Eski defterler...
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Eski defterler...

25.11.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Eski defterler son derece önemlidir. Bellek unutur ama defter asla unutmaz. Hinlik, TDK sözlüğüne göre, kurnazlık, kurnaz olma durumu, hin anlamına gelir. “Hinoğlu hin”e gelince Çok kurnaz, her dönemin şartlarına uyabilen (kimse)” anlamına gelir. Yazının üzerine oturacağı ikinci kavram olan “Herkese lolo bize de mi lolo?”nun da ne anlama geldiğini yazalım: Kubbealtı sözlüğünde oyun, dalavere olarak geçen “lololo”, TDK (Türk Dil Kurumu) sözlüğünde kendisine yer edinmiş, “Bize de mi lolo” olarak “Başkalarının hakkını yiyiyorsun, bari bize yapma” halinde deyimleşmiş. Ama yeterli bir tanım değil. “Herkese kazık atmana tanık olduk ve göz yumduk ama bir de bize kazık atmaya kalkma, bizi de enayi yerine koyma” daha uygun! Bir genelleme yapacak olursak: Özellikle de sağ siyasetçiler karşısında “Bize de mi lolo... Biz kaçın kurrasıyız!” diyecek kadar uyanık ve şerbetli olacaksın! Asla zokayı yemeyeceksin. Yedin miydi yandın. Bir ömür boyu gırtlağında kalır.

AKP Genel Başkanı R.T. Erdoğan’ı iyi tanımak için Metin Sever ve Cem Dizdarın hazırladığı “2. Cumhuriyet Tartışmaları” (Başak Yayınları,1993) adlı kitapta yer alan söyleşide verdiği cevapları mutlaka okumak ve üzerlerinde düşünmek gerekiyor.

Recep Tayyip Erdoğan bir soruya şöyle cevap veriyor: Şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nde 27 etnik grup yaşamakta. Bu 27 etnik grubun da varlıklarının tanınması gerekmektedir. ‘Türkiye Türklerindir’ gibi tezler yanlıştır. Türkiye, Türkiye’de yaşayan herkesindir. Bir inanç birlikteliği bu insanların bütünlüğünü sağlayabilir. Aksi takdirde milli bütünlüğümüzü sağlamak mümkün değildir. Temel sorunlarımız noktasında ana başlıklar olarak bunları söyleyebiliriz.”

“Türkiye Türklerindir” demek, “Türkiye, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarındır” anlamına gelir. Vatandaş kimliklerinde o devletin vatandaşlarının üst kimliği” yazar ve Türkiye Cumhuriyeti’nde üst kimlik kurucu unsur olan Türkün adıdır. Bu sadece Türkiye’de değil yedi düvelde de böyledir, yani bütün dünyada. Kendini beğenmek böyledir işte, insanı tuzağa düşürür. Bilmek ve hiç unutmamak gerekir ki Türkiye üniter bir ulus devlettir, adı da Türkiye Cumhuriyeti’dir. Fransa gibi... Böyle bir devlette 27 adet etnik grup yaşamaz, 27 etnik topluluk olmaz. Olsaydı 27 özerk bölge ya da bir federasyonun 27 federe ortağından, üyesinden biri olurdu. Demek ki 1993 yılında R.T. Erdoğan bu “doğru”yu bilmiyormuş. 39 yaşında, bu 27 etnik topluluğun Türk ulusunu oluşturduğunu ve bu 27 parçanın Japon tutkalıyla birbirine yapıştığını bilmiyormuş.

R.T. Erdoğan’a göre ulusal bütünlüğümüzü, “sünni İslam” oluşturuyormuş. “Sünni İslam” ya da “Şii İslam” ümmet parantezi içinde yer alır ki ümmetin ulusal (milli) bir niteliği yoktur. Türklük ümmet bohçasında yer almaz çünkü ümmetin milliyeti yoktur. Türkiye’nin bütünlüğünü herhangi bir din değil, ulusal bilinç (Türklük bilinci) sağlamaktadır. Türklük bilinci 27 etnisiteyi içinde barındıran bir ana rahmidir. “Bilinç” yani şuur” diyorum ki insanı insan ve vatandaş yapar. Ümmet kimliksiz ve bilinçsiz bir yığışımdan, kalabalıktan ibaretttir.

Ve söyleşi tam anlamıyla bir mahalle kahvesi sohbeti halinde devam ediyor: Hiç araya girmeyeceğim sonuna kadar okuyun:

-Milli bütünlüğün korunmasından söz ettiniz. Bu değişim süreci içerisinde eğer, ülke içinde yaşayan bazı grup insanlar milli yapı içerisinde kalmak istemezlerse ne olacak?

