Şeyh Sait İsyanı

Şeyh Sait İsyanı

12.02.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

"Şeyh Sait İsyanı’nda şehit edilen piyade üsteğmen, kaymakam ve öğretmen”

Bir taraftan “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diyen teğmenler “disiplinsizlik” gerekçesiyle ordudan atılırken diğer taraftan, Cumhuriyeti daha doğarken boğmak amacıyla silahlı isyan çıkarıp “vatana ihanet” suçlamasıyla idam edilen Şeyh Sait’i eleştirenler, “Şeyh Sait’in anısına hakaret!” gerekçesiyle ifadeye çağrılıyor.

İSYANIN GELİŞİMİ

Şeyh Sait İsyanı, 13 Şubat 1925’te Diyarbakır’ın Eğil bucağına bağlı Piran (Dicle) köyünde saklanan mahkûmları almaya gelen jandarmalara ateş açılmasıyla başladı. İsyanın elebaşısı Şeyh Sait’in emriyle telefon ve telgraf hatlarını kesen isyancılar, 16 Şubat’ta Darahini’yi (Genç) ele geçirerek vali, jandarma komutanı ve diğer görevlileri esir aldılar. Çapakçur (Bingöl), Muş ve Diyarbakır olmak üzere üç cepheden saldıran isyancıların Diyarbakır cephesi komutanlığını Şeyh Sait üstlendi. 21 Şubat’ta Lice, 23 Şubat’ta Çapakçur (Bingöl) ve Palu, 24 Şubat’ta Elazığ isyancıların eline geçti. İsyancılar ele geçirdikleri kentleri yağmaladılar, jandarmayı ve devlet görevlilerini esir aldılar. 7 Mart’ta Şeyh Sait’in emrindeki beş bin silahlı aşiret mensubu üç koldan Diyarbakır’a saldırdı. Ordu Müfettişi Kâzım (Orbay) Paşa, Vali Cemal (Bardakçı) Bey ve Kolordu Komutanı Mürsel (Bakü) Paşa tarafından yapılan savunmaya Diyarbakır halkı da katıldı. İsyancılar bir ara kente girmeyi başarsa da geri püskürtüldüler, 8 Mart’ta Diyarbakır kurtarıldı. Ancak Varto, Bulanık ve Malazgirt’in de isyancıların eline geçmesiyle 12 Mart’ta isyan en geniş sınırlarına ulaştı. 24 Mart 1925’te Türk ordusu tenkil harekâtına başladı. 26 Mart’ta Varto, 27 Mart’ta Piran (Dicle) ve Maden, 1 Nisan’da Lice ve Silvan, 2 Nisan’da Hani, 4 Nisan’da Palu, Bulanık ve Malazgirt, 8 Nisan’da Kulp ve Çapakçur (Bingöl), 12 Nisan’da ise Darahini (Genç) isyancılardan temizlendi. (İhsan Şerif Kaymaz, “Şeyh Sait Ayaklanması”, ataturkansiklopedisi.gov.tr)

ŞEHİTLER

Şeyh Sait İsyanı sırasında eli silahlı isyancılar Genç’i, Bingöl’ü, Lice’yi, Palu’yu, Elazığ’ı, Silvan’ı, Hani’yi, Bulanık’ı, Malazgirt’i ve Varto’yu işgal ettiler, Diyarbakır’ı işgal etmeye kalktılar. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin valisini, kaymakamını, müftüsünü, jandarmasını, memurlarını esir aldılar. Ele geçirdikleri illeri ve ilçeleri yağmaladılar. Ziraat Bankası şubelerini soydular. Birçok suçsuz asker, subay, devlet memuru ve vatandaşı yaraladılar ve bazılarını şehit ettiler. O şehitler arasında bir üsteğmen, bir kaymakam ve öğretmen dikkat çekicidir.

Örneğin, Şeyh Sait İsyanı’nda isyancılar, Piyade Üsteğmen Erzurumlu Mehmet Seyfettin’i, Kaymakam Filibeli Hüseyin Bey’i, Bingöl Merkez Başöğretmeni Mehmet Zeki Dündaralp’i şehit ettiler.

ŞEHİT ÜSTEĞMEN ERZURUMLU MEHMET SEYFETTİN

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 13 Mayıs 1925 tarihinde “Şeyh Sait İsyanı’nda şehit edilen Piyade Üsteğmen Erzurumlu Mehmet Seyfettin’in ailesine maaş bağlanmasına” karar verdi. (Bu konuda arşiv belgeleri için bkz.BCA, 030.11.1, 13.20.17)

ŞEHİT KAYMAKAM FİLİBELİ HÜSEYİN

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 12 Nisan 1925 tarihinde, “Şeyh Sait İsyanı’nda şehit edilen Kaymakam Filibeli Hüseyin’in ailesine maaş bağlanmasına” karar verdi. (Bu konuda arşiv belgeleri için bkz.BCA, O30.11.1, 12.14.14)

ŞEHİT ÖĞRETMEN MEHMET ZEKİ DÜNDARALP

Bingöl merkezde öğretmenlik yapan Mehmet Zeki Dündaralp’in, Şeyh Sait İsyanı’ndan birkaç ay önce, bölgedeki Kürtçülük faaliyetlerini fark ederek 26 Ekim 1924’te tuttuğu zabıt varakası, 3 Kasım 1924’te eski Genç Milletvekili Hamdi Bey’in ihbar mektubu ile hükümete bildirildi. Ancak Bingöl Kaymakamı Hüseyin Hilmi Bey, “asılsız ihbar suçlamasıyla” Mehmet Zeki Dündaralp öğretmen hakkında soruşturma başlattı. Genç Valisi İsmail Hakkı Bey de Mehmet Zeki Dündaralp’i 6 Ocak 1925’te görevden aldı. Bunun üzerine Dündaralp, eski Genç milletvekili Hamdi Bey’in önerisiyle 6 Ocak 1925’te hem Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa’ya hem de İçişleri Bakanlığı’na telgraf göndererek isyan hazırlıklarını ihbar etti. İçişleri Bakanlığı, konunun araştırılmasını istedi. Genç Valisi, yaptığı incelemeler sonunda, 13 Ocak 1925’te İçişleri Bakanlığı’na yazdığı yazıda Dündaralp ve Hamdi Bey’in ihbarlarının asılsız olduğunu belirterek adı geçen şahısların Bitlis Askeri Mahkemesi’ne sevk edilmelerini önerdi. Bunun üzerine Dündaralp, Mustafa Kemal Paşa’ya bir telgraf çekerek ifadesinin Ankara’da alınmasını istedi. Dündaralp, 15 Ocak 1925 tarihli üçüncü telgrafında bir kere daha isyan hazırlıklarından söz edecekti. Bu sırada, asılsız ihbarda bulunmak suçlamasıyla mahkemeye sevk edilen ve gıyaben üç ay hapisle cezalandırılan Mehmet Zeki Dündaralp, Bingöl’den kaçıp Lice’deki eniştesinin yanına sığındı. Şeyh Sait İsyanı başladığında Lice’de bulunan Mehmet Zeki Dündaralp öğretmen, 10 Mart 1925 tarihinde bulunduğu evi basan isyancılar tarafından şehit edildi. (Ayrıntı için bkz. Eyüp Ertüren, Şark İstiklal Mahkemesi: Şeyh Sait İsyanı, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tarih Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, Mayıs 2018, s. 230-236)

Naşit Hakkı, 17 Mayıs 1925 tarihli Vakit gazetesinde “Sureti Mahsusada Diyarbakır’a Gönderdiğimiz Muhabirimizin Mektupları” başlıklı haberinde Mehmet Zeki Dündaralp öğretmenin şehit edilişini şöyle anlatmıştı: “Asiler Lice’ye gelince genç muallimin Kale Mahallesi’ndeki evine gidiyorlar. Kendisini aşağı indirip kapısının önünde öldürüyorlar, sokaklarda sürüklüyorlar. Melun şeyhin fetvasıyla dinsiz addedilen vatanperver ve Şeyh’ten (Şeyh Sait’ten) bin defa daha dindar zavallı genç muallimin cesedini günlerce sokaklarda köpeklere yediriyorlar. İşte artık ebediyen hayata veda etmiş bulunan genç muallimin hatırası, hikâyesi,” (Vakit, 17 Mayıs 1925, s.2)

20 Mayıs 1925 tarihinde İzmir’de yayımlanan Türkili gazetesinde de “Çapakçur Telgrafhanesinde Boğulan Esrar” başlıklı haberde şöyle deniliyordu: “Bir muallim, isyanı vukuundan üç ay evvel haber verdiği için bir yalanla mahkûm edilmişti. İsyanın zuhurundan sonra ise Şeyh Sait’in emriyle şehit edildi.” (Türkili, 30 Mayıs 1341, s.3.)

Mehmet Zeki Dündaralp öğretmenin ihbarlarını dikkate almayan Bingöl Kaymakamı Hüseyin Hilmi Bey ve Genç Valisi İsmail Hakkı Bey, Şeyh Sait davasında İstiklal Mahkemesi’nde yargılandılar. Kaymakam Hüseyin Hilmi Bey idama mahkûm edildi. Ancak daha önceki vatan hizmetleri dikkate alınarak idam cezası, 15 yıl kürek cezasına çevrildi. Genç Valisi İsmail Hakkı Bey ise görevi suiistimal suçundan bir yıl hapse mahkûm edilerek devlet görevinden uzaklaştırıldı. Mehmet Zeki Dündaralp öğretmene üç ay hapis cezası veren hâkim Ali Rıza Efendi ise sınır dışı edildi. (Bkz. Şark İstiklal Mahkemesi (Kararlar ve Mahkeme Zabıtları), TBMM Basımevi, Ankara, 2016, s.83)

Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk şehitlerinden Şehit Üsteğmen Mehmet Seyfettin’i, Şehit Kaymakam Filibeli Hüseyin’i ve Şehit Öğretmen Mehmet Zeki Dündaralp’i saygı ve minnetle anıyorum.

ŞEYH SAİT ‘VATANA İHANETTEN’ İDAM EDİLDİ

Savcı Süreyya Bey, Şeyh Sait İsyanı davasının açıklamasında, Şeyh Sait’ten şöyle söz ediyordu: “Şeyh Sait Efendi, yüzlerce, binlerce askerin, halkın, ibadın (ibadet edenlerin) malını, hayatını yok eden hareketi fiilen idare etmiş hepsine emretmiş, mürted, muannit (inatçı) vatan hainidir.” Dikkat edilirse bizzat davanın savcısı, Şeyh Sait’in “vatan haini” olduğunu açıkça ifade etmiştir.

İstiklal Mahkemesi, 28 Haziran 1925’te kararını açıkladı. Kararda “Hınıs kasabasında oturan ve dolaylı olarak ticaretle meşgul olan Palulu, 61 yaşındaki Nakşibendi şeyhi Şeyh Mahmut oğlu Şeyh Sait” ve adamlarının “güya dini ve şeri ve fakat herhalde bağımsız bir Kürdistan hükümeti oluşturmak amacıyla Cumhuriyet hükümetine karşı fiilen ve silahlı olarak ayaklandıkları” belirtiliyordu.

Kararda Şeyh Sait İsyanı’nın çıkış ve yayılma nedenleri ayrıntılı olarak belirtiliyor; din ve şeriat araç yapılarak “gerçekte bağımsız bir Kürdistan kurma” amacına yönelik olan Şeyh Sait İsyanı’nın devam ettiği sürede birçok şehir, kasaba ve köyü, devletin polis ve asker kuvvetleri ile kanlı bir çatışma ve çarpışma yapmak suretiyle işgal ederek ve hatta Diyarbakır’ı kuşatarak birçok suçsuz asker, subay ve vatandaşı öldüren ve yaralayan, yağma, hırsızlık yapan ve yaptıran 81 sanıktan 47’si idama mahkûm edildi deniliyordu.

