Zülal Kalkandelen
Zülal Kalkandelen zulal.kalkandelen@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Her kadın doğurmak zorunda değil!

21 Ekim 2022 Cuma

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınlar için uygun gördüğü kariyeri, partisine üye olan Mehmet Ali Çelebi ile eşine de söyledi. 

“Senin çocuk kaç tane” diye sordu.

Çelebi, “Bir tane efendim” diyerek yanındaki eşini işaret etti, “Doktora, kariyer...” dedi.

Dehşet verici bir yanıtla talimat verdi Erdoğan: “Olmaz ya, bu işin kariyeri çocuk doğurmak. Sayıları artırmak lazım, Allah’tan isteyelim devam. Çocuk çok önemli. Bak PKK’nın beş tane, on tane, on beş tane var.”

Ergenekon kumpas davasında tutuklanan, 41 ay cezaevinde yatan, 2014’te beraat eden Teğmen Mehmet Ali Çelebi’nin, CHP’den milletvekili seçildikten sonra istifa edip Memleket Partisi’ne, oradan da AKP’ye geçerek sürdürdüğü aşırı çalkantılı siyasi yaşamı gibi rozet takma töreni de mide bulantısı yarattı.

Bir çiftin arasındaki en özel konuyu siyasete alet etmek, işin içine PKK’yi dahil etmek ve cinsiyetçilik ile etnik ayrımcılığı körükleyen sözlerle bunu yapmak, kabul edilebilir bir durum değil. 

İLİM VE FEN SAHİBİ  KADINLARDAN BUGÜNE...

Çelebi, “Atatürk’ün askeri olarak yanınızdayım” diyerek, onun kurduğu laik Cumhuriyeti yıkmayı misyon edinen siyasal İslamcı bir partiye katıldı. Erdoğan o sözleri söylerken, karşısında suspus kalıp kafa sallar hale gelmesi ibretlik bir görüntüydü. 

Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı Atatürk’ün 1923’te kadınlar hakkında söyledikleri hem hafızalarımızda hem de tarih kitaplarında yazıyor:

“Kadınlarımız ilim ve fen sahibi olacaklar ve erkeklerin geçtikleri bütün öğretim basamaklarından geçeceklerdir. Kadınlar, toplum yaşamında erkeklerle birlikte yürüyerek birbirinin yardımcısı ve destekçisi olacaklardır.” 

Akademik kariyer yapmak isteyen kadına, “Bu işin kariyeri çocuk doğurmak” diyen Erdoğan ise, kadını bir doğum makinesi gibi gören anlayışın temsilcisidir. 

Sürekli doğuran kadınların, ilim ve fen sahibi olma olanağı kalmayacağından, iş yaşamına katılmaları da çoğu durumda mümkün olmaz.

DOĞURMAYAN KADINA ‘EKSİK, YARIM’ DİYEN ZİHNİYET...

Erdoğan’ın beş yıl önce kızı Sümeyye Bayraktar’ın başkan yardımcısı olduğu Kadın ve Demokrasi Derneği’nin (KADEM) Üsküdar’daki yeni hizmet binasını açarken söylediklerini de hatırlayalım:

“İş hayatının, anneliğin alternatifi haline getirilmesini kabul edemiyorum. ‘Çalışıyorum’ diye annelikten imtina eden bir kadın aslında kadınlığını inkâr ediyor demektir. Bu benim samimi düşüncemdir. Anneliği reddeden, evini çekip çevirmekten vazgeçen bir kadın, iş dünyasında istediği kadar başarılı olsun özgünlüğünü kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Eksiktir, yarımdır. Anneliği reddetmek insanın yarısından vazgeçmektir. Daha geniş tutuyorum. İnsanlıktan vazgeçmektir. Bunun için her fırsatta en az üç çocuk tavsiyesi yapıyorum.”

Çocuk sahibi olmak, öncelikle kadının kendi iradesiyle özgürce vereceği bir karardır. Her kadın anne olmak zorunda değildir. Kadınların iradeleri ve bedenleri üzerinden siyaset yapmaya kimsenin hakkı yoktur!

Bir kadın ile bir erkeğin hayatlarına dair verecekleri şahsi bir kararın cumhurbaşkanı tarafından her ortamda fütursuzca gündeme getirilmesi, görevinin sınırlarını aşarak özel hayata müdahale etmesidir. 

Ayrıca insanları kendi karnını bile doyuramaz, ev kiralarını ödeyemez hale getirip sonra da “Çok çocuk yapın” demek, ülkenin gerçeklerinden kopukluğu gösterir. 

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre son 20 yılda evlenenlerin sayısı yüzde 20 azalırken boşanma oranı da yüzde 47 arttı. Çünkü batan ekonomi yüzünden ev geçindirmek imkânsızlaştı.

AKP’nin ekonomi politikaları aileyi yok olma aşamasına getirmişken çok çocuk yapın baskısını sürdürmek, ancak var olan aileleri dağıtmaya yarar. 

Doğurmak istemeyen kadına “eksik, yarım” demek ise, kadınlara hakarettir. Herkes haddini bilsin!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları