Siyaset Cambazlığında Yenilgi Zafer Olabilir mi?

24 Şubat 2015 Salı

Haklısınız, medya çağında, medya gücü ile gerçekler tersyüz edilerek siyahı beyaz yapma kolaycılığında, “algı yönetimi” paketleriyle, kitlelerin güdülebilmesinde, zaman zaman silahlı güçten daha etkin sonuçlar alabilme olanağı var... Milyarlarla dünyalının kazanılmış örgütlü haklarından çok fazla şey yitirmiş olmalarında, insan haklarının bu kadar ağır katledilebilmesinde, insanlık ve dünyanın geleceği adına böylesine geriye sürüklenişte, hele de bedeli ödeyenlerin çoğunlukla yoksul Güney dünyası halkları, İslam dünyasının olmasında payı daha da büyük... Yine de ele geçirilmiş medya gücü ile siyaset cambazlığında, yenilginin zafer olarak pazarlanabilmesi ne o kadar kolay, ne de sonsuza kadar sürdürülebilecek bir iş değil...
Siyaset cambazlığında kitleleri güdüleyebilme gücünde medya gücünü, silahlı güçten çok daha başarılı kullanabilen süper güç ABD’de bile söz konusu güç kullanımı çok etkin ancak çok kısa ömürlü olabiliyor... Irak işgalinin ABD halkına pazarlanabilmesinde kullanılan yalanlar, işgal operasyonundan hemen sonra açığa çıkmadı mı? İnsan hakları, savaş suçları yine ABD medyası ekseninde açığa çıkmadı mı? Bush iktidarı ile birlikte, ABD’nin o dönem izlenmiş terörle savaş yalanı gerekçeli işgal stratejilerden geri dönüşlerini zorunlu kılmadı mı?
Diktatörlüklerde medya gücü ile halkı güdüleyebilme, siyaset cambazlığında halkın insan haklarının gasp edilebilmesinde sandıktan onay, oy alabilme çarkları, kuşkusuz daha uzun süreli kılınabiliyor. Hele de kitlelerin bilinçle çıkarlarını kollayabilmenin, bilgi donanım, eğitim, gerçekleri öğrenme.. araçlarına el konularak... Bireysel, toplumsal kimlikleri, örgütlülüklerinin ezilebildiği ölçeklerde, alt kimlikler, kör inançlar kullanılarak toplumların teslim alınmasının kolaylaştığı çağın yadsınamayacak bir başka acı gerçeği... Hem diktatörlük, hem de alt kimlikler üzerinden kör inançların baskın kılındığı ülkelerde durumlar daha bir vahim. Kuzey Kore kara mizah konusu olabilir... İslam dünyasındaki bataklıklarda, hem diktatörlükler hem de ırk-inanç ayrımcılıkları kullanılarak, hepsi de İslam adına işlenen ağır insanlık suçları, katliamların vahşeti karşısında gülemiyoruz bile...

***

Ülkemiz, eksikli de olsa demokrasiyle yönetilmenin parlamenter, hukuk devleti düzeninin ilkeleri ayaklar altına çok boyutlu alınıyor olsa da, İslam dünyası içinde tek ayrıcalıklı örnek. Anadolu aydınlanması, uygarlığının yadsınamayacak katkıları ile laik Cumhuriyet, Atatürk devrimlerinin, insan hakları, demokrasi, hukuk devleti düzeni içinde uygarlığa yürüyüş yolundaki toplumsal kazanımlarını tersyüz, yok ederek, yolundan çıkarmak öyle kolay bir iş değil... Siyaset cambazlığında yenilgiyi zafer olarak kalıcı pazarlayabilmek sanıldığı kadar kolay bir iş değil...
Dünya gerçeklerinden çok çıplak görüldüğü üzere; genel olarak insanlığın, bilimsel teknolojik devrim çağında hak edilmiş uygarlığa, insanca yaşam koşullarına, barışa, dünyanın kaynaklarının yok edilmesine dönük olumsuz yaşadıklarında; İnsan hakları kayıplarında... Günümüzde silahlı güçler, savaşlar kadar, kirli siyaset, medya gücü aracılığı ile kitlelerin güdülebilmelerinin olumsuz katkıları çok fazla... Ülkeler, halkların ödedikleri bedellere bakıldığında da, medya gücünün bu olumsuz kullanılabilmesi olgusuna karşın demokrasiler, hukuk devleti düzenlerinin geçerli olduğu ülkeler ile, diktatörlükler kör alt kimlik ayrımcılıkları, inançların geçerli olduğu düzenler arasında çok çarpıcı farklılıklar ortada...
Sözün özüyle ülkemizde yaşadıklarımıza ilişkin taşları yerli yerine koyarak olup bitenleri okumaya çalıştığımızda, yakın tarihlerde söz konusu çağın araçları kullanılarak paramparça edilmiş ülkeler gerçeği ile yüz yüze değerlendirmeye kalkıştığımızda, bataklığa çekilmeme toplumsal direniş gücümüz, dinamiklerimizle, hâlâ güçlü, şanslı olduğumuzu söyleyebiliriz... İslam dünyasının iç savaşlar bataklığına çekilmiş ülkelerinin kaderlerini paylaşmak tehdidi olsa da, direnme bilincini ayakta tutan ortak değerler çimentomuzla övünebiliyoruz...
Kuşkusuz emperyal çıkarların işleyişinde, sistemin krizleri bağlantılı, bugün geçerli siyaset stratejileri çok esnek ve bir o kadar kaypak. Çok yakın tarihlere kadar sistemi ayakta tutacak sihirli anahtarlarda, yoksul güney dünyası, İslam dünyası ağırlıklı ırklar, dinler, mezhepler, her türden ayrımcılıklarla ülkelerin parçalanmaları, bataklıklara sürüklenmeleri vardı. Yetmedi, kuralsız düzenin kuralsız savaşlarında sorunlar aynı çapta olmasa bile, tüm araçları, çatışmacı boyutları ile zengin Kuzey dünyasına da sıçradılar. İşgallerle, terörle aslında sadece zengin Kuzey dünyası ağırlıklı hesaplaşmada, çatışmaların yoksul Güney ülkelerine, işgallerle de beslenerek kaydırılması projelerinin de iflasının ardından, çatışmalar, bataklıkların ekonomik-sosyal-siyasal bedelleri tüm dünyayı olumsuz etkiler oldu...
İslam dünyası bataklığı zengin Kuzey dünyasını da fena halde aşağı çekmekte... Yeni Osmanlıcılık, ılımlı İslam liderliği stratejileri çoktan gündemden düştü... Dış destekli yenilgiyi, başarı pazarlamalarını geçersiz kıldı...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bugün 23 Nisan... 23 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları