Özdemir İnce

Muhalefet dili ve ‘biz’ illeti

02 Ekim 2018 Salı

20 Eylül 2018 tarihli Sözcü gazetesinin yarım sayfalık manşeti dikkatimi çekti:
Yanlış ekonomik politikalar ülkeyi bu hale getirdi.
Özne belli değil. Bu işi kim yapmış olabilir? CHP mi? Olamaz! Böyle bir şeyi ancak iktidar yapmış olabilir. O halde doğru cümle şöyle olmamalı mı? “Hükümetin (Cumhurbaşkanının) yanlış ekonomik politikaları ülkeyi bu hale getirdi.”
Manşet devam ediyor: “4.9 trilyonu betona gömdük, fabrikaları sattık, şimdi onların yerinde keçiler otluyor.
4.9 trilyonu biz mi betona gömdük? Yoksa Sözcü gazetesi mi? Hayır, AKP iktidarı gömdü.
Fabrikaları Sözcü gazetesi mi sattı? Hayır, AKP iktidarı sattı.
O halde cümlenin şöyle olması gerekmez mi?
AKP iktidarı 4.9 trilyonu betona gömdü, fabrikaları sattı” ya da şöyle “4.9 trilyonu betona gömdüler, fabrikaları sattılar.
Şimdi cümlenin doğru öğeleri doğru yerlerinde durmakta. Atılan ok doğru hedefi vuruyor.
İnsan soyunun en büyük bulgusu nedir, diye sorsanız, gözümü kırpmadan dildir, lisandır derim. Elbette bir de sayılar var ama dil olmasa o da olmazdı. Çünkü sayılar da dildir. Dil uygarlıktır, dil düşüncedir, dindir, matematiktir, fiziktir, kimyadır.
Sözcükler bir dünyadır. Bir zamanlar okullarımızda dilbilgisi (gramer) çok ciddi öğretilirdi. Türkçeden bütünlemeye (ikmale) kalınmazdı. Aslında dünyanın bütün dillerinde sözcük (kelime) türleri aynıdır: Ad (İsim), Adıl (Zamir), Önad (Sıfat), Belirteç (Zarf), İlgeç (Edat), Bağlaç, Ünlem, Eylem (Fiil)…
Sözcükler, sözcüklerin kullanımı insanların ruh ve zihniyet dünyasını yansıtan aynadır. Örneğin bir şahıs zamiri olan “Ben”, bir mülkiyet (iyelik) sıfatı olan “Benim”, son derece tehlikeli sözcüklerdir: Benim valim, benim kaymakamım, benim bakanım, benim çakalım, benim polisim… Bu türden konuşan kişiye, Orhan Kemal romanlarında, “Beri bak yeğen, çakal belki senin olabilir ama geriye kalanların hiçbiri senin değildir, devletindir, milletindir. Sen ne devletsin ne de milletsin!” derdi.
Bir arkadaşım bir zamanlar “Biz” şahıs zamiri ile “Bizim” mülkiyet zamirine kafayı takmıştı. “Türklerin Miz-Mız Hastalığı” derdi. “Bize bizde biz derler, bizden büyüğüne çuvaldız derler!” diye tekrarlayıp dururdu.
Ben” ve “Benim”ciler de var memlekette. Bilirsiniz, R.T. Erdoğan Ben” ve “Benim” demeyi pek sever. Buna karşın muhalif, özellikle de CHP’li siyasetçiler “Biz” ve “Bizim” demeye bayılırlar ve bu yüzden konuşmalarının muhalif anlamını yok ederler.
Dolana dolana işte geldik Vehbi’nin kerrakesine. Derdimi anlatmak için bir gazete yazısından örnek vereceğim. Yazıda şöyle bir cümle var: “Ve sınırımızı PKK’ya açtık.”
PKK’ya sınırımızı açan “biz” kim? Siz kimsiniz?

Yazının içinde yer alan cümle biraz daha uzun. Şöyle:
“Biz ise sınırları resmen açtık. PKK artık bizim askerimizin önünden özgürce, elini kolunu sallaya sallaya girip çıkıyor.”
Tekrar soruyorum “biz” kim? Türk halkı mı? Değil! Öyleyse kim? Kimileri “Devlet” diye cevap verebilir. Bu da yanlış. Doğrusu AKP.
Demek oluyor ki, muhalefet yapmak için “muhalif cümle” nasıl yapılır ilkin onu öğreneceksin. “Biz” öznesini ancak ve sadece kendin de işin içindeysen kullanacaksın.
Televizyondan son bir örnek: “Milyonlarca Suriyeliyi ülkemize getirip dilenci ve fahişe yaptık.”
İyi, aferin, tebrikler!
“Biz” kim? Türkiye mi, Türk halkı mı, iktidardaki hükümet mi?
Muhalefet, doğru cümle, doğru özne, doğru fiil ve doğru yüklem ile yapılır. Yoksa söyledikleriniz sadece sizin değil ülkenin de başına bela olur.
Ha, bir de şu var: “AKP hükümeti” yerine de asla “Devlet” demeyeceksin!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sorumluluk 16 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları