenmeye teşvik edilmesini kabul etmiş ancak anadillerinde eğitime erişiminin, koşullar belirtilmeden mümkün olması gerektiği anlamına gelir. Bunlar, Camiel Surlings raporunun (Fransızcaya ‘dilsel ve kültürel haklar’ olarak çevrilmiştir) ‘eğitim hakları’dır.”
Bu konuda yüzlerce sayfa yazı yazdım. Bunlardan biri “Türkiye’nin Sırat Köprüsü Açılım Masalı (Tekin Yayınları, 2015)” adlı kitabımın 24 ve 25. sayfalarında yer almaktadır. Avrupa Birliği’nin bu konuda almış olduğu kararı okuyalım:
“Kültürel çeşitliliğin sağlanması ve kökenlerine bakılmaksızın tüm vatandaşların kültürel haklarının güvence altına alınması. Bu hakların kullanılmasını engelleyen her türlü yasal hüküm -eğitim alanındakiler de dahil olmak üzerekaldırılmalıdır.” (“Ensure cultural diversity and guarantee cultural rights for all citizens irrespective of their origin. Any legal provisions preventing the enjoyment of these rights should be abolished, including in field of education.”)
Görüldüğü gibi Avrupa Birliği, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 42. maddesinin kaldırılarak Kürtçenin eğitim-öğretim dili olmasını istemiyor. Avrupa Birliği, vatandaşların kültürel haklarının devlet tarafından güvence altına alınmasını istiyor. Vatandaşların, devletin resmi dili olmayan anadillerini öğrenme talepleri bu güvencenin kapsamına girmez mi? Galiba giriyor. Ama Kürtçenin Türkiye Cumhuriyeti okullarında eğitim ve öğretim dili olması bu güvencenin kapsamı dışında. Zaten hükümet de “Kürtçe eğitim ve öğretim dili olması şöyle dursun seçmeli ders bile olamaz!” diyor. Buna karşılık, kışkırtılmış öğrenciler de Kürtçenin eğitim-öğretim dili ya da seçmeli ders olması için dilekçe veriyorlar. (Hürriyet, 3 Şubat 2002)
***
Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde Türklerden ve Kürtlerden başka etnik topluluklar da var: Lazlar, Çerkezler, Araplar, Boşnaklar, Nusayriler, Asuriler, Romanlar, Kıptiler vb. Ancak anayasaya göre bunların hepsi “Türk üst kimliği”nin şemsiyesi altında yer alırlar ve devletin resmi dili olan Türkçe vatandaşların hepsinin eğitim ve öğretim dilidir. Uluslararası yasalara göre de durum budur. Kürtler Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde topluca yaşasalardı durum farklı olmazdı. Bu nedenle bir hak isterken yerel ve uluslararası yasaları bilmek gerekiyor. Ayrıca şunu da çok iyi bilmeli ve asla unutmamalı: Kürtçe anadilde öğrenim hakkı istemek en azından özerlik ya da federasyon yani “bölünmek” anlamına gelir ki kendileri bilir. Ben sadece resmi dil Türkçe dışında bir “anadilde öğretim yapan ayrı bir okul” istemenin ne anlama geldiğini öğretmek için yazdım, yazıyorum.