Örgütlenme Yoksa Demokrasi Olmaz

17 Kasım 2014 Pazartesi

-“Politika mevcut olasılıklardan azami yararlanma sanatıdır” diyenler Makyavel’i bir defa
daha tarif etmiş olurlar.
-Firma teorisinde buna kazancın (kârın) maksimizasyonu denir.
-Firma teorisinin (ve politikasının) mikro bakışına karşın olayın makro (kamusal) maksimizasyonunda bunun adı refahın yüceltilmesidir.
-Mikro ve makro maksimizasyonlar örtüştüğü zaman demokrasi sağlanmış olur.
-Demokrasi, “bireyin ve toplumun yararının (çıkarının) örtüşmesidir.” Ancak birey (bireyler) bu örtüşmeyi örgütlenerek sağlar.
Örgütlenme yoksa demokrasi de olamaz. Çünkü “örgütlenmek demek güçlenerek refahtan hakkın olan payı elde etme olanağına kavuşmak demektir.”
Gücünü demokratik ortam içinde kullanarak payını aldığın zaman, “yaşam tarzını” da bağımsız kılmış olursun. Çocuğunun eğitiminden kıyafetine kadar bağımsız hareket edebilirsin. Kimse sana dayatamaz.

Soma ve Ermenek mi?
Eğer Türkiye’de çalışanlar örgütlü olsaydı Soma ve Ermenek’te yaşananlar olmazdı. Çalışanlar istedikleri çalışma koşullarını “bastıra bastıra” elde edebilirlerdi.
Çünkü “örgütlü işçi” demek çalışanın çıkarının her boyutu ile korunması demektir. Örgütlenmeyen işçi patronun ve sistemin insafına terk edilmiş demektir, yani köledir.
1961 Anayasası’nı bize fazla bol geldi, kısalım diyerek askeri darbelerde işi 1982 Anayasası’na getirenler çalışanın önündeki örgütlenmeyi kapatmışlardır. Türkiye’yi Soma, Ermenek ve benzerlerine, “çalışanın örgütlenmesini engelleyen yasalar ve uygulamalar” getirmiştir.
İş artık “kan parasını” sisteme sokacak noktaya kadar geldi.

Avrupa kapitalizminde neden görülmüyor?
Batı Avrupa ülkelerinde de kapitalizm geçerlidir. Ancak çalışanlar işçi, memur, çiftçi, esnaf, işveren olarak örgütlenmişler ve parlamenter sistem içinde yerlerini almışlardır.
Demokrasi bu sayede gelişir. Çıkar grubu olarak örgütlenememişsen zayıfsındır, güçlü (ve sistem) karşısında ezilmeye, ölmeye mahkûmsundur. Ölümlerin ve kazaların sayısı ile “örgütsüzleşme” arasında güçlü bir korelasyon var.
Türkiye’de toplum örgütsüzleştikçe, sendikalar yok oldukça, işlemedikçe kazalar ve ölümler de artıyor. Bu aynı zamanda ülkenin, “demokrasiden uzaklaşma göstergesidir”.
Ne kadar az demokrasi, o kadar çok kaza, ölüm ve soygun.

Demokrasi yerine din
Ülkede örgütlenmeler Batı demokrasilerinden uzaklaşmakta, onun yerine dini ve mezhepsel örgütlenmelere yönelmektedir. Müslüman Kardeşler’in bölgede ve Türkiye’de kurumlaşmasını isteyenler ister istemez Batı demokrasilerinden uzaklaşmak zorundadırlar.
Örgütlenme modeli çağdaş, uygar örgütlenmelerin yerine inanç esaslı yapılanmaya doğru götürülüyor.
Küresel güçlerin Türkiye ve bölgede yürüttükleri yeniden yapılanma özünde, “Avrupa tipi demokrasiden” uzaklaşılmasına doğal olarak yol açmaktadır.
Yeni Türkiye, oryantal ve dini örgütlenmenin başı çektiği bir ülke olarak öngörülmüştür.
Yaşamakta olduğumuz demokrasi kavgasının temelinde yatan budur.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları