Siyasacılardan Düş Kırıklığı!

11 Kasım 2011 Cuma

Türkiye ne zaman siyasal ve ekonomik sorunlarla karşılaşmışsa daima Dünya Bankasının kapısını çalmıştır. Ekonomik destek aranmasının da amaçlanacağı bu kapı çalındığında, uluslararası kurumlarda doruklara çıkmış Türklerden medet umulmuştu.

1961’de Kemal Kurdaş, 1970 Atilla Karaosmanoğlu, 1980 Turgut Özal ve 2001 Kemal Derviş Hepsinin de hedefi kemer sıkıp, ekonomik büyüme kapısını açmaktı

***

Galiba şimdi benzeri uygulamaya Yunanistan ve İtalyanın da başvurduğu anlaşılıyor. İstifa eden Başbakan Yeorgios Papandreunun yerine ulusal birlik hükümetini kimin kuracağı tartışılıyordu.

Ortaya bazı adlar atıldı. Bunların başında Yunanistanı drahmiden Avroya geçiren Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Lukas Papadimos da vardı. Avrupa Merkez Bankası Başkan Yardımcılığı da yaptıktan sonra ABDde Harvard Üniversitesinde ekonomi dersleri vermeye başlamıştı. Son bunalım boyunca Papandreunun ücretsiz danışmanıydı.

İlk haberlerde Cumhurbaşkanı Haralos Papuplias, Papandreu ve ana muhalefet başkanı Andonis Samarasın yaptıkları ön toplantıda bu ad konusunda birleşilmiş, Papadimos da öneriyi benimsenmişti.

Papadimosun, hükümete bazı teknokratları almak istemesi, Başbakan Yardımcısı Evangelos Venizelosa kabinede yer vermek istemeyişi, 19 Şubat seçim tarihinin, ekonomik önlemlerin uygulanması için çok yakın oluşuna itiraz etmesi, siyasacıların tepkilerine yol açınca yeni adların aranmasına başlandı.

Vuli (meclis) Başkanı Filippps Paçalnikosun adı öne çıkınca siyasacılar bir adım dahi atamadı. Atinada Türk büyükelçiliğinin komşusu Cumhurbaşkanlığı Sarayında Papulias, Papandreu, Samaras ve 16 sandalyeli aşırı sağcı Laos Partisi Başkanı Yeorgios Karacaferis(!) ile dün yeni bir toplantı yapıldı. (Soyadındaki son is hecesi ile Batı Anadolu kökenli bir Rum aileden olduğu anlaşılıyor.)

Siyasacıların dönüp dolaşıp Papadimosta anlaştıkları Atina Başpiskoposu Yeronimosun bir ziyaret nedeniyle Atina dışına çıkmaktan vazgeçerek başkentte kalıp yeni hükümetin ant içme törenini yöneteceği açıklandı. Yunan Anayasasının birinci maddesine göre Yunanistan bir Ortodoks cumhuriyet olduğu için devlet adamları dinsel törenle ant içerler.

Bunga-Bunga Sonrası!

ABnin 3. büyük ekonomisi olan İtalyadaki durum da Yunanistandan farksızdı. Ankara ve Atinada olduğu gibi Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano meclis dışındaki iktisatçı Mario Montiyi ömür boyu senatör olarak dün atadı.

Böylece İngiliz Times gazetesinin İmparator Neron Roma yanarken keman çalıyordu, Silvio Berlusconi bunga-bunga yapıyordu. İtalya, bunga-bunga cumhuriyetine dönüştü dediği başbakanın yerine, ekonomik bunalımı önlemenin mimarlığına aday olarak adı öne çıkıyordu.

Avrupa Birliği (AB) ile Uluslararası Para Fonu (UPF) Yunanistan, İrlanda ve Portekizin devlet tahvillerinin yüzde 7 üzerinde sabitlenmesini kabul etmişti. Ancak 1.9 trilyon Avro borcu bulunan İtalyanın 10 yıllık tahvillerinin de birden yüzde 6dan 7.5lere çıkması önce Avrupa, sonra ABD ve dün sabah da Uzakdoğu borsalarını sarstı. Bayram tatili nedeniyle İstanbul borsasındaki rahatlık dün sona erdi, inişe geçildi.

Geçen yılın kamu harcamalarının onaylanması oylamasına muhalefet ve Berlusconinin partisinden de 5 kişi katılmayınca, oylama çoğunluğu 316nın altında kaldı. 308 oy, üç dönem başbakanlık yapan Başbakana güven duyulmadığı sonucunu yarattı.

ABnin istediği önlem yasalarının kabul edilmesinden sonra istifa edeceğim. Artık her sabah bana saldırılarla dolu gazetelerde bu tür haberleri okumaktan da kurtulacağım!diyen Başbakanın istifalarını geçmişte sıkça ertelediğini de anımsatan Corriere della Sera gazetesi Berlusconi ağır çekim istifa ediyor diye yazdı.

Cumhurbaşkanının, Montiyi ani olarak bu nedenle senatoya atadığı anlaşılıyor. ABnin hükümeti konumundaki komisyonda görev yapan Monti İç Pazarı, Mali Hizmetler, Mali Bütünleşme, Gümrükler ve Vergilerden Sorumlu Bakanı idi denilebilir. Berlusconinin pazartesi günü istifasını verdikten sonra, Montinin hükümet kurma çalışmasına başlayacağı bildiriliyor.

Avrupa'nın Hasta Adamı: AB

ABde Papandreu güvenilir, ciddi bir siyasacı olarak kabul edilirken, ne yazık ki bunalımı çözecek kaynağı yok denilirken; Berlusconi hakkında şu yargı geçerliydi: Sorunlu olmakla birlikte güçlü bir ekonomiyi yöneten, güven vermeyen, ciddi olmayan siyasa adamı…”

İtalyadan sonra Yunan nezlesinin öteki AB ülkelerini de etkilediği gözleniyor. Mayıs 2012 Cumhurbaşkanlığı seçimini yitirmesi beklenen Nikolas Sarkozynin Fransası da kemer sıkmaya hazırlanıyor.

2016 yılına değin 100 milyar Avroluk tasarrufa gidileceği açıklandı. 2011 bütçesinin 95 milyar Avro açık vereceği bildiriliyor. İflasın soyut olmaktan çıkıp somutlaştığını söyleyen Başbakan Francois Fillonun kemer sıkma önlemleri tepkilere yol açtı.

Strazburgda öğrencilere Sarkozy şöyle seslendi: Biz (AB) şimdi 27yiz. Balkanları da alacağız. Böylece 32, 33, 34 olacağız. Kimse federalizmi düşünmüyor. Toplam bütünleşme ile 33, 34, 35 olanağı da var. 35. ülkenin Türkiye olup olmayacağını söylemediyse de seçimde Abbas yolcu idi

Avro Bölgesi’nin en borçlu ülkelerinden Belçikada 514 gündür hükümet kurulamadığı için başbakanlığı sürdürmek zorunda kalan Yves Leterme ise Fırtına bizi de yakalayabilir uyarısında bulundu.

Slovakya, İspanya, Portekiz, İrlandada başbakanlar da nezleyle görevlerinden ayrılmak zorunda kalmışlardı.

UPF Başkanı Christine Lagarde küresel ekonomi konusunda çok önemli bir uyarıda bulundu: On yıllık bir kayıp dönem kapıda!

Ne var ki bugün bir başka duygusal tarih: 11.11.11 Saat 11.11.11in uğruna inanan gençler nikâh kıydırıyor. \t\tHayırlısı olsun

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları