AKP’yi iktidara getiren seçim
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

AKP’yi iktidara getiren seçim

23.11.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında, 27 Ekim 2002 günü “3 Kasım 2002” adıyla Hürriyet Pazar’da yayımlanan yazıyı, bu kez “AKP’yi iktidara getiren seçim” kimliğiyle okumanıza sunuyorum. Bir rastlantı sonucu karşıma çıkan bu yazıyı sizlerin de okumanızın yararlı olacağını düşündüm.

***

İşte açıkça yazıyorum: “Türk halkının dehası” diye bir deha tarzı olduğuna inanmam. Bütün halklar aşağı yukarı birbirine benzer. Mayasında tutuculuk, benmerkezcilik, açgözlülük ve çıkarcılık vardır. Bir seçmen, ne siyasal partilerden ne de milletvekillerinden daha iyidir. “Türk halkının dehası” safsatasını duyduğum zaman aklıma La Fontaine’in “Karga ile Tilki” öyküsü gelir: “Sesin ne güzel karga kardeş!” Tava gelen karga gagasını açar ve peynir tilkinin önüne düşer.

Bu halk, 1960’larda, “Herkes emeğinin karşılığını alacak!” sloganıyla seçim meydanlarına çıkan Türkiye İşçi Partisi TİP’e layık olduğu oyu vermedi. Çünkü köylüsünden memuruna, işçisinden işsizine herkes emeğine denk karşılığı değil, emeğinin kat kat fazlasını istiyordu. TİP 1970’te “Kürt halkının varlığı”ndan söz eden kongre kararı nedeniyle kapatıldı. Parti 1975’te tekrar kurulduysa da bir varlık gösteremedi ve o tarihten sonra Türkiye bir daha huzur yüzü görmedi. TİP kapatılmasaydı, sağ partiler TİP’e tahammül edebilseler ve halk da TİP’in değerini bilseydi, PKK belasını yaşamayan (yaşamamış, yaşamayacak olan) Türkiye şu anda Avrupa Birliği’nin en saygın üyelerinden biriydi.

“Türk halkının dehası” 1965-1975 yılları arasında yeterince uyanık olamadığı için bunun bedelini ülke yıllardır ödemekte. Gene bezirgân ruhu ve kapkaççı mantığıyla harekete geçerek intikam almak için sandığa gidecek olursa, seçimin ertesi günü “Yandım Allah!” naraları atmaya başlayacaktır. Seçmenin seçim sandığında lümpenleşmesi korkunç bir şey!

Almanya’da hem SPD/Yeşiller koalisyonuna, Demokratik Sosyalist Parti PDS’ye oy verip hem de yeşil sermaye madrabazları tarafından soyulmaya göz yuman, Milli Görüş tarafından efsunlanan; Türkiye’de Milli Görüş partilerinin ve kör muhafazakârlığın yörüngesinden çıkamayan bu halkın dâhi mi yoksa safların safı mı olduğuna karar vermek çok mu zor?

Ama şunu söyleyeyim: Bu seçim Türkiye Cumhuriyeti seçmeninin gireceği en önemli sınavdır. Bu seçimin sonuçları, Türkiye’nin Avrupa’daki ve dünyadaki yerine de karar verecek. Ama seçmenin bunun bilincinde olduğu kanısında değilim. Azıcık bilinç ve vicdanını da bir çuval una, bulgura, bir teneke margarine, bir şişe ayçiceği yağına değiştirmesinden korkarım.

Bu yazıda parti adları da vermek isterdim ama veremem! Ancak, lümpen seçmen ruhunun ve zihinsel yapısının gösterdiği yığınsal tepki ve koyunsal yönelim karşısında çok kaygılandığımı, bu insanlık ayıbından utandığımı da söylemeliyim. Tepki nedeni ile biçimi arasında hiçbir mantıksal uyum ve tutarlılık bulunmayan, vaatler gerçek mi yoksa palavra mı umursamayan, afyon yutmuş gibi yalpalayan seçmen kitlesi olur mu? Olur! Bu kitle 3 Kasım 2002 günü sandığa gidip Türkiye’nin kaderi için oy verecek! Bu korkutuyor beni!

Seçim sandığında barbarlaşacak seçmen korkutuyor beni! Yalan dolanı, hortum ve vurgunu umursamayan, etikçi görünüp ahlaki değerlere burun kıvıran; yenilik, gençlik, denenmemişlik gibi saçma kategorileri kendisine rehber yapmış bir seçmen yığışımının vereceği karar korkutuyor beni! Bir seçmen kitlesinin avantaya, bedavaya, emeksiz kazanca bunca düşkün oluşunun herhangi bir mazereti olamaz. Bu korkutuyor beni!

