Kürtçe güçlendirilecekmiş...
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Kürtçe güçlendirilecekmiş...

02.12.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış. Bunu söyleyen Mehmet Uçum, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başdanışmanı Mehmet Uçum... Mehmet Uçum’un benim “Türkiye’nin Sırat Köprüsü Açılım Masalı” (1) adlı kitabımı şimdiye kadar okumadıysa okumasını hararetle tavsiye ederim. Çünkü konuştuğu konuyu (konuları) ele alan tek kitaptır. 3 Şubat 2002 günü (yani bundan 23 yıl önce) Hürriyet Pazar’da yayımlanan “Kürtçe Eğitim” adlı yazı bu kitabın 23, 24, 25’inci sayfalarında yer almaktadır. Siftah olarak bu yazıyı okusun.

‘KÜRTÇE EĞİTİM’?

Tarihten ve geleneksel yönetim tarzından kaynaklanan nedenlerden dolayı birden fazla resmi dili olan ülkeler de (Belçika, İsviçre gibi) vardır. Ama birkaçı dışında, dünyanın her ülkesinde eğitim (anaokulundan üniversitenin sonuna kadar) o ülkenin resmi dilinde (dili ile) yapılır. Ancak, Belçika tek resmi dilin kaynaştırıcı erdeminden yoksun olduğu için, iki halkı özgür bıraksanız Vallonlar Fransa ile Flamanlar da Hollanda ile birleşmek isterler. Belçika yok olur.

Şuraya varmak istiyorum: Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulmaz” diyen 42. maddesine göre Türkiye’de Türkçeden başka bir dilde (bir dil ile) eğitim (öğretim) yapmak olanaksızdır. Çünkü ardından resmi yazışmaların, yargının dili gelir. Durup dururken Belçikalaşırsınız.

Köşe sahibi olmuş, birtakım fetvacı gazete yazarının “anadilde eğitim” deyişini elleri titremeden kullanmalarını, Türkçe bilincinden yoksun olmalarına bağlamamız gerekiyor. Belki kabalaştım ama ülkenin huzuru söz konusu olunca “kibarlık”ı bir yana bırakmak da kaçınılmaz oluyor.

Bu konuda onlarca sayfa yazı yazmama karşın derdimi anlatmak konusunda yeteneksiz olduğuma inanmak üzereydim ki Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu imdadıma yetişti. Talim ve Terbiye Kurulu’nda Anadolu liselerinde yapılacak reformla ilgili çalışmaların sürdürüldüğüne dikkat çeken bakan, yapılan çalışmaları şöyle özetliyor: “Yabancı dille eğitim yerine, daha yoğun bir şekilde yabancı dil eğitimi yapılacak.” İşte sonunda Türkçeyi doğru konuşan bir insanoğlu! Bakan şunu demek istiyor: Artık Anadolu liselerinde dersler yabancı dille (dilde) değil, Türkçe okutulacak ama yabancı dil öğretimine de ciddi ağırlık verilecek.

Avrupa Birliği’nin “Türkiye İçin Katılım Ortaklığı” metnini devlet de hükümet de vatandaş hazretleri de çok iyi anlamak zorundadır. Ne diyor söz konusu belge?

“Kültürel çeşitliliğin sağlanması ve kökenlerine bakılmaksızın tüm vatandaşların kültürel haklarının güvence altına alınması. Bu hakların kullanılmasını engelleyen her türlü yasal hüküm -eğitim alanındakiler de dahil olmak üzere-kaldırılmalıdır.”

Görüldüğü gibi Avrupa Birliği, anayasanın 42. maddesinin kaldırılarak Kürtçenin eğitim-öğretim dili olmasını istemiyor. Böyle olsaydı kısa vadeli hedefler arasında yer alan “Türk vatandaşlarının kendi anadillerinde televizyon ve radyo yayını yapmalarını yasaklayan her türlü yasal hükmün kaldırılması” maddesinde olduğu gibi bunu açıkca yazardı. Yazmadığına göre, ne istiyor Avrupa Birliği?

Avrupa Birliği, vatandaşların kültürel haklarının devlet tarafından güvence altına alınmasını istiyor. Vatandaşların, devletin resmi dili olmayan anadillerini öğrenme talepleri bu güvencenin kapsamına girmez mi? Galiba giriyor. Ama Kürtçenin Türkiye Cumhuriyeti okullarında eğitim ve öğretim dili olması bu güvencenin kapsamı dışında. Zaten hükümet de “Kürtçenin eğitim ve öğretim dili olması şöyle dursun seçmeli ders bile olamaz” diyor. Buna karşılık, kışkırtılmış öğrenciler de Kürtçenin eğitim-öğretim dili ya da seçmeli ders olması için dilekçe veriyorlar.

