Bizim “Afedersiniz etek giymişler!” eylemi, dünya kadın hareketinin yeni kodu ve yükselen değeri oldu.
“8 Mart” bağlamında İtalya’da örneğin Repubblica gazetesi, “bir”den verdiği Türkiye’nin “etek giyen erkekler” eylemine gönderme yapıyor ve bu renkli eylemi, BM’nin son cinsiyet eşitliği kampanyasına çarpıcı bir örnek diye sunuyordu.
Eylem, böylece Türkiye sınırlarını aşan çapta etkisini göstermiş oldu.
“Etek giyen erkekler”in uluslararası düzeyde özendirici etkinlik olarak gösterilmesinin nedeni; BM’nin toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile mücadele adına başlattığı “HeForShe” seferberliğine somut örnek olması...
Türkçeye “Kadınlar İçin Erkekler” diye tercüme edebileceğimiz “HeForShe” atılımı; kadın hakları için artık sadece kadınların değil, erkeklerin de seferber olmasını öngörüyor.
Şimdiye değin yasalar, kotalar gibi daha çok kurallar, kurumlar üzerinden götürülen “cinsiyet eşitsizliği” mücadelesini BM, bu sayede üst düzeye taşıyarak bir “zihniyet değişikliği kalkışması”na dönüştürüyor.
Kadın-erkek arasında cinsler eşitliğini sağlayacak dönüşümün ancak “zihniyet değişikliğinden” geçeceği öngörüsünden hareketle bundan böyle erkeklerin de kadınların yanında aktif mücadeleye katılmaları için sahaya inmeleri çağrısında bulunuyor.
Bu bağlamda Repubblica işte “Türkiye’deki son eylemin de gösterdiği gibi feminizm böylece kabuk değiştiriyor ve artık erkeklerden başlıyor” saptamasını yapıyor.
BM’nin ilgi yaratan “toplumsal cinsiyet eşitliği için dayanışma hareketi”nin yüzü, Harry Potter filmlerinin yıldızı Emma Watson!
Watson BM’de yaptığı bir konuşmayla tetiklediği “dayanışma hareketi” için; “Bu, BM’nin bu türdeki ilk kampanyasıdır” diyor ve “cinsiyet eşitliğinin sağlanması için kadınların insan hakları mücadelesine erkeklerin de dört koldan destek vermesini” istiyor.
“Sözüm size erkekler! Cinsiyet eşitsizliği, salt kadınların değil sizin de sorununuz!” değerlendirmesini yaparak “cinsiyet eşitliğini dert etmeyen adamın, kendisinin de özgürleşemeyeceğini” söylüyor. Fikir güzel!
Mücadelede önceliğin “zihniyet değişikliğine” verilmesi elbette elzem.
Ama bu yaman bir çelişki barındırıyor. Zira “zihniyet değişikliği mücadelesine” duyarlı çevreler, bilfiil zaten bu değişikliği yapmış olan çevreler.
Türkiye’de “etek giyen erkekler” eylemi buna birebir örnek...
Taksim-Tünel çevresi eylemine katılan erkeklere baktığınızda, hepsinin belli düzey kentsoylu erkekler olduğunu görüyorsunuz...
Uluslararası düzeyde ilgi gösterenler de gene aynı şekilde, kadın-erkek eşitliği konusunda zihinsel devrimini tamamlamış kesimler.
İtalya’da gösteriye örneğin iki tam sayfa ayıran Repubblica’nın (24 Şubat) verdiği yeri -heyhat!- hiçbir Türk gazetesi vermedi.
“Aşmış” yorumlarıyla ilgi çeken “sözlük”lerde de gene “gizli ibnelik barındıran erkekleri sokağa döken yürüyüş” kıvamında cinsiyetçi yorumların yaygınlığı dikkat çekmekteydi...
Akabinde derhal Cumhurbaşkanımızın “Erkeğim diyor, ne erkeği ya! Erkek pantolonla dolaşır, sen niye etekle dolaşıyor-sun?” yorumu geldi.
Diyeceğim o ki; “zihniyet değişikliği” mücadelesi, deveyi iğne deliğinden geçirmekten zor!
Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Başkanı Gülsüm Kav, durumu çok net özetliyor:
“Bu kadar çaba sarfediyoruz Sonra çıkıp konuşuyorlar ve her ey dağılıyor! ‘Çok afedersiniz etek giymişler’ deniyor.”