Kararın gerekçesinde, idam cezası alan Şeyh Sait dahil 47 sanığın, “müstakil (bağımsız) bir Kürdistan kurmak” ve “bu gaye ile isyan etmek”, “ihtilal emelini yerine getirmek için silahlı olarak isyana katılmak” nedeniyle “…Yüce devletin mülklerinin bir kısmını hükümet idaresinden çıkarmaya çalışanlar idam olunur” diyen İhaneti Vataniye Kanunu’nun 45. maddesine dayanarak “vatana ihanetle” idamlarına karar verildiği belirtiliyordu. (TBMM Arşivi, Dosya No: 130-74-87-83-82-81-72-59-61- 54-68-71; İlam No: 69-D.9/1 (1-6. zarflarda)

Sözün özü şu ki Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ni daha doğarken boğmaya kalkan Şeyh Sait, dini kullanıp ülkeyi parçalamak amacıyla silahlı bir isyan çıkarmak; illeri, ilçeleri işgal etmek, yağmalamak; asker, memur ve sivil halkı öldürmek suçlamasıyla Hıyaneti Vataniye Kanunu çerçevesinde İstiklal Mahkemesi’nde yargılanıp “vatana ihanet” suçundan idam edildi. Türkiye Cumhuriyeti’nin suçlu bulup idam ettiği Şeyh Sait’in “anısına hakaret” suçu icat edip Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarını bu gerekçeyle yargılamaya kalmak, Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Atatürk’ü yargılamaya kalkmaktır.

BELGELER

“Şeyh Sait İsyanı’nda şehit edilen Kaymakam Filibeli Hüseyin’in ailesine maaş bağlanmasına” ilişkin arşiv belgeleri: BCA, O30.11.1, 12.14.14, 12 Nisan 1925.

 

***

"Şeyh Sait İsyanı’nda şehit edilen Piyade Üsteğmen Erzurumlu Mehmet Seyfettin’in ailesine maaş bağlanmasına” ilişkin arşiv belgeleri: BCA, 030.11.1, 13.20.17, 13 Mayıs 1925.

 

 

Yazarın Son Yazıları

Atatürk’ün ders kitabında ‘Demokrasi ve Kadın Hakları’

“Özetle kadın, seçmek ve seçilmek hakkını elde etmelidir...

Devamını Oku
03.12.2025
Millet Mektepleri

“Türk harflerinin bütün vatandaşlara kapılarının önünde ve işlerinin başında öğretilebilmesi için daha bu sene içinde Millet Mektepleri teşkilatı yapacağız.

Devamını Oku
26.11.2025
Vahdettin nasıl kaçtı?

“17 Kasım 1922 günlü resmi bir telgrafın ilk cümlesi şu idi: ‘Vahdettin Efendi bu gece saraydan kaçmıştır.’

Devamını Oku
19.11.2025
Türkiye'de Opera ve Vals

“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” (M. Kemal Atatürk)

Devamını Oku
05.11.2025
Cumhuriyetimiz

Dile kolay, ilan edildiğinde bazı İngiliz yetkililerin sadece iki yıl ömür biçtikleri Türkiye Cumhuriyeti 102 yaşında...

Devamını Oku
29.10.2025
Cumhuriyet’in şeker fabrikaları

“Meclis kürsüsünde bir de ‘üç beyaz’ parolası revaçtaydı...

Devamını Oku
22.10.2025
Nutuk 98 Yaşında: ‘İşte Bu Ahval ve Şerait İçinde…’

Atatürk Nutuk’u bir açılış ve kapanış döngüsüyle yapılandırır.

Devamını Oku
15.10.2025
Atatürk'e saygı duymayan teğmen: ‘Din Dilinin Türkçeleştirilmesi’

Mustafa Kemal Atatürk’e saygısı olmayanın onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti Devletine ve Anayasasına da saygısı yoktur.

Devamını Oku
08.10.2025
Patrikhane ve Ruhban Okulu

Heybeliada Ruhban Okulu Fener Patrikhanesi’ne bağlıydı.

Devamını Oku
01.10.2025
Dil devrimini anlamak

“Gece meşguliyetimiz, bildiğin gibi dil dersleri… Gündüz de yalnız olarak aynı mesele üzerinde birkaç saat çalışıyorum.”

Devamını Oku
24.09.2025
Tek Partiden Çok Partiye: ‘Partili Cumhurbaşkanlığından Tarafsız Cumhurbaşkanlığına’

“Aramızdaki farkı bilelim. Biz, mutlakıyetten bugüne geldik. Siz ise bugünden mutlakiyete gidiyorsunuz.”

Devamını Oku
17.09.2025
Tarih Kürsüsü ve Suçluların Telaşı ‘CHP’nin Mallarına El Konulması’

Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 102 yaşına girdi.

Devamını Oku
11.09.2025
ETHEM: “İsyan ve İhanet”

“Efendiler, askerî harekâtı çapulculuktan, devlet kurup yönetmeyi, şunun bunun mâsum çocuklarını fidye dilenmek için dağlara kaldırmak haydutluğundan ibaret zanneden, şarlatanlıklarıyla, yaygaralarıyla bütün bir Türk vatanını bezdiren...

Devamını Oku
03.09.2025
Büyük Zafer'in sırrı

Tam 103 yıl önce, 26 Ağustos 1922’de, Afyon Kocatepe’de, sabah saat 05.00’te, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın işaretiyle Türk tarihinin en önemli taarruzu Büyük Taarruz başladı.

Devamını Oku
27.08.2025
Aşiret-Tarikat Sorunu

Yeni açılım sürecinde etnik ayrılıkçı siyaset ve dinci, liberal ortakları, gerçeği çarpıtmaya devam ediyorlar.

Devamını Oku
20.08.2025
Saltanat Şurası’ndan Saray Komisyonu’na

1920 yılında Sevr Antlaşması’nı kabul etmek için kurulan “saltanat şurası”nın ve uygulamak için kurulan “barış komisyonu”nun amacı vatanı, milleti değil, sarayı, (sultanı) ve hükümeti kurtarmaktı.

Devamını Oku
13.08.2025
'Doğu Sorunu' devam ediyor! 'Kürt Sorunu mu Türk sorunu mu?'

İngiliz Müsteşarı Hohler, 27 Ağustos 1919’da Londra’ya gönderdiği bir yazıda şöyle diyordu...

Devamını Oku
06.08.2025
LOZAN: Onurlu Barış

Lozan Barış Antlaşması 102 yaşında…

Devamını Oku
23.07.2025
Hedefteki Cumhuriyet

Mustafa Kemal Atatürk’e göre “Türk milleti” kavramı, sadece bir ırkın, bir etnik kimliğin, bir dinin veya mezhebin değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne “vatandaşlık bağı ile bağlı” eşit hukuka sahip tüm yurttaşların ortak-üst-ulusal kimliğinin adıdır.

Devamını Oku
16.07.2025
Atatürk’ün aşama stratejisi ve Türk Devrimi

Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk’ta, 21 Nisan 1920 tarihinde yayınladığı, TBMM’nin 23 Nisan 1920 Cuma günü dinsel bir törenle açılacağını duyuran bildirinin, “O günün duygu ve anlayışına uyma zorunluluğundan kaynaklandığını” belirtmişti.

Devamını Oku
09.07.2025
Yaşasın laiklik

“Laiklik ilkesini savunmak için Atatürk gibi yürekli, Atatürk gibi inançlı olmak gerekir. İzinden gittiklerini söyleyenler gibi ürkek, kararsız ve inançsız değil” (Uğur Mumcu- Cumhuriyet 1 Mart 1987)

Devamını Oku
02.07.2025
Atatürk’ün dünya barışını koruma formülü

Kuzeyimizde Rusya-Ukrayna Savaşı devam ederken, güneyimizde İsrail’in Filistin’e yönelik saldırıları devam ediyordu ki, birden bire İsrail-İran Savaşı başladı.

