Toplumsal patlamalar depremler, yanardağlar gibi yıllar içinde oluşurlar...
Şükran Soner
Son Köşe Yazıları

Toplumsal patlamalar depremler, yanardağlar gibi yıllar içinde oluşurlar...

12.08.2023 03:00
Güncellenme:
Takip Et:

Tarihleri, zamanlamaları, sonuçları tam öngörülemiyorsa da kaçınılmazdırlar. İnsandan yola çıkılarak tüm canlılara, doğaya verilen zararlarla doğru orantılı, siyasal erklerle sermaye güçlerinin ulusal, uluslararası odaklarının verdikleri zararların, açtıkları yaraların derinlikleriyle bağlantılı sonuçlarıyla yaşanmaları kaçınılmazdır. Dünyanın geçiş yolları üzerindeki ülkemiz sınırları içinde geçmişte olduğu üzere gelecekte de yaşanması olası toplumsal patlamaların diğer ülkelerle ortak özellikleri çoksa da farklı boyutlarda yaşanmaları da sürpriz olmayacaktır.

Yeri geldikçe anlattığım olmuştur, “Gazap Üzümleri”nde Amerika’da yaşanan, emekçilerin on binlercesinin katıldıkları onlarca gün süren hak savaşımları dünya emek tarihine kazınmışken bizde yazılanlar 15-16 Haziran’lar ya da bahar eylemleri, yaz direnişleri, büyük Zonguldak maden direnişi... Yüz binleri kucaklamışlarken olsa olsa ancak dünya emek tarihi içinde gereken yerlerini almıştır.

Toplumsal örgütlenebilmiş ya da örgütlenemeden doğrudan yaşanan patlamalardaki sayılarla süreçler hem katılımcı güçleri hem de yarattıkları toplumsal deprem etkileriyle çok güçlüdürler. Örgütlü, örgütsüz siyasal muhalefetlerin katılımlarıyla güç kattıkları eylemlerin en büyüklerinin sadece bir ömür içine sığmışlarının tanıklıklarını saymaya kalksak bu köşeye sığdıramayız.

***

Nedenleri mi?... Demokratik hak ve özgürlüklerin, toplumsal kazanımların bire bir örneklenmesinde dünya ölçeğinde 1. sıraya çıkabilmiş Cumhuriyetin devrimler tarihleri süreçlerinin üzerine, 1961 Anayasası ile yasalarından gelmiş özgürlükleri katmak gerek. Devrim süreçleri, hakların örgütlü kullanım süreçleri tamamlanamamış, çok kısa süreli uygulanabilirlikleri sayesinde ancak tadına varılmış. Belleklerin derinliklerinde, toplumsal bilinçaltında kazılı kalmışlar. Canlar yeni baştan tornistan yapılırken de uzun yıllar yaşanan acı deneyimlerin dersleriyle yılgın, suskun boyun eğildikten sonra bir biçimde yeniden gönülleri kabartıvermişler.

Toplumsal patlamalarla en azından bir süreliğine nefes alınabilmesinin yolları açılmış, yaşatılmış kayıplardan önemli geri dönüşler sağlanabilmiş. Kirli çıkar ittifakları da boş durmayıp daha kirli, daha sağlam kazığa bağlanmış, elbette savrulmuş dünya düzeninde seyirci kalınan koşullarda, çok canlar yakarak cezalandırma, sindirmeyi tek çıkış yolu yaptıkça bugünlere gelinmiş. Gerçek şu ki can yakarak sindirmede sürülen pedalların durdurulmasından ödlerin koptuğu günler yaşıyoruz. Toplumsal patlamayı kaçınılmaz kılan olumsuzlukların sayılabilirliğinin söz konusu olamadığı günleri yaşıyoruz.

