Özdemir İnce

Ne çift bayrak ne çift dil

21 Ocak 2025 Salı

Meğer ben budala şu “Meselenin sorununun problemi” saçma başlıklı altı (6) yazıyı boşuna yazmışım. Bu feci patolojik durumumu 12 Ocak 2025 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yer alan şu haberi okuyunca anladım. Bir kazaya uğramadan haberin tamamını okuyalım:

“DEM Parti TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder ve Van Milletvekili Pervin Buldan ile yerine kayyum atanan eski Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ten oluşan heyet, Kocaeli’deki Kandıra Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’ı ziyaret etti. Kandıra Cezaevi’ndeki ziyaretin ardından 27. dönem HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel ile de bir görüşme yapıldı. Ziyaret, 1 saat 20 dakika sürdü.”

“Çözüm sürecine” ilişkin yapılan görüşmelerle ilgili yapılan spekülatif tartışmaları hatırlatan Önder, “İnanın silah kadar zarar veren bir dil bu. Ülke bölünecek, çift bayrak, çift dil falan. Arkadaşlar gündemimizde ne böyle bir şey var ne bunu tartıştık ne de bunun iması yapıldı. Böyle bir şey yok. Kurmaya çalıştığımız barıştır.”

“Görüşmelerin bundan sonra da devam edeceğini söyleyen Önder, ‘Biz dilimizi değiştirmeyeceğiz. Yaklaşık bir haftadır yollardayız, yol da görüyoruz biz. Boynumuza sarılan, barışı talep eden, elimizi çabuk tutmamızı isteyen, zaman zaman uyaran, bu konuda halkın vicdanı her zaman olduğu gibi doğruyu işaret ediyor. Ama güvercin kasaplarına, iki gözden dört ölüm bakanlara cevaz vermemek lazım. Bu da hepimizin sorumluluğu. Derdimiz barışı kurmak’ dedi.”

Bu sözleri okuduktan sonra “Kürtçülük” sorunu derdinden yıllarca geçirdiğim uykusuz geceleri, ağarttığım sakalımı ve saçımı, yazdığım onca yazıyı ve kitabı1 kara kara düşündüm ve sonunda hakkımı helal ettim.

Gerçekleri ve sorunları olmadan hayat, hayat olmaz. Türkiye’nin önemli sorunlarından biri “Kürt sorunu” değil, “Kürtçülük sorunu”. Aslına bakarsanız tohumu Sevr Anlaşması ile ekilmiş bir psikolojik sorun. Bir de bu yarayı durmadan kaşıyan emperyalizmin tırnakları. Ve şu da var: Kürt kökenli vatandaşımıza, sanki o hacir altındaymış gibi “Emperyalizmin iğvasına kapılma kardeş” demek bana çok ayıp geliyor.

Üzerinde yaşadığımız Anadolu adlı toprak parçasının adı Türkiye ve bu adres üzerinde bir devlet var, adı Türkiye Cumhuriyeti. Bu devletten önce bu topraklar üzerinde Osmanlı İmparatorluğu denen ve Oğuz Türklerinden Kayı adlı bir boyun kurduğu bir devlet vardı. Ve bu devlete vassal (daha güçlü bir devletin koruması ve ona bağlı olma durumu) olarak bağlı, ona her yıl vergi veren ve gerektiğinde ordusuna asker gönderen Kürt mirlik ve aşiretleri.

Marco Polo (1254-1324) Dünyanın Hikaye Edilişi, Harikalar Kitabı 1’de2 “Türkiye” olarak adını andığı topraklarda Türkler, Ermeniler ve Yunanlar yaşadığını yazdıktan sonra “Bununla birlikte, tüm bölge adını bu halkların birincisinden alır” diye yazar. (s.75)

Şimdi konunun tarihsel ve sosyolojik yanını bırakmadan bir başka tarafına gelelim. Bilim, “ana üst kimlik, siyasi üst kimliğin ilgili bütün etnik kimlikleri kapsayıp içerdiğini” söylüyor. “Türk” ana üst kimliği ile “Türk” siyasi üst kimliği Türkiye’de yaşayan ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan bütün etnik kimlikleri içermekte ve kapsamaktadır. Bilimsel olarak “Kürt” etnik kimliğinin herhangi bir anayasada “Türk kimliğiyle birlikte ve ona eşit olarak yer alması mümkün değildir. Çünkü bir üst kimlik değildir.”

Siyasi anlamda üst kimlik: Farklı etnik gruplara mensup kişilerin, vatandaşlık bilinciyle benimsedikleri temsili ulusal kimliktir. Bu kimlik genelde, ülkenin kurucu egemen unsurunun kimliğidir. TC Anayasası’nın 66. maddesinde de ulusal kimlik “Türk” olarak bu anlamda tanımlanmıştır. Bu tanımda esas alınan ölçüt etniklik değil vatandaşlıktır.

Selahattin Demirtaş, kendisiyle hapishanesinde yapılan görüşmenin ardından yaptığı açıklamada, “Sürecin ete kemiğe bürünebilmesi için güven verici somut adımların hızlıca atılması gerekiyor” demiş. İyi etmiş ama güven verici adımlar neye göre atılacak? Özlem, hayal ve tutkulara göre mi yoksa bilimsel ve tarihsel doğrulara ve gerçeklere göre mi?

1- Özdemir İnce, Türkiye’nin Sırat Köprüsü Açılım Masalı, Tekin Yayınları, 2015.

2- Marco Polo, Dünyanın Hikaye Edilişi, Harikalar Kitabı 1, İthaki Yayınları, 2003



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Emriniz olur! 14 Şubat 2025
Teğmenler ve RTE 11 Şubat 2025
Devlet aklı 9 Şubat 2025

Günün Köşe Yazıları