Özdemir İnce

Seksen yıllık sancı

26 Ocak 2025 Pazar

İletişim Başkanlığı’nın 18.01.2025 günü AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’nın partisinin Mersin 8. olağan il kongresinde yaptığı konuşmasıyla ilgili yayımladığı bülten, yazımızın bugünkü konusu.

İletişim Başkanlığı’nın yayımladığı bültenden aktarıyorum: “Mersin’in hiç kimseyi ‘Yörük’ diyerek küçüksemediğini, ‘Kürt’ diyerek ötekileştirmediğini, ‘Arap’ diyerek dışlamadığını, ‘Suriyeli’ diyerek hakir görmediğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Mersin, insanları ‘şu şehirden bu şehirden’ diyerek sınıflaştırmamıştır. Çünkü burası medeniyetler yatağı, coğrafyamızın kadim halklarının ve inançlarının tamamının bakiyesine ev sahipliği yapan bir şehirdir. Mersin’in göz alıcı tablosuna kimse helal getirmez. Allah’ın izniyle bu şehir dünyaya kardeşlik hukuku dersi veriyor, vermeye de devam edecek’ diye konuştu.”

Mersin’i kuran ailelerden birinin çocuğu olarak Mersin’imize yaptığı övgüden dolayı sayın cumhurbaşkanımızı kutlar, kendisine teşekkür ederim. Ancak konuşmanın aşağıdaki bölümünü okuyunca kafam karıştı:

“Artık yeni hayaller kurma, yeni projeler hayata geçirme, yeni şeyler söyleme, yeni adımlar atma vaktinin geldiğine inanıyoruz. Biz bölgede istikrar istiyoruz, güvenlik istiyoruz, huzur ve refah istiyoruz. Biz Türkler, Araplar, Kürtler olarak hep beraber kazanalım, hep beraber kalkınalım istiyoruz. Bizimle bu yolda yürüyecek herkese kollarımız da kapımız da yüreğimiz de açıktır. Zihinlerinin gerisinde başka hesaplar olanlar da hiç kusura bakmasınlar, artık kimseye bunları yutturamazlar.”

“Biz Türkler, Araplar, Kürtler olarak” ne demek? Eğer komşu ülkeler söz konusu ise o ülkelerin adını anmak yeterli, bu ülkelerde yaşayan halkları saymak gereksiz. Ama anladığıma göre Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını etnisitelerine göre ayırıyor. Türkiye Cumhuriyet’i vatandaşı olan bütün etnisitelerin üst kimliği “Türklük”tür. Üst kimliği Türklük olan vatandaşları din ve inançlarına, etnisite ve kökenlerine göre kimse ayıramaz. Türkiye Cumhuriteti’nin verdiği kimlik ve pasaporta sahip olan herkes Türktür. Başka bir kökene sahip vatandaş özel hayatında kökenini açıklayabilir ama bir cumhurbaşkanı vatandaşlarını kökenlerine göre ayırıp sayamaz.

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bu ayrımcılığı yaptığı gibi bir başka tehlikeli düşüncesini açıklıyor:

“Ülkemizin ilk 80 yılına asırların yorgunluğuyla, 1. Dünya Savaşı’nın yükü altında kalan Osmanlı’dan Cumhuriyete geçişin sancıları damga vurmuştur. Tek parti faşizminin, milletimizin inancına, tarihine, kültürüne yönelik politikalarının ağır bedellerini ödedik. İşte 80 yıllık bu sancılı sürecin ardından AK Parti adeta bir Anadolu ihtilali ile iktidara geldi. Bu devrim öyle kolay gerçekleşmedi. Güç odakları, AK Parti öncülüğündeki Anadolu ihtilaline karşı büyük bir direnç gösterdi.”

R.T. Erdoğan’ın İslamcı ideolojinin körleştirdiği gözle okuduğu seksen yıllık Cumhuriyet tarihini nasıl nankörce değerlendirdiğini sizlerin terazinize bırakıyorum. Muhterem AKP genel başkanının sözünü ettiği 80 yılın hesabı söyle: 1923+80=2003. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikle karnı ağrımaya bağlamış amma velakin R.T. Erdoğan’ın anakronik partisi AKP’in hazırladığı ve Erdoğan’ın Müslüman elceğiziyle içirdiği kocakarı ilacı sayesinde gurultulu sancıdan kurtulmuş.

Sayın AKP genel başkanı gençliğinde okuduğu Necip Fazıl Kısakürek’ten öğrendiklerini tekrarlıyor. Türkiye 1923- 1950 yılları arasında “tek parti” düzenini yaşadı. Danışmanlarına talimat versin, kendisine 1920-1946 yılları arasında Avrupa ülkelerinin rejimleri hakkında bir rapor hazırlasınlar. Ama o dönemde Avrupa bizim CHP’ye benzer rejimlerle yönetiliyordu. Nazi Almanya’sının ve faşist İtalya’nın dışında kalan İspanya, Portekiz ve hatta Fransa bile demokrasi ile yönetilmemekteydi. Fransa’da komünistler hapishanelerde ağırlanıyordu.

“Ülkemizin ilk 80 yılına asırların yorgunluğuyla, 1. Dünya Savaşı’nın yükü altında kalan Osmanlı’dan Cumhuriyete geçişin sancıları damga vurmuştur” diyor AKP’nin genel başkanı. Der ama söylediklerinin bir gram bile ağırlığı yoktur. Osmanlı hanedanının otokrasisinden Cumhuriyet düzenine elbette turistik geziyle geçilmedi. R.T. Erdoğan’ın saplantılarına göre dinsiz (!) laik düzene geçildi, ülkemizi çağının çağdaşı yapan devrimler gerçekleşti. İstanbul Belediye başkanlığından bu yana tanıdığımız sayın Erdoğan’ın bizim için mutluluk kaynağı olan dönemi “iğneli beşik” gibi görmesi çok doğal. Bizim mutluluğumuzu paylaşmaması kendi bileceği şey.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Teğmenler ve RTE 11 Şubat 2025
Devlet aklı 9 Şubat 2025
Hakaretin kerameti 7 Şubat 2025

Günün Köşe Yazıları