‘AFEDERSİNİZ ETEK GİYMİŞLER...’
Yazarın Son Yazıları
Nermin Abadan Unat’ı en son TV’de 2022 Aralık’ında İmamoğlu için yapılan destek mitinglerinin ilkinde gördüm.
Görmüşsünüzdür: “Siyaset dışı en güvenilir isimler anketi”nde Sedat Peker ilk sıraya oturdu.
“Gerçeklerin, çoğumuzun gözünden kaçan bir yapısı var”...
İngiliz yazar Ian McEwan uyarıyor...
Turhan Selçuk’un çok sevdiğim bir karikatürü vardır: Küçük balıklar bir araya gelip devasa bir köpek balığını kovalar.
Annesi Mira Nair...
Mezardan yükselen intikamlar bunlar...
Shehadeh Dajani’nin yüzü hâlâ gözlerimin önünde...
Michael Wolff... Trump döneminin kara kutusu.
"87 yaşındayım" diyor Jane Fonda...
“Cesur bir adım atalım ve ona (Cumhurbaşkanı Erdoğan’a!) bire bir ilişki temelli gereksinim duyduğunu verelim. O nedir? Meşrutiyet!”
Sizler bu satırları okurken Trump Amerika’sı geçen hafta içinde öldürülen radikal sağ aktivist Charlie Kirk’ü ulusal törenlerle uğurluyor olacak.
Amaç, muhalefeti etkisizleştirmek ve işlevsizleştirmek...
Proizvol ve prodazhnost... Rusça iki sözcük.
Prodi’yi hatırlarsınız...
Çocukluğumda “Midas’ın Kulakları” diye çok ünlü bir oyun vardı.
İslam inkılabının ana kanun maddesi şudur: Bütün kanunlar Allah’ın emirlerine uygun ve bağlı olarak insani selim duygu ve düşünceye dayanır.
"Epstein vakası ABD siyaset kültüründe merkezi bir komplo kertesine erişti, bu gidişle Kennedy suikastı mitosu ile yarışır” diyor Michael Wolff.
II. Trump badiresine karşı Başkanlık yarışına girmek cüretini gösteren Demokrat Parti adayı Kamala Harris ilk kez konuştu ve...
Sevgili Altan bey
“ Otokratlar rakiplerini artık öldürmüyor” diyor Anne Applebaum ve devam ediyor...
Bir arkadaşımdan geldi. Instagram iletisi... ’70 li yıllar. Bikinili dört kadın güneşin altında mutlu mesut uzanmış.
Faşizm gemi azıya aldıkça, çarenin yerel siyasetten geçtiği anlaşılıyor.
Thomas Mann “Venedik’te Ölüm”ü tam Birinci Dünya Savaşı arifesinde, bir “çöküş” hikayesi olarak kaleme almıştı. “Belle époque/Muhteşem devir”tabir edilen 19. yüzyıldaki 2. sanayi devriminin sonu ile 20. yüzyıl başının sonsuz istikrar, refah ve özgüven çağı sonlanmış, baş döndürücü teknolojik değişimlerle toplumun değerler skalası değişmişti.
Deyim, Almanya’nın yeni Şansöylesi Friedrich Merz’e ait. Bir haftadır Mertz’in şok...şok...şok bu sözleri konuşuluyor.
14 Haziran’da Washington’da bir kutlama için, yerleri dolduracak yedeklere ihtiyaç var.
Donald Trump, Beyaz Saray’a çıktığı ilk yıllarda, “New York’un ortasında, 5. caddede çıkıp birini vursam bir tek seçmen kaybetmem!” demişti.
Adına “muzzle velocity” diyorlar. Deyimi siyasi jargona sokan isim Trump’ın “karanlık prensi” Steve Bannon.
“Habeas Corpus nedir? Tanımlar mısınız?”
İç gerilimlerin cümlemizi sersem ettiği, burnumuzun ucunu göremez hale getirdiği Türkiye’nin dışında bir dünya var.
Trump Vatikan’a da göz dikti
Psikolojik harekât
Vatikan’da dönüm noktası
Romancının ölümü
Starmer’ın sessizliği
İmamoğlu ‘rakip’ olmasaydı...
Pikachu’nun anlattıkları...
Kafka senaryosu
Avrupa'da neler oluyor?
Avrupa’da yeni kavşak