Yerçekimi
Özdemir İnce
Son Köşe Yazıları

Yerçekimi

14.10.2025 04:00
Güncellenme:
Takip Et:

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

“1687’de İngiliz matematikçi Isaac Newton evrensel kütleçekiminin ters kare kuralını hipotez haline getirdiği Principia’yı yayımlamıştır. Newton’ın teorisi en büyük başarısını, Uranüs’ün diğer gezegenlerin etkileriyle açıklanamayan hareketleri kullanılarak Neptün’ün keşfini sağlamasıyla yaşamıştır.”

Öyle ama bu konuda benim de diyeceklerim var: Elmanın Newton’ın başına düşmesi. Bu gerçeği 1948- 1953 yılları arasında Mersin’in Mesudiye Mahallesi’ndeki Kayatepe İlkokulu’nda öğrendim.

Elmanın Newton’ın başına ya da yere dalından düşmesi... Newton Bey bir şeyin yere düşmesine ilk kez tanık olmuyordu. Şimdiye kadar defterin, kitabın, kalemin, çatal ve bıçağın düşmesine kim bilir kaç kez tanık olmuştur. Ama o özel gün ve anda nedense düşmeyi düşünmeye başlıyor. Ha, elmanın yere düşmesine tanık olduğunda demek ki elma olgunlaşmış diye de düşünebilirdi.

Yerçekimi evren oluştuktan sonra ortaya çıkmadı, birlikte var oldular. Kendisi vardı ama adı yoktu. Bir adı olmayan, var olsa da insan için var olamaz. Var olması için insan ona bir ad verecek.

Vade doldu. O özel gün, Newton Bey o anda elmanın dalından düşmesine tanık oldu ve “olan şey”e adını verdi: Yerçekimi!

Bundan, buradan bir çıkarım yapacak olursak: Var olan ama insan tarafından bilinmeyen ŞEY bir gün ve anda mutlaka keşfedilir ve adlandırılır. Amerika’nın keşfi gibi, milyonlarca yıldır var olan hastalıkların günümüzde tanışılıp adlandırılması gibi.

Şimdi okuyacağınız alıntıyı okuduktan sonra yukarıdaki satırları yazdım: “Batılı denizciler, Muson rüzgârlarını kullanmayı sonunda başararak Arabistan’a deniz yoluyla ulaşmayı başarırlar ve Somali’ye, Hindistan’a giderek genelde olduğu üzere Arapların kervanlarıyla onlara taşıdıkları zenginlikler diyarına bizzat ulaşmış olmanın mutluluğuna erişirler.”1

Kitabı okurken yazdığım notları okudunuz. Ama şimdi, kendime soruyorum bu yazının amacı ne? Bazen yazıların da yazarlar gibi amaçları olur. Yazarı yularından tutup o amaca doğru sürüklerler. Bu başlangıçtan işçi sınıfıyla ilgili bir soruna olta atabilir miyim? Dikkat ettiyseniz bütün yazılarım insan bilinci, sınıf bilinci ve “Şimdi ne yapmalı” sorusu üzerine. Bir müzmin diş ağrısı gibi.

Newton örneğinden çıkarabileceğimiz şöyle bir sonuç ya da veri olabilir: Her şeyin bir zamanı ve vadesi vardır. Son mürekkep damlası düşecek ve bardaktaki su masmavi olacak!

Bu görkemli (!) girişten sonra ülkemizde AKP sayesinde yaşadığımız “hal-i pürmelal”e gelelim ki hal-i pürmelal, kaygılandıran ve bıkkınlık veren üzüntü anlamına gelir. Facia, afet, felaket, müsibet ve çile sözcükleri bu tanımlama ile eşanlamlıdır.