İşte bu lümpen seçmen yığışımı bir kez daha seçim sandığına gidiyor.

“Lümpen”i varoşun eşanlamlısı olarak kullanmıyorum. Lümpen seçmen sadece varoşlarda değil her yerde, Etiler’de, Bebek ve Tarabya’da, Çankaya’da, Alsancak’ta, Pozcu’da...

Dilerim sonumuz hayırlı olur!

(23 yıl önce yayımlanan ve beni yalancı çıkartmayan yazı burada sona eriyor!)

***

Dini bütün bir yaratık olmadığım için olacak bu dileğim göklerde kabul görmedi. 3 Kasım 2002 günü iktidara gelen AKP cihat kazanmış bir fatih anlayışıyla her şeyi sanki kılıçtan geçirdi ve ganimet devşirdi! Düşman bellediği anayasayı birkaç kez değiştirdi ama değiştirdiği anayasaya da saygı duymayıp çiğnedi. Anayasa Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarını yok saydı.

18 Kasım 2025 günü yayımlanan “Toplu İğne ve Nankörlük” başlığında dökümünü yapıp listelediğim Atatürk dönemi ile CHP döneminde hizmete sokulan fabrika ve işletmelerin neredeyse tamamını savaşta kazanılmış ganimetlercesine yok pahasına özelleştirdi ama etkili ve üretken bir özel kesim ekonomisi yerine devletin sırtından geçinen bir asalak ekonomi kurdu. Bunlar Demokrat Parti döneminde oldu. Demokrat Parti’nin ilk işlerinden biri halkın yurttaşlık bilincini oluşturmak ve Cumhuriyet kültürünü yaratmak üzere kurulan Halkevleri ile Halk Odaları’nı kapatmak oldu. Bir süre sonra Tercüme Odası unutuldu ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın dünya edebiyatının klasik ve çağdaş başyapıtlarını yayımlayan yayınevi kapatıldı.

1951, 1964 ve 1973 yıllarında Olağanüstü Türk Dil Kurultayı toplanarak tüzük değişikliği yaptı. 1951’deki olağanüstü kurultayda cumhurbaşkanlarının derneğin koruyucu başkanı olduğu ifadesi tüzükten çıkarıldı, eğitim bakanlarının doğal başkanlıkları kaldırıldı; yönetim, denetleme, haysiyet kurulları oluşturuldu. 1940-1950 yıllarında yarı resmi bir devlet dairesi gibi tasarlanmış olan Türk Dil Kurumu’nun (TDK) devletle bağları, 1951 olağanüstü kurultayında kesildi. 1951’de Demokrat Parti iktidarı da bütçe görüşmeleri sırasında kurumun ödeneğinin kesilmesine karar verdi. Kurum, çalışmalarını Atatürk’ün mirası ve yayın satış geliriyle sürdürdü. Daha doğrusu süründü!

***

Ve 3 Kasım 2002 seçiminde iktidara getirilen AKP de tıpkı “mal bulmuş Mağribi gibi”, bu kültürel yıkıma kaldığı yerden devam etmekte!

Yazarın Son Yazıları

Atatürk’ü örnek verip...

1 Ekim 2025 günkü Sözcü gazetesinin 11. sayfasında şöyle bir haber yayımlandı:

Devamını Oku
16.12.2025
Piliç değil bilinç

İnsanın kendisine sorduğu “Ben kimim” sorusu ve bir sorgulayıcının ona sorduğu “Sen kimsin” sorusu, gerçek anlamda, o kişiye varlığının adresini sormaktan başka bir şey değildir.

Devamını Oku
14.12.2025
MHP’li Semih Yalçın’a cevap

7 Aralık 2025 günü yayımlanan ve MHP’nin siyaset dağarı ile tarzını tasvir ettiğim “Vehim denen şey” başlıklı yazıma partinin genel başkan yardımcısı ve yazıda adı geçen kişinin (Semih Yalçın) tepki göstereceğini kuşkusuz tahmin ediyordum.

Devamını Oku
12.12.2025
Tek parti=Cumhuriyet

Tarih cahilleri ve tarih inkârcıları için bir kez daha okunması için dökümlü bir şekilde ve tekrar yazıyorum:

Devamını Oku
09.12.2025
Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025