Değişen bir şey yok. Hak ederek kazanmak, emeğinin karşılığını alabilmek çok zor bu ülkede. Futbolda da moda tabiriyle bir “yapı” var ve her şeyi o belirliyor. Günbegün yenilmez bir sisteme dönüştü bu “yapı”. Bu çarpık sisteme rağmen başarı ancak rakiplerine göre 2-3 gömlek iyi olmakla belki mümkün. Aslında “yapı” yeni bir şey değil; hep vardı. Ama futbolda rant arttıkça, rakamlar büyüdükçe “yapı” daha da güçlendi. Fakat günümüzde sosyal medyanın da katkısıyla yapılan manipülasyonların hasır altı edilememesi iyi bir şey. Ne var ki her türlü yozlaşmaya rağmen bu işlerden çıkar sağlayanların hiç utanmadan yollarına devam etmesi de günümüzün acı gerçeği. Öyle ya zaman kazan da nasıl kazanırsan kazan devri.
ZİRVE UZAKTA
Peki şimdi ne olacak? Hak ederek kazanmak tarih mi oldu? İşte tam burada Beşiktaş’ın bu kadar çabuk zirveden uzaklaşmasının nedenlerine gelelim isterseniz. Evet sistemin en fazla olumsuz etkilediği kulüplerin başında Beşiktaş var. Bu çok açık. Üstelik böyle yanlış hakem kararlarıyla mağdur olurken bazı rakiplerinizin her sıkıştıklarında imdada gelen meleklerinin (!) olması da cabası. Peki Beşiktaş, eskiden olduğu gibi sistemi de yenerek başarılı olabilir mi?
Olabilir ama ne hakemlere rağmen kazanabilecek deneyimde ve akılda bir yönetimi, ne buna uygun bir kadro projesi, ne de buna uygun transfer politikası var. Yeni yönetimin, 2000 sonrasını inkâr ve suçlama kolaycılığı, önceki kadroyu tamamen bozma inadı ve geçmişine bakıp hesapsızca aldığı futbolcuları oynattırma ısrarı bugün Beşiktaş’taki açmazın nedenleri. Bu işler sadece dikkatleri eski yönetimlerin hatalarının üstüne çekmekle, popülist söylemlerle olmaz. Bu bir sen ben kavgası değil çünkü. Geçmiş yönetimi harcamaları nedeniyle yerden yere vuruyor, Beşiktaşlılıklarını sorguluyorsun ama daha bir sezonda borçları daha da çok artırıyorsun. Üstelik alınan futbolcularla dengeli bir takım oluşma imkânı da yok.
YÖNETİM MESELESİ
Özetle evet çok çarpık bir “yapı” var ve bu “yapı” ile mücadele etmek gerekiyor. Bu da ancak kulüpleri iyi yönetmekle, güçlendirmekle mümkün. Koşulları iyi değerlendirip doğru kararlar vermekle, kararlarda ısrarcı olmakla mümkün. Beşiktaş yönetiminin en iyi işi, Santos faciasından sonra Giovanni Van Bronckhorst ile anlaşmak olmuştu. Hocanın transferler için sadece usulen onayının alındığı anlaşılıyor. Ancak şimdi Gio Hoca’yı hedefe koymak için içeriden ve dışarıdan çabalar var. İşler iyi giderken “Ben yaptım”, işler iyi gitmezken “Hoca suçlu”... Artık kabak tadı vermedi mi bu?
