Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
'Yes Be Annem'
Kıbrıs davasının efsanevi ismi Rauf Denktaş ile yüz yüze teğet de olsa karşılaşmalarımız, Kıbrıs ve Türkiye’deki iktidarların, savunduğu değerler nedeniyle kendisini en çok dışladıkları, karaladıkları, horladıkları, ellerinden gelse konuşturmak istemedikleri, “Yes be annem..” günleri ağırlıklı.. Hani doğma büyüme Kıbrıslıların ağırlıklı KKTC vatandaşlarına, en çok birleşik Kıbrıs, AB vatandaşı olmanın, özgürleşme, zenginleşmenin, düş görmenin tek yolu olarak pazarlandığı kampanyalardan söz ediyorum.. Ünlü Annan Planı’nın geçerli kılınması, asıl sorun AB’nin kendi ilkelerini, hukukunu ayaklar altına alarak Birleşik Kıbrıs’ı anlaşma olmadan üye almakta bir sakınca görmediği, çözüm için de Türkiye ve KKTC’nin öngörülen formüllere uymaya çok sıkı zorlandıkları referandum günleri...
\nKıbrıs davasının efsanevi ismi olduğu için seyahat ve konuşma yasağı getirilemeyen Denktaş, kimi yerlerde çok ağır yalnızlaştırmanın ötesinde, hakaretleri, ağır suçlamaları göze alarak, inatla çok iyi bildiği konular, sorunlar üzerinden “Yes be annem” modasına uymayan gerçekleri tek başına anlatabilmek için hiçbir fırsatı kaçırmıyordu. Annan Planı etkisi altındaki KKTC vatandaşlarının çıkarlarına aykırı gerçekleri bir bir saymanın ötesinde, ayrıntılarını en iyi kendisinin bildiği bir uzun soluklu hak savaşımının satır aralarını, tuzaklarını anlatıyor, KKTC vatandaşlarının haklarına giden yol ile Türkiye çıkarlarının, gerçeklerin moda, sıkı pazarlanan reçetelerin tam tersi olduğuna, kurulan tuzaklara ışık tutmaya çalışıyordu. Dışlanmışlığı, dinlemek isteyenlerin, hele de örgütlenmelerin cılızlığı yanında, tek başına onurlu, dik duruşu, inadı, sabrı ile ister istemez farklı bir saygıyı da uyandırıyordu. Azına, çoğuna bakmadan, karşısında bulabildiği, dinlemeye hazır herkesi, her ortamı değerlendiriyor, inandığı davayı anlatabilme uğruna iğne ile kuyu kazıyordu..
\nİnadı, inancı ile söylediklerinin en yaşamsal konularında ne kadar haklı olduğunu kanıtlamayı, belki tek başına değil, çok hızlı ekonomik-toplumsal-siyasal değişimlerle birlikte kanıtlamayı başarmış, saygınlığını anlamlı yeniden kazanmış, kendisini silmeye kalkanları cenaze töreninde saygı göstermek zorunda bırakmış olarak aramızdan ayrılmış, bugün toprağa veriliyor.
\n***
\nAB üyelik haklarını otomatik olarak koparmış, dünyanın tanıdığı, istediği uluslararası desteği almış Rum yönetimi, aslında KKTC vatandaşları için ağır tuzaklar içeren Annan Planı’nı bile, geldiği noktadan geriye gidiş olarak görüp referandumdan hayır sonucunu çıkarınca, bizimkilerin pompalanmış evet oylarına kenetlenmiş düşleri düş kırıklığına dönmüştü. AB, Rum yönetimlerinden peşpeşe gelen olumsuz yeni kararlar, KKTC yönetimi ile birlikte, belki de daha çok Erdoğan hükümetlerini zora soktu. Asıl soğuk duşu bir kez daha halk, KKTC vatandaşları yemişlerdi.
\nTürkiye’nin siyaseten zorunlu büyük desteği, içerik olarak taşıma suyla değirmen döndürmenin ötesine hiç geçemediğinden, AB, Rum yönetimlerinin yeni olumsuz kararları, genel olumsuz gidiş, dünya, hele de Avrupa’nın çok derin ekonomik, siyasete de yansıyan krizi, KKTC vatandaşlarını çok daha olumsuz koşullara çekiyor, KKTC, Türkiye çıkarlarından vazgeçerek, kendileri, çıkarları için barış, kurtuluş düşlerini buharlaştırıyordu. Denktaş’ı çözüm reçetelerinde engel, çaktırmasalar da düşman olarak görenler, resmen ilan etmeseler de, pek çok konuda söylediklerinde ne kadar haklı olduğunu teslim etmek noktasına gelmişlerdi. Çıkış yolu bulamamaktan gelen değişim, KKTC’nin seçimlerine, iktidar yapısına da yansımıştı.
\nErdoğan hükümetleri ise, AB üyelik düşleri yolunda varılmış kimi anlaşmaların AB cephesinden gelen, takvim öncelikleri dayatmalarına da artık “evet” diyemeyecek konumdalar. Köprülerin altından çok sular aktı, görüşme masalarında en kolay uzlaşılacak, çoktan aşılmış olması gereken maddeler bile, tekmili birden Kıbrıs Rum ve Yunanistan cephesinden veto yemişken, artık anlaşmalar gereği de olsa limanlarımızı Rum yönetimine açamayacak bir noktadalar.
\nBaşbakan Erdoğan, iktidar yetkililerinin yakın tarih açıklamalarında, “Yes be annem” sözcüklerinin içerdiği anlamlar, çoktan Denktaş’ın savunduğu tezler çizgisine taşınmış bulunuyor. Denktaş’a “Kıbrıs davasının efsane ismi” sıfatı ile, hak ettiği saygınlık iade edilirken, bu yoldaki çabalarının, yaptıklarının, liderlik kimliğinin teslim edilmesi; geleneğimiz, ölümle tehdit olmaktan çıkanın değerinin geç teslim edilmesi... ile sınırlı değil elbet. Kıbrıs, Türkiye gerçeğinde, gerçekçi olmayan, masa başı, uçuk kaçık, emperyal projelerin, dayatmaların, bir kez daha işletilememesi, iflas etmeleri ile ilişkili bir durum .Tek başına kalmışken bile inandığı değerlerden ödün vermeyen, haklılığına inandığı tezleri savunan Denktaş, Kıbrıs davasının efsane ismi, kendisi için yapılacak anıt mezardaki yerinde, bugün toprağa verilirken, bize yukardan “Yes be annem..” diyerek gülümsüyor olabilir mi?
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Dönmek isteyen gençler için şartını açıkladı
- Devrim Muhafızları'ndan Suriye çıkışı
- 'Seküler müdür kalmadı'
- ‘Kartlar bloke edilebilir’ uyarısı!
- CHP'nin ilçe başkanından açıklama!
- Bir acayip Türkiye hikâyesi
- Jose Mourinho'dan genç futbolcuya övgü!
- Üniversite öğrencisi, trafikte öldürüldü
- Kılıçdaroğlu'ndan Özel'e 'Suriye' yanıtı
- Başkan Özarslan’dan açıklama