Söz konusu elma, bizim seçmenin kafasına dolu tufanı gibi yağmakta amma velakin 20 yıldır bizimkiler “Yarabbi şükür!” diye diye sevinmekte maşallah! Kafasına inen çeşitli tokattan yüz derisi köseleye dönüşmüş vallah! Kadını sabah akşam gözlerine rastık çekmekte. Bilindiği gibi rastık gözdeki damarları beslemeye yardımcı olur. Aynı zamanda rastık gözde çapaklanma ve iltihaplanma oluşumunun da önüne geçer. Oysa bizimkilerde tam anlamıyla terse çalışmakta, bol çapak yapmakta. Erkeğe gelince, Sevil Berberi’nde sinek kaydı sakal tıraşı olup saçlarına top ense yaptırmakla meşgul! Millet cami avlusunda dilenirken Başyüce RTE kişisel güvenliği ve ikbali içün şan olsun diye yüzlerce yolcu tayyaresi hususunda ballı börek tepsileri sunmakta ABD’nin Deli Dumrul’una...

Padişahın biri halkının vergiye karşı hangi noktadan sonra direneceklerini öğrenmek ister. Çağırır vezirlerini şöyle der: “Köprülere adam koyun, geçenden bir akçe alsınlar!”

Aradan bir süre geçer ve sorar: “Nasıl, halk hayatından memnun mudur? Herhangi bir şikâyet var mı?”

Vezirler: “Hiç bir tepki yok sultanım!”

Padişah: “İyi o zaman. Köprünün diğer tarafına da bir adam koyun, çıkandan da bir akçe alsın!”

Bir süre daha vezirleri tekrar çağırır.

-Var mı halinden şikâyet eden?

-Yok!

Padişah, halkının tepkisizliği karşısında öfkelenir: -Madem öyle köprülerin ortasına da birer adam koyun, gelip geçeni ...!

Alıntı yaptığım yerde fıkra “...!” ile sona eriyor. Yani tamamlanmamış. Tamamlama işi dinleyene, okuyana bırakılmış. Bu nedenle ben bu işe karışmıyorum. Tamamlamayı size bırakıyorum.

1 Jean-Paul Roux, Dinlerin Çatışması. Çeviren: Lale Aslan Özcan, Doğu Batı Yayınları, 2025. s.63.

İlgili Konular: #yerçekimi

Yazarın Son Yazıları

Ekümeniklik mavalı

Şu kavanoz kıçlı dünyada her nesnenin, olgu ve olayın bir tanımı vardır.

Devamını Oku
05.12.2025
Kürtçe güçlendirilecekmiş...

Kürtçe güçlendirilecekmiş, hatta kalıcılaştırılacakmış.

Devamını Oku
02.12.2025
30 Kasım 2007

Gelecek yıllarda adını sık sık anmak zorunda kalacağımız Prof. Dr. Engin Arık (14 Ekim 1948) 30 Kasım 2007 günü (nedeni kuşkulu) bir uçak kazasında ekibiyle birlikte aramızdan ayrılmıştı.

Devamını Oku
30.11.2025
3 Kasım 2002’yi hatırlamak!

3 Kasım 2002 günü olanı, olanları aramızdan kaç kişi anımsamakta?

Devamını Oku
28.11.2025
Eski defterler...

Eski defterler son derece önemlidir.

Devamını Oku
25.11.2025
AKP’yi iktidara getiren seçim

1 Kasım 2002 günü “İki gün sonra 3 Kasım 2002” başlığıyla Hürriyet gazetesinin Avrupa baskısında...

Devamını Oku
23.11.2025
Devri sabık yaratmak

Devri sabık yaratmak, Türkiye siyasi tarihinde yeni gelen yönetimin/iktidarın, kendinden önceki dönemi sorgulaması, hesap sorması vb. anlamında kullanılan ifadedir.

Devamını Oku
21.11.2025
Toplu iğne ve nankörlük

Basında yer alan haberlere göre, Cumhuriyetin kuruluşunun 102. yıldönümü münasebetiyle savunma sanayisindeki gelişmeleri anlatan AKP genel başkanı ve Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan, “Dünya genelinde satılan her 100 İHA’dan 65’ini biz tedarik ettik, 180 ülkeye ürün ihraç ettik. Sizleri 25 yıl geriye götürmek istiyorum, ülkemizde bir toplu iğne üretebiliyor muyduk” demiş.

