“Cinnet nedir? Cinnet getirme durumu nasıl gelişir?” sorularının yanıtını Doç. Dr. Gamze Sart’ın yazısı vermekte:
[Amerikan Psikiyatri Derneği tarafından cinnet, bir kişiyi suç eylemlerinden sorumlu tutamaz hale getiren zihin durumu olarak tanımlanmaktadır. Cinnet getirme durumu ise bir an için normalin dışı davranışları gösterme durumudur. Psikolojik açıdan kişinin fantezi ve gerçeği ayıramayarak psikoz ya da kontrol edilemez dürtülerin etkisiyle hareket etmesinden ortaya çıkan bir durumdur. Genel anlamıyla bu kontrolden çıkmış davranışların kişinin iradesi dışında gerçekleştiği bilinmektedir. Sağlıklı düşünme yetisini kaybederek cinnet getiren kişileri medyada ve haberlerde sıkça görüyoruz.
Cinnet getirme durumunda kişiler sevdiği insanlara bile düşünmeden zarar verici ve tehlikeli davranışlarda bulunurlar. Anlayacağınız üzere kişi cinnet getirme durumunda ne duygularına ne de mantığına hükmedebilir hale gelir. Bu blog yazımızda cinnetle ilgili merak konusu olan cinnet getirmenin olası nedenleri ve önceden tespit edilmesinin mümkün olup olmadığından bahsettik.
CİNNET GETİRME NEDENLERİ NELERDİR?
Tam olarak cinnet durumu nedeni bilinmese de yapılan araştırmalarda bazı faktörlerin etkisi gözlemlenmektedir. Örneğin kişinin halihazırda psikolojik bir rahatsızlığı olması cinnet getirme nedeni olabiliyor. Özellikle paranoid kişilik bozukluğu (paranoya) söz konusu olduğunda cinnet getirme söz konusu olabiliyor. Paranoid kişilik bozukluğuna sahip kişiler etraflarından şüphe duyarak haklı olduklarını ortaya çıkarmak için geçerli olmayan nedenler kurgularlar. Bu rahatsızlığa sahip insanların etraflarına zarar verme oranı ve şiddete eğilimleri oldukça yüksektir. Cinnet durumu da paranoya nedeniyle ortaya çıkabilmektedir. Yoğun depresyon, ani şok geçirmeler, genetik yatkınlık, alkol tüketimi ve travma benzeri psikolojik altyapılara sahip kişilerde cinnet getirme oranı daha fazladır. Sıklıkla, psikolojik problemi olan bireyin baş etmesi gereken bir durumla karşılaştığı anda olayla baş edemeyerek kontrolünü kaybetmesiyle ortaya çıkar. Ani bir haber alındığında, beklenmedik bir durum ortaya çıktığında gerçekleşir.
CİNNET ÖNCEDEN ANLAŞILABİLİR Mİ?
Üstünde durduğumuz gibi cinnet getirmenin nedenlerine baktığımızda temelinde bazı psikolojik rahatsızlıkların yer aldığını görüyoruz. Kişinin psikolojik bir rahatsızlığa sahip olması cinnet geçireceği anlamına gelmez. Fakat psikolojik rahatsızlıklar saptanabilirse cinnet geçirmenin de belli oranda önüne geçmek mümkün olabilmektedir. Kişinin cinnet ihtimalini oluşturacak belirtiler söz konusu olabilir. Psikolojik destek alarak bu ihtimali en azından ortadan kaldırılabilir. Bunlar kişinin yakınlarının gözlemleyebileceği bazı davranış biçimleridir. Kişisel bakım becerilerinde azalma, sorumlulukları yerine getirmeme, duygu eksikliğiyle gelen bakışların donuklaşması, fazla şüphecilik, alkol kullanımı, içine kapanma gibi faktörlerin bazılarını bir arada görüyorsanız cinnet geçirme durumu söz konusu olabilir.
Konu hakkında daha detaylı bilgi ve destek almak için Aba Psikoloji ile iletişime geçebilirsiniz. Ayrıca bilgilendirici videolara ulaşmak için Doç. Dr. Gamze Sart’ın YouTube kanalına abone olabilirsiniz.]
***
Doçent Dr. Gamze Sart’ın yazısı AKP ve onun liderinin perişan kafa ve ruh halini tasvir etmektedir. Özet olarak ikisi de benim deyişimle “çağının çağdaşı” değildir. “Nas”ı kendilerine rehber yapmışlar, seleflerinin 7’nci yüzyıldaki kafa ve kılığında günümüz toplumuna çobanlık yapmak savındadırlar yani iddiaları budur.
1789 Fransız Devrimi insanlığa özgürlük, eşitlik, kardeşlik ilkelerini armağan etti: Bütün insanlar özgürdür, eşittir ve kardeştir. Özgürlük olmadan eşitlik ve kardeşlik olmaz; eşitlik olmadan özgürlük ve kardeşlik olmaz; kardeşlik olmadan özgürlük ve eşitlik olmaz. Özgürlük+eşitik+ kardeşlik=Demokrasi. Dört işlem problemi olarak demokrasinin tanımı budur, efendim!
Amma velakin bizim aklı evvel (çok akıllı, aklı her şeye eren) dini dar dindarlarımız kalkınma ve çağı yakalama çabalarıyla bir çıkmazda debelenirken “Batı’nın teknoloji ürünlerini alalım ama kültürlerini almayalım, kültürümüze sahip çıkalım!” diyerek geriliğe çare bulmuşlardır. Yani otomobili, düdüklü tencereyi, radyo ve televizyonu, bilgisayarı, cep telefonunu alacaksın ama bunları yaratan bilime ve o bilimin aklına tekmeyi yapıştıracaksın. Bu şapşallıktır!
Kardeşim bilim ayrı, din ayrı kulvarda koşarlar, ayrı türden yaratıklardır. Eğer sen de R.T. Erdoğan gibi yeryüzü sorunlarını bilimle değil de hiç değişmez “nas” ile değerlendirmeye kalkarsan toprağı onun gibi traktör yerine karasabanla sürersin ki buna selefilik denir. Selefilik, itikadi konularda akla yer vermez, sadece nakil (Kuran-sünnet) ile hareket eder ve Kuran’daki müteşabih (anlamı açık olmayan, yoruma, açıklamaya muhtaç olan) ayetleri olduğu gibi kabul ederek bu ayetlerde kastedilen anlamı insanların bilemeyeceğini, konunun anlamını Allah’a havale ettiklerini belirtir.)
Şu anda AKP yaptıklarıyla (CHP belediyelerine özellikle de Ekrem İmamoğlu ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yeminli düşmanlık ve kayyumperestlik) cinnet geçirmekte ve toplumu cinnetli akılla yönetmektedir. Ey Türk milleti, cinnet geçiren AKP’yi Mazhar Osman’a gönder ve özgürlüğünü kanıtla!