Devamını Oku
25.06.2025
Sykes-Picot, Sevr, BOP ve Lozan

Şu gerçeği iyi görmek gerekir ki Sykes-Picot’tan Sevr’e, Sevr’den BOP’a, Türkiye’yi bölüp parçalamaya yönelik planların önündeki en güçlü kalkan Lozan Antlaşması’dır.

Devamını Oku
18.06.2025
Tek parti döneminde hac yasak mıydı?

1 Haziran 1927 tarihli ve Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal (Atatürk) imzalı bir Bakanlar Kurulu Kararnamesine göre “Hac mevsiminde Hicaz’a gönderilecek Hıfzıssıhha uzmanlarından Dr. Şerafeddin Bey’e siyasi pasaport verilmesi” kararlaştırılmıştı.

Devamını Oku
11.06.2025
Atatürk'ün Mirası Büyükdere Fidanlığı

Mustafa Kemal Atatürk’ün isteğiyle 1928 yılında İstanbul’da “Büyükdere Meyve Islah Enstitüsü” kuruldu...

Devamını Oku
04.06.2025
Lozan ve Kürtler

“Kürtler küçük lokmanın pek kolay yutulacağını vaktinden çok evvel anlamışlardır. Türk birliğinden ayrılmak zihniyetinde bulunanları Kürtler kendi milletlerinden addetmezler. Kürtlerin mukadderatı Türk’ün mukadderatıyla eştir. (…) TBMM Hükümeti dâhilinde Kürtlüğün ayrı bir unsur olarak telakkisini hiçbir zaman işitmek istemediğimizi arz ederiz.”

Devamını Oku
28.05.2025
1921 Anayasası ve Muhtariyet

“Vilayetler kendi başına bir devlet değildir. Amerika hükümeti müttehidesi gibi değildir. Her vilayetin haiz olduğu muhtariyet, mahalli işlere münhasırdır. O işler ki yalnız vilayeti alakadar eder. O işler o vilayetin işleridir.”

Devamını Oku
21.05.2025
Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerine saldırmak

Lozan Antlaşması’nın ve 1924 Anayasası’nın hedef alınması; tam bağımsız, üniter, laik, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin hedef alınması demektir.

Devamını Oku
14.05.2025
CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

CHP Genel Başkanı İsmet İnönü’ye yönelik saldırılar

Devamını Oku
07.05.2025
Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Cumhuriyetin İlköğretim Devrimi

Devamını Oku
30.04.2025
‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’nin açılması

‘Ulusal egemenliğe dayanan yeni Türk devletinin kurulması’: TBMM’NİN AÇILMASI

Devamını Oku
23.04.2025
Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Atatürk yol göstermeye devam ediyor: ‘Hükümet, özgürlük ve demokrasi’

Devamını Oku
16.04.2025
Atatürkçü gençliğin yükselişi

Atatürkçü gençliğin yükselişi

Devamını Oku
02.04.2025
Atatürk’ün önderliğinde cumhuriyetçi direniş

ATATÜRK'ÜN ÖNDERLİĞİNDE CUMHURİYETÇİ DİRENİŞ

Devamını Oku
26.03.2025
Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Çanak Krizi ve ikinci Çanakkale Zaferi

Devamını Oku
19.03.2025
Laiklik neden gereklidir?

Laiklik neden gereklidir?

Devamını Oku
12.03.2025
Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Emperyalizmin 'kukla halife' projesi

Devamını Oku
05.03.2025
Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Kemalizm düşmanlığının asıl amacı

Devamını Oku
26.02.2025
ATATÜRK'ÜN KONUŞMASININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Atatürk’ün konuşmasının düşündürdükleri

Devamını Oku
19.02.2025
Şeyh Sait İsyanı

Şeyh Sait İsyanı

Devamını Oku
12.02.2025