Bu son derece tehlikeli kör dövüşte, Avrupa Birliği (bu konuda) ne istediğini kesin bir dille açıklamalıdır. Devlet, anadillerini öğrenmek isteyenlere ne yapmaları gerektiğini açıklamalı ve bununla ilgili yasa çıkarmalıdır. Anadillerini öğrenmek isteyenler de Avrupa Birliği-Türkiye görüşmeleri başlayana kadar bekleyemezler mi? Bu sabırsızlık neden?

Gazete yazarlarına gelince: “Anadilde eğitim” ile “anadilin öğrenilmesi” aynı şey değildir. Bu ayrım konusunda son derece bilinçli ve dikkatli olmaları gerekiyor. Yoksa çıkacak kargaşanın baş sorumlusu olurlar!

***

Başdanışman Mehmet Uçum bu konuda şunları söylüyor: “Egemenliğin ve milli birliğin dili Türkçenin kapsayıcılığı işle Kürtçe ve diğer dillerin özgürlüğü arasında bir uyumsuzluk yoktur. Bu bağlamda Kürtçenin özgürlüğü güçlendirilecektir. Buna karşı çıkan kötü pratikler varsa bertaraf edilecektir.” (Sözcü, 24 Kasım 2025)

“Berfaraf etmek” faşistçe bir davranıştır. Örneğin Türkiye’de resmi dil Türkçe ve Lozan Anlaşması’nda yer alan ayrıcalıklı diller (Ermenice, Rumca, İbranice) dışında Kürtçeden başka Lazca, Çerkesçe, Boşnakça, Arapça, Kıptice gibi konuşulan diller de var. Bunlar arasından sadece Kürtçeye ayrıcalık tanıyıp devlet okullarında ya da özel okullarda Kürtçeyi nasıl öğreteceksiniz, Mehmet Uçum’un dediği gibi nasıl güçlendirecek ve kalıcılaştırılacaksınız?

“Egemenliğin ve milli birliğin dili Türkçenin kapsayıcılığı ile Kürtçe ve diğer dillerin özgürlüğü arasında bir uyumsuzluk yoktur. Bu bağlamda Kürtçenin özgürlüğü güçlendirilecektir. Buna karşı çıkan kötü pratikler varsa bertaraf edilecek” imiş.

Bu ne biçim Türkçe Allah Aşkına! “Kapsayıcılık”mış, “uyumsuzluk”muş. Önce, anayasanın 3. maddesinde ne yazıyor? “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.” Bunu yaz yeter! “Kürtçenin de anadil olarak okullarda kullanılması”nı isteyenler açığa düşerler! “Bu bağlamda”(?!) da ne demek oluyor Allah aşkına? Yasa Kürtçenin kullanım sınırlarını çizmiş ve böylece Türkçe ile bir başka dilin (Kürtçenin) aralarındaki farkı belirlemiş: TÜRKİYE’DE HİÇBİR DİL RESMİ OLARAK TÜRKÇEYE EŞİT DEĞİLDİR!

Ha, bir de “Hukuk reformu yapacaklar”mış ki Türkçe yetersizlikleri karşısında gel de rahat uyu bakalım! Son İspanyol anayasasının dil düzeltmesini (redaksiyonunu) daha sonra Nobel Ödülü’nü (1989) alacak olan Camilo José Cela yapmıştı.

1 Tekin Yayınevi, 2015.

İlgili Konular: #Kürtçe

Yazarın Son Yazıları

Atatürk’ü örnek verip...

1 Ekim 2025 günkü Sözcü gazetesinin 11. sayfasında şöyle bir haber yayımlandı:

Devamını Oku
16.12.2025
Piliç değil bilinç

İnsanın kendisine sorduğu “Ben kimim” sorusu ve bir sorgulayıcının ona sorduğu “Sen kimsin” sorusu, gerçek anlamda, o kişiye varlığının adresini sormaktan başka bir şey değildir.

Devamını Oku
14.12.2025
MHP’li Semih Yalçın’a cevap

7 Aralık 2025 günü yayımlanan ve MHP’nin siyaset dağarı ile tarzını tasvir ettiğim “Vehim denen şey” başlıklı yazıma partinin genel başkan yardımcısı ve yazıda adı geçen kişinin (Semih Yalçın) tepki göstereceğini kuşkusuz tahmin ediyordum.

Devamını Oku
12.12.2025
Tek parti=Cumhuriyet

Tarih cahilleri ve tarih inkârcıları için bir kez daha okunması için dökümlü bir şekilde ve tekrar yazıyorum:

Devamını Oku
09.12.2025
Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025