Toplumsal yapı
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Toplumsal yapı

04.02.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

5 Şubat 2012 Pazar günü Hürriyet gazetesinde ve daha sonra ''Ters(ine) Yazılar'' kitabımda yayımlanan ''Arap Dünyasını Anlamak İçin” başlıklı yazımın bir bölümünü son günlerde döne döne okuyorum. Çünkü o bölüm AKP’nin kayyumları tarafından hacir altına alınan belediyeleri, defteri yeniden açılan Gezi Parkı olaylarını, gözaltına alındıktan sonra bırakılan CHP Gençlik Kolları Başkanı Cem Aydın, “Gölgeme bastın” bahanesiyle tutuklanan Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ’ı Bolu dağındaki otelde yanan yurtdaşlarımızı düşündükçe delirmenin eşiğine geliyorum.

Demokrat Parti’nin iktidara geldiği 1950 yılında 14 yaşımdaydım ve o yaşta kendimi yetişkin sayıyorum. 1936-38 arasında çocuktum. Ne yazık ki Atatürk’ün ülkeyi kartal gibi uçurduğu günleri yaşamadım. Kısacası birtakım kişisel mutluluktan başka ulusal bir mutluluk yaşamadım. 12 Mart 1971 dönemi bile bugünden daha düzgün, daha güvenlikliydi. 1971 yılının ağustos ayında sıkıyönetim tarafından 40 gün gözaltına alındım; salındıktan sonra TRT televizyonundaki işime devam ettim.

Şimdi sözünü ettiğim yazı bölümünü okuyalım:

[Arap Baharı’na ilişkin yazılarımı hatırlayın: “Toplumsal yapı değişmeden Arap dünyasında ancak iktidar değişir, demokrasi asla gelmez. Toplumsal yapı İslamcılardan başkasını iktidara getirmez” diye yazıyordum. Kazı koz anlayanlar, seçimlere karşı olduğumu sanıyorlardı. Oysa ben “Seçimlerden sonra iktidara İslamcılar gelince sakın şaşırmayın” diyordum.

Yukarıdaki paragrafın gerekçelerini açıklamayı planlarken Adonis’in büyük kızı Arwad Esber’in gönderdiği metin (l’Humanité, 17.01.2012) işimi iyice kolaylaştırdı. Adonis 14 Ocak günü, Paris’te, Arap dünyası üzerine bir konuşma yapmış. Derdimi anlatmak için bu konuşmadan alıntılar yapacağım. Adonis, “İslamda birçok İslam var” dedikten sonra, Arap dünyasının en büyük sıkıntısının İslamın teokratik yorumundan kaynaklandığını söylüyor:

“Arap dünyasında devrimden söz edenler, toplumun değişmesinden asla söz etmezler sadece yönetimlerin ve yönetenlerin değiştirilmesine değinirler. Eski ve miadı dolmuş yapıları değiştirmeyi asla denemezler. Sadece iktidar söz konusu edilir. Arap’ın ya da Müslümanın bilinçaltında, hiçbir zaman toplumsal sorunlar olmadı. Durum böyle olunca, toplumu değiştirmek için yeni düşüncelere ihtiyacımız olamaz. Arap dünyasındaki çatışma aslında toplumu değiştirmeyi amaçlamaz, iktidara karşı yeni bir iktidar içindir kavga.”

“Bu durumu tersine çevirmek için, din ile devleti (toplumsal, kültürel ve siyasal olan ne varsa) kesinlikle birbirinden ayırmak zorundayız. Bunu yapmazsanız nasıl devrim yapacaksınız? İslam çözüm yolu değildir, sorun İslamdan kaynaklanmaktadır ve ilkin onunla yüzleşmek gerekir. Başından bu yana, Arap tarihi bir tür kendine karşı bir soykırım (autogénocide) tarihidir. Doğal olarak bundan dolayı, bu dünyanın bütün yönetimleri despot ve kokuşmuştur. Çünkü şiddet bu yönetimlerin bir parçasıdır. Toplumun genel yapısı değiştirilmezse herhangi bir şey yapmak mümkün değildir. İsimler değişir, rejimler değişir ama biz ilerleyemeyiz.”

“İslam dininde birçok İslam vardır. Bunlardan biri olan teokratik İslam, Arap dünyasına egemen olan kültürel ve sanatsal İslamdan tamamen farklıdır. Bu İslam, iktidarlar vasıtasıyla, din, siyaset ve para arasındaki korkunç ilişki aracılığıyla toplumlarımıza dayatıldı.”

Elbette Arap toplumlarını kötürüm eden İslamın teokratik yorumudur. Bu yorumun egemen olduğu toplumlarda yapılan ve yapılacak sözde demokratik seçimler hiçbir iyileştirme yaratamaz.]

Atatürk 1938’de öldüğünde toplumumuz alt ve üstyapı olarak Batı modelini büyük ölçüde kabul etmiş durumdaydı. Tek parti dönemi demokratikleşerek 1970’lere kadar devam edebilseydi toplum teokrasiye karşı kendini koruyacak duruma gelecekti. Bu görüşümü daha önce de yazdım ve tartıştım. Unutmayalım ki Yunanistan, İspanya ve Portekiz o yıllarda demokrasiyle tanıştı.

Bir süre sonra R.T. Erdoğan’ın yarattığı ortaçağ sona erecek. Yeni bir Erdoğan dönemi Türkün dünya dışına atılması anlamına gelir. Yeni dönemde bayrağı Erdoğan’ın elinden almayacağız. Bayrağı alacağımız el 10 Kasım 1938’in eli olmalı. 

[1] Ö. İnce, Ters(ine) Yazılar, Tekin Yayınları, 2017, s. 222

Yazarın Son Yazıları

Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025
Önsöz olarak son söz

15 ve 17 Ağustos 2025 günlerinde üstat Sadri Maksudi Arsal’ın Teokratik Devlet ve Laik Devlet adlı kitabından aynen aktararak “Eski Türklerde din (1, 2)” başlığıyla yayımlamıştım.

Devamını Oku
31.08.2025