Devamını Oku
18.11.2025
‘Entel-dantel Özdemir Bey’in itirazı

“Eşit anayasal vatandaşlık...

Devamını Oku
16.11.2025
Bir veda için adagio*

Değerli okurlar, bir terslik yüzünden 28 Mart 2025 günü yayımlanan bu yazıyı bir kez daha okumak zorunda bıraktığım için lütfen bağışlayın beni.

Devamını Oku
14.11.2025
Karakuşi siyaset

Kuzey Kıbrıs’ta cumhurbaşkanlığı seçimini ana muhalefetin adayı Tufan Erhürman’ın kazanmasının ardından, genel kanıya göre, MHP lideri Devlet Bahçeli önemli bir açıklama yaptı.

Devamını Oku
11.11.2025
İşin aslı

Kürtçülerin, Türkiye’nin demokrasi bağlamında atacağı ilk adımın “ilkokuldan üniversiteye Kürtçe anadilde öğrenim hakkının anayasada yer alması talebinin yerine getirilmesi” olduğunu biliyoruz.

Devamını Oku
09.11.2025
Bir kez daha emriniz olur!

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Devlet Bahçeli’nin “terörsüz Türkiye” süreciyle ilgili olarak düşüncelerini eleştiriyor.

Devamını Oku
07.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (3)

CERN’in (European Center for Nuclear Research-Avrupa Parçacık Fiziği Araştırma Merkesi) evrenin oluşumuyla ilgili olarak yapmaya başladığı deney Türkiye’yi birden bilim dünyasının göbeğine getirdi.

Devamını Oku
02.11.2025
Kurtarıcının adı toryum (2)

Özdemir İnce: Uranyum bu kadar belalı bir madde, tehlikeli, radyasyon yayıyor.

Devamını Oku
31.10.2025
Dreyfus A la Turca

Hüseyin Gün 4 Temmuz 2025 günü tutuklandığına göre işlem çok daha önce başlamış olmalı. Demek ki Merdan Yanardağ’ın casusluğu (!) o günden çok daha önce belli olmuş olmalı. Öyle değil mi? Gecikme operasyon icabı mı aceba? Yoksa kerrat cetvelini (çarpım tablosunu) bilmeyen kasap hali mi?

Devamını Oku
28.10.2025
Kurtarıcının adı toryum (1)

21 Ekim 2025 Salı günü yayımlanan “Toryum dedikleri şey” başlıklı yazımla “toryum” adlı ender elementle tanıştınız.

Devamını Oku
26.10.2025
Bir kez daha toryum denen mucize

Gazetelerde, kitaplarımda yayımlanmamış yazı(lar) da var zulada.

Devamını Oku
24.10.2025
Toryum dedikleri şey

Ülkemizde edebiyattan en ince bilimlere kadar tuhaf bir alışkanlık vardır.

Devamını Oku
21.10.2025
Dilini eşek arısı soksun!

Eşek arısının nasıl soktuğunu çok iyi bilirim.

Devamını Oku
19.10.2025
UYANIN

Uyanın, uyanın artık, ey yitik insanlar!

Devamını Oku
17.10.2025
Yerçekimi

Yerçekimi denen şeyi ben bulmadığım için ortak mal Vikipedi’ye başvurarak tanımını bilginize sunuyorum.

Devamını Oku
14.10.2025
Sorumluluk

Biraz önce en küçük kardeşim Bülent telefon etti.

Devamını Oku
12.10.2025
Comandante Che Guevara

Deniz kıyısına oturup da denize girmediğim, içki içtiğim günler.

Devamını Oku
10.10.2025
Sisifos olarak

Okuyacağınız yazı 6 Eylül 2020 günü gazetemizde yayımlanmış.

Devamını Oku
07.10.2025
Gündelik hayat ve kuralları

Uzun süredir, gündelik hayatın türlüsüyle, sağlık işleriyle, bilgisayarımla, internetle, telefon santralcılarıyla, sekreterlerle başım hiç de hoş değil.

Devamını Oku
05.10.2025
Yürrü kerreste müdürü

Mersin’de, çocukluğumda, o zamanlar adı Bozkurt olan caddenin üzerindeki Büyük Çıkmaz Sokak’ta (artık çıkmaz değil) otururduk.

Devamını Oku
03.10.2025
Düşman bile yapmaz

Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Aras, doğal zenginlikleri ve tarihi mirasıyla dünya çapında ilgi gören Muğla’nın, rant uğruna tehdit altında olduğunu söyledi.

Devamını Oku
30.09.2025
Müslüman birey yoktur*

Defterlerimden birine yazdığım ancak kaynağını yazmayı ihmal ettiğim alıntı şöyle...

Devamını Oku
28.09.2025
Zırva tevil götürmez (2)

Zırvalıkla ilgili ilk yazıyı 29 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet gazetemizde yayımlamıştım.

Devamını Oku
26.09.2025
RTE ne yapmak istiyor?

Basından bir haber: “Kabine toplantısı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Beştepe’deki sarayında toplandı. Saat 14.30 sıralarında başlayan ve iki saat süren toplantıda, PKK’nin sembolik silah bırakma töreni ve Meclis’te komisyon kurulması çalışmalarıyla devam eden süreç, orman yangınları ve Gazze gibi başlıklar görüşüldü. Toplantının ardından konuşan Erdoğan, CHP’ye seslenerek ‘Siyasette pek çok şeyin kazası olur ama süreci yokuşa sürmenin affı olmaz. Süreç, özellikle ana muhalefet partisi için geçmiş günahlarına kefaret olabilecek bulunmaz bir fırsattır’ dedi.”

Devamını Oku
23.09.2025
Emekliler ve iktidar

Televizyonların emeklilerin hal-i pür melalini tanımlayıp aktarmak için seçtikleri insanların neredeyse tamamı garip bir ruh durumu içinde.

Devamını Oku
21.09.2025
Mahşer günleri

Bu yazıyı yazmaya değerli ve genç yoldaşım Zülâl Kalkandelen’in 3 Eylül 2025 günlü Cumhuriyet’te yayımlanan “Ortadoğu kazanı fokurduyor” başlıklı yazınında yer alan Cengiz Çandar’la yapılan söyleşiden aktardığı şu bölümü okuyunca karar verdim...

Devamını Oku
19.09.2025
Din ve tarafsızlık

Hemen yazalım sonra neyin ne olduğunu açıklayalım: Teokratik yönetimde devlet başkanı genellikle bir dini liderdir.

Devamını Oku
14.09.2025
Rezillik, utanmazlık, alçaklık

31 Ağustos 2025 günlü Cumhuriyet’in birinci sayfasındaki “Zafer coşkusu” manşetin altında yer alan utanç verici haber şöyle...

Devamını Oku
12.09.2025
İmdaat soyguncu vaaarrr!

Google’a “Türkiye’de bilgisayar tamircileri odası var mı?”, “Bilgisayarcılar sendikası var mı?” diye soracaktım.

Devamını Oku
09.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (2)

Türkiye bu kıyametten kurtulabilir mi?

Devamını Oku
07.09.2025
Tohumu olmayan hiçbir şey olamaz (1)

Gazetede yayımlanmayan epeyce eski bir yazıyı, affınıza sığınarak huzurunuza getiriyorum.

Devamını Oku
05.09.2025
Kime kızmalı

R.T. Erdoğan’dan sonra Türkiye’nin ikinci sorunu sanki (kimilerine göre iktidarın gözdelerinden biri olan) holding sahibi Mehmet Cengiz. “Gözü doymazcasına bir şeyler istiyor ve iktidar ne isterse veriyor” diyorlar.

Devamını Oku
02.09.2025
Önsöz olarak son söz

15 ve 17 Ağustos 2025 günlerinde üstat Sadri Maksudi Arsal’ın Teokratik Devlet ve Laik Devlet adlı kitabından aynen aktararak “Eski Türklerde din (1, 2)” başlığıyla yayımlamıştım.

Devamını Oku
31.08.2025