***

Her yeni günün sayısız, yeni olumsuz haberlerinin rasgele yayınlarını izlemek, en zararlı olanlarının üzerinde durabilmek olanağımızı bile tükettik. Konular, olayların yerleri, ödenilen bedelleri üzerinden dökümlerini çıkarabilmek bile uzmanlarının altından kolay kolay kalkamadıkları zorlu bir sorumluluk haline geldi. Haberlerin hangileri, yarattıkları en olumsuz sonuçları ile en can yakıcı?...

Sözde gazeteciliğin olmazsa olmazı, olup bitenleri algılamak için elden geldiğince çok haberi izlemek peşine düşenlerimiz olarak, benzer sorunları yaşıyoruz. Sabahları dinamik, dikkatli, akşam saatlerinde yorgun bezginliğin ötesinde algılama kapasitemizin tükendiğine tanıklık ediyoruz. Ortak çıkarım, canı yanan insanları, çevreleri, acıları değişiyor olarak acımasız çarkların bir bütünlük içinde döndürülmesinin, artık kirli güç ittifakları adına vazgeçilemez bir kaosu üretmiş olması olabilir mi?

Olumlu çaba, olumlu çıkış yolu arayışları hak götüre... Baksanıza Meclis Başkanlığı sözde uyumlu bir üslup adına, yeni her olağanüstü toplantı yapılması çağrısını onaylıyor. Birkaç saatlik görüşmeler, oturumlar, oylamalar sonrası Meclis yeniden kapanıveriyor. Birbirinin karbon kâğıdıyla kopyası çıkarılmış gibi, cemaatler, tarikatlar üzerinden en ucuzundan ödünlerle bu düzenin böylece ayakta tutulabilmesinin çırpınışları yaşanıyor. Nasıl, nereye kadar?...

Yazarın Son Yazıları

Çetinkaya’yı uğurlarken

Ord. Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun 24 Şubat 1992 yılında aramızdan ayrılışının töreninden söze girmek gerek.

Devamını Oku
09.07.2025
Ortadoğu iktidarları Trump’ın kuklası mı?

İktidara yeniden geldiği günlerden bugünlere, ülkesine dönük iç siyasetinde çelişkilere bağlı iç çatışmacılıktan doğan zikzakların ürünü, iktidar ortaklığını paylaştığı odaklar da içinde, toplumsal patlamalı eylemlerden kurtulamayan Trump’ın, İsrail-İran savaşının yönlendiricisi, başaktörü rolünü oynayabilmesi çok çarpıcı, bir o kadar da sorgulanması gereken bir gelişme değil mi?

Devamını Oku
17.06.2025
İsrail İran’a saldırdı. Altın, döviz fiyatları zıpladı...

Bizi, Ortadoğu halklarının geleceklerini yok sayan emperyal tuzaklarda, bu son operasyonda da Amerika, Trump yönetimi başrolde.

Devamını Oku
14.06.2025
İnsanlıktan çıkma hallerinin son perdesi...

Açlıktan ölmekte olan çocuklara mama, ilaç, giyecek, bez götürmeye çalışan yardım gemisi Madleen’e İsrail el koydu.

Devamını Oku
10.06.2025
Zeynep Avcı ile ‘bizim Babıâli’miz’

“Bayram günleri içinde, tatiller, ziyaretler arasında, YouTube’dan bu akşam yayına girecek üç kuşak söyleşisi olur mu?” sorgulamasını yapabilecekler olabilir.

Devamını Oku
07.06.2025
Bataklıktan çıkış umutları, belediye operasyonları

Güneşli bir pazar gününe uyanmış yurttaşlar, çoğunlukla ailecek, ekonomik koşulların elverdiği ölçülerde kendilerini sokaklara atmışken, gece yarısı operasyonları ile gelmiş, İstanbul’dan CHP’den, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Hakan Bahçetepe, Avcılar Belediye Başkanı Utku Caner Çaykara ve içlerinde belediyelerin kritik görev yerlerinden 47 kişi hakkındaki yeni tutuklamaları kuşkusuz çok saatler sonrasında öğrenebilmişlerdir.

Devamını Oku
03.06.2025