-RTE: Onun kararını yine halk verecek.

-Örneğin Kürtler biz ayrı yaşamak istiyoruz diyebilirler.

-RTE: Bu durumda belki Osmanlı eyaletler sistemi benzeri bir şey yapılabilir.

-Bağımsızlık isterlerse, tamamen ayrılmak isterlerse?

-RTE: Bu toprak üzerinde böyle bir bağımsız yapıyı kurma kudreti varsa kurar. Ama kudreti yoksa...

-Buna hakkı var mıdır? Kudreti olmayabilir...

-RTE: Bu hakkı kimden isteyeceği önemlidir.

-Hak istenmez. O hak meşrudur ya da değildir. Burada sorulan o; meşru mudur?

-RTE: Coğrafi bütünlük içinde evet ama coğrafi ayrılık içinde hayır.

-Coğrafi bütünlükten kastınız Misakı Milli sınırları mı?

-RTE: Ona da hudut tayin edemem.

-O zaman bu hak da meşru değildir diyorsunuz?

-RTE: Eyaletler sistemi içinde olur diyorum.

-Ama bağımsız bir devlet olarak tasarlayamam diyorsunuz.

-RTE: Tasarlayamam. Çünkü bu coğrafyanın mücadelesini veren sadece Kürtler olmamıştır ki.

-Ama o coğrafyada yaşayan insanların böyle bir talebi olduğunda, “Biz kendi kimliğimizle, bayrağımızla, Kazakistan, Özbekistan gibi bir ülke olmak istiyoruz” derlerse siz bu hakkı meşru bulur musunuz, bunu öğrenmek istiyorum.

-RTE: Onu meşru görmüyorum.

-Burada zikredilen milli tanımı, İslamın ümmet kavramıyla çelişik gözükmüyor mu? Ayrıca bütünlüğünü çalışmaya uğraştığınız bu sınırlar içinde siz de söylediniz değişik etnik yapılar ve dinsel gruplar var. Bunları hem ümmet çerçevesinde hem de milli devlet içinde nasıl düşünebiliyorsunuz?

-RTE: Ümmet kavramı içerisinde düşünmüyorum ki İslamın devlet planı içinde düşünüyorum. “Adil düzen” diye tanımladığım bir devlet çerçevesinde ele alıyoruz, ümmetin içinde zaten Hıristiyanın, Yahudinin olması söz konusu değil. Ama bir ümmet, Hıristiyanla da Yahudiyle de kendi hukuklarını belirleyerek yaşayabilir,

***

Soru soranlar ciddi mi yoksa dalga mı geçiyorlar, anlayamadım. Oysa hinoğlu hin sayılırım bu alanda. Yahu, varsayımlar üzerinden ciddi söyleşi mi yapılır? Kürtler “Biz ayrı yaşamak istiyoruz” derseymiş... Böyle saçma bir varsayıma cevap mı verilir!!! Ümmetin içinde Hıristiyan ve Yahudi yer almazmış. Sanki “Yer alır” diyen var.

İlgili Konular: #Recep Tayyip Erdoğan

Yazarın Son Yazıları

Atatürk’ü örnek verip...

1 Ekim 2025 günkü Sözcü gazetesinin 11. sayfasında şöyle bir haber yayımlandı:

Devamını Oku
16.12.2025
Piliç değil bilinç

İnsanın kendisine sorduğu “Ben kimim” sorusu ve bir sorgulayıcının ona sorduğu “Sen kimsin” sorusu, gerçek anlamda, o kişiye varlığının adresini sormaktan başka bir şey değildir.

Devamını Oku
14.12.2025
MHP’li Semih Yalçın’a cevap

7 Aralık 2025 günü yayımlanan ve MHP’nin siyaset dağarı ile tarzını tasvir ettiğim “Vehim denen şey” başlıklı yazıma partinin genel başkan yardımcısı ve yazıda adı geçen kişinin (Semih Yalçın) tepki göstereceğini kuşkusuz tahmin ediyordum.

Devamını Oku
12.12.2025
Tek parti=Cumhuriyet

Tarih cahilleri ve tarih inkârcıları için bir kez daha okunması için dökümlü bir şekilde ve tekrar yazıyorum:

Devamını Oku
09.12.2025
Vehim denen şey

1. Gerçekte var olmayan fakat var olduğu sanılan, varmış gibi tasarlanan düşünce ve zan.

Devamını Oku
07.12.2025
Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025