Benim 19 Mayıs’ım! (1)

21 Mayıs 2019 Salı

Bu yazıma, geçen hafta gördüğüm 2 fotoğraf “esin kaynağı” oldu…
Ekteki fotoğrafta, bir çocuk, eşsiz insan Mustafa Kemal Atatürk’ün 14 Ocak 1923’te ölen annesi Zübeyde Hanım’ın, İzmir Karşıyaka’daki kabri önünde, ailesi ile birlikte, 2 yıl önce saygı duruşunda bulunuyorken görülüyor.
Eski telgrafçılardan, İzmir Eşrefpaşa PTT Müdürü rahmetli babam Hilmi Acar, beni de 6 yaşındayken, Zübeyde Hanım’ın kabrine götürdüğünde, o çocuk gibi saygı duruşunda bulunmuştum.
Reis-i Cumhur hazretleri acaba Zübeyde Hanım’ın kabrini ziyaret ettiler mi?

***

Mustafa Fehmi Kubilay, İzmir Menemen’de yedek subay olarak görevini yapmaktaydı. 23 Aralık 1930’da Derviş Mehmet, camide namaz kılanlara kendini “Mehdi” olarak tanıttı ve dini korumaya geldiğini söyledi. “Şeriata dönülecek…” diyerek isyan başlattı.
Kubilay, bu olayı bastırmak için bir manga askerle oraya gitti. Tek başına onların arasına girip teslim olmalarını istedi. İsyancılardan biri Kubilay’ı kurşunla yaraladı.
Derviş Mehmet, çantasını açıp testere ağızlı bağ bıçağını çıkardı, yaralı Kubilay’ın başını kesip yeşil bayraklı bir sopanın tepesine iple bağladı.
Babam, Menemen’de Şehit Kubilay için dikilen anıtın önünde düzenlenen anma törenine de götürmüştü… Sonraki yıllarda trenle Menemen’den geçerken, pencereye çıkar saygı duruşunda bulunurdum.
Reis-i Cumhur hazretlerinin Kubilay’ı anma törenlerine katıldığını anımsamıyorum, ancak Vezir-i Azam iken 2010’da bir “anma mesajı” yayımlamıştı.
Oysa o olay o dönemin 15 Temmuz’u değil miydi?

***

İzmir Atatürk Lisesi’nde okurken, “Ergenekon” adlı izci oymağımız için 15 Mayıs, çok önemliydi. Çünkü o gün önce düşmana ilk kurşunu atan şehit Hasan Tahsin’i törenle anardık. 18 Mart’ta da Kadife Kale’de “Şehitler Mezarlığı’nı” saygıyla ziyaret ederdik…

***

2. esin kaynağım fotoğrafı, değerli meslektaşım Zeynep Oral, pazar günü, köşesinde yayımladı!
Sevgili Zeynep, fotoğrafında, İzmir Alsancak Stadyumu’nda 19 Mayıs 1919’u kutlama töreninde, 1964’te “bayrak takımı” arasında, İzmir Kız Lisesi adına, Türk bayrağını taşırken görülüyordu.
19 Mayıs 1956… Aynı stadyumda, ben de İzmir Atatürk Lisesi adına “Türk bayrağını” taşıyordum… Tribünlerin önünden geçerken, birden “Özden! Özden!” çığlıkları koptu. Sandım ki tribünlerdeki arkadaşlarım, benim adımı bağırıyorlar…
Ardından “Özden, Özgen!” çığlıkları birbirine karıştı… Çünkü kardeşim Özden Ant da “İzmir Kız Lisesi” adına Türk bayrağını taşıyordu…
İşte kardeşimin taşıdığı o bayrağı, yıllar sonra sevgili Zeynep devralmıştı…

***

Ne var ki Reis-i Cumhur hazretlerinin oğlunun “Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA)”nın yönlendirmesiyle, “Medeniyet ve Değerler Protokolü” kapsamında “dinsel eğitim yapılması” için Lisemde görevlendirilen son müdür, “mezuniyet balosunda” öğrencilerin “10. Yıl” ve “İzmir” marşlarını engellemiş, velilerin tepkileri üzerine görevden alınmıştı!

***

Kasım 1963’te, henüz 3 yıllık gazeteciyken, Cumhuriyet Yazıişleri Müdürü rahmetli Kayhan Sağlamer telefon ederek şöyle konuştu:
“10 Kasım Atatürkün ölümünün 25. yıldönümü. Ne yapıp edip ABD Başkanı John Fitzgerald Kennedy ile SSCB Başkanı Nikita Kruşçevden, Atatürk hakkında görüşlerini içeren birer demeç alacaksın!”
Önce sandım ki demeçleri beni göndereceği Vaşington ile Moskova’da alacağım... Yanılmışım! ABD ve SSCB büyükelçilikleri ile bağlantı kurdum. İsteğimi başkentlerine bildireceklerini, ancak gelecek yanıt için bir şey söyleyemeyeceklerini belirttiler.
10 Kasım 1963’te Cumhuriyet’in 1. sayfasında Kennedy’nin demeci aynen şöyleydi:
“Kemal Atatürk’ün vefatının 25’inci yıldönümünü anma törenine iştirak edebilmekten şeref duymaktayım. Atatürk adı, insana bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihî başarılarını, Türk halkına ilham veren liderliğini, modern dünyayı ileri görüşlü anlayışını ve bir askerî lider olarak kudret ve yüksek cesaretini hatırlatmaktadır.
Çöküntü halinde bulunan bir imparatorluktan hür bir Türkiye’nin doğması, yeni Türkiye’nin hürriyet ve bağımsızlığını şerefli bir şekilde ilân ve o zamandan beri muhafaza etmesi Atatürk’ün ve Türk halkının işidir. Şüphesiz ki Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşu ve o zamandan beri Atatürk’ün ve Türkiye’nin giriştiği derin ve geniş devrimler kadar bir milletin kendisine olan güvenini daha başarı ile gösteren bir misal mevcut değildir.
Atatürk’ün bağımsız bir Türkiye’de hür ideallere bağlı bir idare kurulması için hazırladığı sağlam temel şimdiki sıkı ittifakımızın dayanağıdır. Bizi Atatürk’ün memleketine ve O’nun Türkiye’de ve dünyada yerleşmesine hizmet ettiği ideallere bağlayan bu ittifaka Amerika Birleşik Devletleri’nin bir ortak olabilmesinden gurur duyuyorum. Vefatının yıldönümünde bu büyük adamı saygı ile selamlarım…”
Not: Devam edecek…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları